31 Aralık 2009 Perşembe

İSKİLİPLİ YOLCU: HACI ALİ DURSUN ( KOCA ALİ ) - İSKİLİP

İSKİLİPLİ YOLCU: HACI ALİ DURSUN ( KOCA ALİ ) - İSKİLİP

SAİNT ANTUAN KİLİSESİ

SAİNT ANTUAN KİLİSESİ


Kızım ile İstanbul’a gitmiştik.
İstanbul’da işimiz bitince Ankara’ya gitmek üzere kaldığımız evden ayrılarak Taksim meydanına geldik.

Taksimden sonra Beyoğlundan yürüyerek Eminönü’ne gidecektik.
Beyoğlunda de pek kalabalık yoktu.
Caddeden gelip gidenler, sanki film setine giden-gelen insanlar gibiydi.
Ankara’nın alışageldiğimiz kravatlı, takım elbiseli bürokratik yüzü yoktu.
Saint Antuan Kilisesinin önünden geçerken kızıma kiliseyi göstererek kilise hakkında bilgi vermeye çalıştım.

Günlerden 30 Aralık günü vakitte sabahleyin saat 10.00 gibiydi.
Kızım kapıda duran görevliye” kiliseye girip bakabilir miyiz” diye sordu.
—Görevli: “ Ayin var giremezsiniz.” dedi.
Ben devreye girerek” Ankara’dan geldik. Kızım kiliseyi görmeyi arzu ediyor. Müsaade ederseniz bakalım” dedim.
— Görevli: “ Şuanda içerde ayin var. Girerseniz ayinin sonuna kadar beklersiniz, hemen çıkamazsınız” dedi.

Görevlinin söylediğini kabul ederek kiliseye girdik.
En arkada bulunan sıraların birine oturarak, ayini izlemeye başladık.
İlk defa canlı olarak ayin izliyorduk.
Ayinin sonuna doğru kiliseye yardım için para toplanıldı.

Ayin sona erince papazlar çıkış kapısının önüne gelerek, kiliseden çıkan cemaati
Uğurlamaya başladılar.

—Kızım: “ Baba papazlar ile görüşebilir miyiz?” dedi.
Bende papazlar ile görüşmeyi istiyordum.
Kilisenin boşalmasını bekleyerek, yerimizden kalkıp papazların yanına gittik.
En önde bulunan papaza “ Sizinle görüşebilir miyim?” Dedim.
—Papaz: “ Şu anda müsait değilim. Ne görüşmek istiyorsunuz” dedi.
—Bende: “ Türkiye AB. girmek istiyor, AB Hıristiyan birliğidir diye bizi AB.’ne almak istemiyorlar.
Hz. Meryem bizimde Meryem anamız.
Hz. İsa’nın peygamberliğine bizde inanıyoruz.
Sizde bizde tek bir Allaha inanıyoruz.
Bütün bu ortak noktalardan sonra Avrupalıların Müslüman olan bizim milletimize karşı bu tavrının nedeni nedir? Diye sorduğumda.
—Papaz: “ Sizinle bizim Mesih imiz ayrı. Biz sizinle bir olamayız.” Dedi ve ekledi “ Bizim Noel programımız var. Onun için daha fazla vaktimiz yok. Teşekkür ederiz “ dedi.

Papazın bu cevabı kızımı ve beni şaşırtmıştı.
Burada görevli papazlar sıradan papaz değildi.
Birçok bilgiye ve nosyon a sahiplerdi.
Biz sanıyorduk ki “ Avrupa’nın Türkiye’yi AB.den dışlamasını doğru bulmuyoruz.
Üç semavi dinden biri olan İslamı, bizim inancımızdan ayrı görmüyoruz.” Veya buna yakın cevap vererek bizi uğurlarlar.

Bize verilen cevap beklediğimiz gibi olmadı.
Cevap “ Sizinle bizim Mesih imiz ayrı. Sizinle bir olamayız.” Olmuştu.
Anlaşılan Avrupalı dostlarımız! Böyle düşünüyor, bize karşı politikalarını böyle uyguluyorlarmış.

Mustafa Yolcu- Ankara
26.11.2009

İSKİLİPLİ YOLCU: TAASSUP VE ÖN YARGI

İSKİLİPLİ YOLCU: TAASSUP VE ÖN YARGI

TAASSUP VE ÖN YARGI

TAASSUP VE ÖN YARGI

İnsanlarda küçükken az, yaşı büyüdükçe çoğalan bir duygu.
Takım taassubu, parti taassubu, ideolojik taassup, din taassubu vs.
Taassubun temelinde insanın benliği yatmaktadır.
Biz ve ötekiler.
BİZ ( iyiyiz, biliriz, görürüz, güçlüyüz, doğrusunu biliyoruz.)
Ya ötekiler?
ONLAR ( kötü, bilmiyorlar, görmüyorlar, zayıflar, yanlış biliyorlar.)

Bu duygular ile kendinden başkaları ötekileştirilmektedir.
Bu sebeple güzellikler görülmemekte, olumsuz şeyler gündeme getirilmektedir.
Birileri toplumda bulunan farklılıkları ayrılık sebebi olarak göstermekte, ayrılığı gerçekleştirmek için her şeyi yapmaktadır.

Âşık Veysel ne demişti:
Kim okurdu, kim yazardı.
Bu düğümü kim çözerdi.
Koyun kurt ile gezerdi.
Fikir başka başka olmasa.

Farklı olmakta güzellikte var. Önemli olan bu güzellikleri bulup keşfedebilmektir.
Yaşadığımız dünyada farklı dillerde, renklerde, özelliklerde, coğrafyada insanlar bulunmaktadır.
Bazı insanlar maraton koşusuna katılır.
Bazı insanlar tekerlekli sandalye ile yaşar.
Kimimiz zengin, kimimiz fakir.
Bazı insanlar çok zeki, bazı insanlar az zekidir.
Avrupa da, Asya da, Amerika da yaşayabiliriz.
Eğer ÖNYARGILI olursak bu dünyayı kendimize zindan ederiz.

Ama ayrılıkları bir tarafa iterek:
Aynı dünyada yaşıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz.
Aynı mevsimleri, soğuğu sıcağı, aynı zamanı birlikte yaşıyoruz.
Diyebilirsek.
Farklılıkları değil de, birliktelikleri paylaşırsak daha güzel olmaz mı?
Bir insan ömrü, yaşadığı zamanı kendisine zehir edecek kadar uzun mu?

Erzurum Gazetesi yazarı İsmail Bingöl Bey makalesinde diyor ki:

’’Birbirimize hep önyargıyla yaklaşmanın, hep kendi söylediklerimizin doğru olduğuna inanmanın, birbirimizi dinlememenin, karşıt düşüncelere önem vermemenin bizi taşıyacağı yerlerde mutluluk, saadet ve huzur olduğunu iddia etmek, kuru bir lafızdan başka nedir ki?

Kavgalarımız ve kiminle, ne için kavga ettiğimiz üzerinde hiç kafa yormuyoruz ne yazık ki...
Birinde ya da bir şeyde hoşlanmadığımız bir yan bulduğumuzda, onu hepten bir kenara koyup, bütünüyle terk ediyoruz.

Verdiğimiz tepkilerin çoğunun ya yeri yanlış ya da zamanı…

DOĞRULARI, ÖNCE KİMİN AĞZINDAN ÇIKIYOR DİYE BAKIP, ONDAN SONRA DOĞRU OLDUĞUNA İNANIYORUZ.
Kesinkes doğru olduğunu bildiğimiz konularda bile, eğer bunu bizim tasvip ettiğimiz, bizim taraf olduğumuz biri söylüyorsa doğrudur diyoruz.

Bizim açımızdan bu özellikleri taşımayan birinin söyledikleri her ne kadar kayda değer olsa da; önemsizdir, eksiktir ve doğru değildir diye düşünüyoruz.

ASLINDA DÜŞÜNMÜYORUZ; BU BÖYLEDİR DİYE KESİN VE KESKİN BİR İNANÇLA YAKLAŞTIĞIMIZ İÇİN, DÜŞÜNMEDEN HEMEN REDDEDİYORUZ. “ ( 1 )

Ama gönlünü herkese açabilmek insanın derinliğini artırmakta, yüceleştirmektedir.
Aksi olduğunda:
Dünya iki padişaha az gelir.
Bir padişaha çok gelir.
Varın kararı siz verin.

( 1 ) İsmail Bingöl- Erzurum Gazetesi 6.12.2009


Mustafa yolcu- Ankara
8.11.2009

İSKİLİPLİ YOLCU: TARİH ŞUURU

İSKİLİPLİ YOLCU: TARİH ŞUURU: "bağlantılar"

TARİH ŞUURU

Tarih Şuuru

Mehmet Akif üstada sormuşlar” Efendim tekrar bir milli marş yazdırılmak istenirse yazar mısın?”
Oda cevap vermiş” Allah o günleri bir daha göstermesin”
Allah milletimize bir daha öyle zor günleri yaşatmasın.

Dününü bilmeyen insan, yarın ne olacağını bilemez.
Dünden ders almak gerekmektedir. Bizler bizden sonrasına dünü anlatamazsak, bu topraklar üzerinde durmanın bir bedeli olduğunu izah etmezsek! bunu izah edenler kendi haritalarına bu toprakları katmak için her şeyi yaparlar.

Dünü izah etmekte iyi bir ‘TARİH ŞUURU’ ile mümkün olur.
Rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı sırasında ülkemizi ziyaretine gelen Japon heyeti Özal’ın makamına çıkarak“Türk Eğitim sistemini araştırmak istediğini “ bildirir.
Turgut Özal da taleplerini kabul eder ve onlara “ Araştırmanız bitince tekrar bana gelin, sizinle araştırmanızın sonucu üzerinde görüşelim” der.
Japonlar araştırmalarını tamamlayarak Japonya’ya dönmeden önce Özalın makamına tekrar çıkarlar.
Özal onlara sorar “neler tespit ettiniz”. Heyetten bir yetkili cevap verir “ Efendim sizin gençliğinizde TARİH ŞUURU EKSİK”
Özal: Tarih Şuurundan neyi kastediyorsunuz?
Heyet: Efendim Japonya da biz ilkokul seviyesindeki tüm çocukları belirli dönemlerde okullarından alarak ülkemizin en gelişmiş teknolojilerinin sergilendiği fabrikaları gezdirir, hava yastıklı hızlı trenlere bindirerek seyahat ettiririz. Bu arada kendilerine ne kadar ileri teknolojilere sahip olduğumuzu, Japon olmaktan gurur duymalarını, bunun içinde çok çalışmamız gerektiğini söyleriz.

Aynı öğrencileri alıp bu sefer Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine götürür, emperyalist devletlerin bize neler yaptığını, binlerce insanımızı gözlerini kırpmadan katlettiklerini izah ederiz.
Eğer çalışmazsak, gayret göstermezsek aynı duruma düşeceğimizi anlatırız. Bu bilgilerle vatan ve millet sevgisini bir daha silinmemek üzere gençliğimize aşılarız.
Özal: Peki biz ülkemizde neyi örnek göstereceğiz?
Heyet: Efendim sizin ülkenizde daha büyük örnekler var. Çanakkale de binlerce evladınızı kaybetmediniz mi? Kurtuluş savaşını vermediniz mi?

Edirne’den Karsa tüm Anadolu’da benim milletim halen varsa bu ödenen bir bedelin karşılığıdır.

Bu vatanın taşının toprağının dili olsa da “ Ne baba yiğitler bu vatan için şehit oldu. Rus’a karşı direnebilmek için dedelerimiz Aziziyede, yedi düvele karşı Çanakkale’de gözlerini kırpmadan canlarını feda ettiler. Nene hatun anamızı elinde balta ile Ruslar ile savaşmaya gönderen sebep ne idi?” bunları bize bir bir anlatsa.

Tarih şuurunu çocuklarımıza aşılayabilmeli, güzel Türkçemizi düzgün bir şekilde öğrenmelerini ve konuşmalarını sağlamalıyız.

Şair ne demiş “ Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Vatan uğrunda ölen varsa vatandır.”

Mustafa Yolcu- Ankara

İSKİLİPLİ YOLCU: HACI ALİ DURSUN ( KOCA ALİ ) - İSKİLİP

İSKİLİPLİ YOLCU: HACI ALİ DURSUN ( KOCA ALİ ) - İSKİLİP