İSKİLİP HATIRALARI-1-
İskilip’te 1969 yılı idi.
Lise öğrenime yeni
açılmıştı.
Lise müdürü
Kemal Ceylan.
Okul öğrenime sabahçı
ve öğlenci olarak iki kademeli olarak devam ediyordu.
Yıllardır devam
eden bir uygulama ile okula gelindiğinde bazen saç kontrolü yapılır, üç numara
MAKİNA TIRAŞINDAN uzun olan saçlı öğrencilerin saçları, öğretmenlerin elindeki
makas ile kesilerek eşek tıraşı diye tarif edilen tıraş gerçekleştirilirdi.
Bizler saçımızın böyle kesilmesine razı olmazdık ama işi muzipliğe vurarak birbirimizin gülünç şekilde kesilmiş saçlarına gülerdik.
Tabi bundan sonra saçı kesilen talebenin yapacağı tek şey, okul çıkışı berbere giderek saçını 1. numara makine ile tıraş ettirmek olurdu. Çünkü makas ile saç derinden kesildiğinden başka türlü saç izi baştan silinmezdi.
Bu durumu bazen hocalarımızla tartışır, saçımızın uzatılmasına niye izin verilmediğini sorgulardık.
Hocalarımız saç uzatıldığında bakımının zorlaşacağını, gerekli temizlik yapılmadığında saçların bitleneceğini. Bu durumun önüne geçmek için saç uzatılmasına idarece izin verilmediğini bize izaha çalışırlardı.
1969’lı yıllarda İskilip’te evlerin büyük bir kısmı ahşap kâgir evlerdi. Ev ve çamaşır temizliği bu günlerde olduğu kadar gelişmiş deterjanlarla değil, çamaşır kili denilen toprakla, odun külü ile şaşmaz deterjanı denilen yeni çıkan deterjan ile yapılırdı. Gece yattığımızda tahtakuruları odaların duvarlarında gezinmeye başlardı.
Biti duymuştum
ama ne olduğunu bilmiyordum.
Orta ikinci
sınıfta bir arkadaşımızın sırtı kaşınmaya başlamış. Eve gittiğinde annesine
durumu aktarmış. Annesi sırtına baktığında bit olduğunu görmüş. Bunun üzerine
üzerinde bulunan bütün elbisesini çıkarttırarak kaynatmış. Arkadaşımızda bol
sabunlu, keseli banyo yapmış. Böylece arkadaşımız
bitten kurtuldu. Ama okula geldiğinde bir daha da önceden oturduğu arkadaşının
yanına oturmadı.
Bunlarda bizim
gerçeğimiz idi.
Gençtik,
başımızda kavak yelleri esiyordu.
Efendim nasıl
olurda bizim saçımız hocalarımız tarafından makas ile eşek tıraşı tabiri ile
kesilirdi.
Biz saçlarımıza gerektiği gibi bakamaz mı idik! Hem sonra görünüşümüz bozuluyor, fiyakamız kaçıyordu.
Sonunda lise müdürüne hitaben İ.L.Ö.B. ( İskilip Lisesi Öğrencileri Birliği ) başlığı ile mektup yazıldı.
İlk paragraf şöyle idi:
Sayın müdürüm.
Bizler İ.L.Ö.B.
olarak bu mektubu size yazıyoruz.
Bütün büyük
şehirlerde öğrenciler saçlarını istediği gibi uzatıyor. Onların saçlarına eşek
tıraşı reva görülmüyor da siz bizim saçlarımızı makasla kesip, bizleri gülünç
duruma düşürerek elinize ne geçtiğini sanıyorsunuz?
Aynı şekilde
sizin saçınız kesilse ne düşünürsünüz?
Saçımızın
uzatılmasına izin verin. Aksi takdirde birlik olarak okulu boykot edeceğiz.
İmza: İ.L.Ö.B.
Bu mektuptan
iki hafta sonra hafta sonu İstiklal marşı töreni yapılacaktı.
Okul müdürü Kemal Ceylan mutat konuşmasından sonra dedi ki: Çocuklar size bir müjde vereceğim. Okul idaresi olarak görüşerek saçlarınızın uygun bir şekilde uzatılmasına karar verdik. Yalnız saçlarınız fazla uzatılmayacak, temiz olacak.
Bunu duyunca bütün talebelerden büyük bir çığlık yükseldi. O zamanlar başımıza şapka takardık. Şapkalar havada uçuşmaya başladı. Müdür İstiklal marşını okutturarak hafta sonu tatiline girdik.
İskilip’te 1969 yılında lisede saç uzatmanın serbest bırakılmasının hikâyesi bu işte.
MUSTAFA YOLCU