İYİMSERLİK- KÖTÜMSERLİK
Bazı ortamlarda ruhumuz kararır, oradan
negatif enerji ile ayrılırız.
Bazı ortamlara girdiğimizde oradan huzur ile
ayrılır, yaşama sevinci ile dolarız.
Başkanlığını Mehmet Bozdemir beyin yaptığı İNSANİ DEĞERLER DERNEĞİNİN Cumartesi
günleri düzenlenen toplantısından güzel duygular ile ayrıldım.
Buradaki toplantıda siyaset ve politika
konuşulmuyordu.
Buraya çağrılan değerli konuşmacılar ‘İNSANİ DEĞERLER’ ile ilgili konularda
birikimlerini dinleyenleri ile paylaşıyorlar.
Günün değerli konuşmacısı eski TBMM.
Başkanımız Ferruh Bozbeyli idi.
Sayın Ferruh Bozbeyli konuşmasında dedi ki:
“- Dünya
insanlar ile güzeldir. İnsanlar olmazsa dünya güzel olmaz.
Ülkemizde
güzel şeylerde oluyor. Anlatacaksak bu güzellikleri de anlatalım”
Konuşması sırasında bir hatırasını anlattı:
“ - Bir televizyon programına katılmak üzere
İstanbul’a gitmek için yola çıktım.
Hava alanına gitmek üzere taksiye bindim.
Hava alanına giden yol yeni yapılmış,
düzenlemesi bitmek üzereydi.
Dedim ki”- Yolları ne güzel yapmışlar.”
Taksici hemen cevap verdi”-Beyim şu elektrik
direklerinin sıklığına bak. Kim bilir hangi müteahhidi buradan köşe ettiler.”
Sordum “ - Sizin mesleğiniz mi bu elektrik
işi, elektrik direklerinin aralarının yakın olduğunu nereden biliyorsunuz? “
Dedi ki “- Beyim göz kararı kestirdim!”
Uçak ile İstanbul’a vardığımda orada beni
gideceğim televizyonun arabası bekliyordu.
Arabaya binerek televizyona gitmek üzere yola
çıktık.
Yollar çok güzel yapılmış, refüjlere çiçekler
dikilmişti.
Dedim ki”- Refüjleri ne güzel
çiçeklendirmişler.”
Arabayı kullanan şoför hemen cevap verdi “
-Beyim belediye bizim paramızı nerelere harcıyor görün işte! “
Öyle bir cemiyet haline gelmişiz ki, yapılan
güzelliklere karşı çıkıyor, altında kötü manalar arıyoruz.
Sonrada hiçbir şeyden mutlu olamıyoruz.
Yıllar evvel bir yazı okumuştum.
İngiliz kız Maden Mühendisliğinde birlikte
okudukları Afrikalı Zenci gence âşık olur.
Zenci gençle evlenmek istediğinde babası
derki:
“- Kızım bu genç okulunu bitirip Afrika’ya
gidecek. Orada burada gördüğünden apayrı bir yaşam tarzı ve insanlar var. Oraya
uyum sağlayamaz, zorlanırsın. Bu yüzden düşündüğün bu evliliği uygun
bulmuyorum”
Kız babasının karşı çıkışına aldırmaz ve
zenci genç ile evlenerek Afrika’ya eşinin memleketine giderler.
Gittikleri yer İngiliz kıza göre apayrı yaşam
tarzı olan bir yerdir.
Eşi sabah olup kahvaltıyı yaptıktan sonra
işine gidiyor, kız evde yalnız başına kalıyor.
Çevrede yaşayanların dillerini bilmiyor,
onlar ile anlaşamıyor akşama kadar evinde yapa yalnız duruyor.
Bir süre sonra İngiliz kızı için hayat
çekilmez hale geliyor.
İngiltere de bulunan babasına mektup yazıyor:
“- Baba ben burada hapishane hayatı
yaşıyorum. Eşimden başka kimse ile konuşamıyor, anlaşamıyorum.
Çoğu zamanda eve kapanıp kalıyorum.
Ne olur buraya gel de beni bu hapishaneden
kurtar. Birlikte İngiltere’ye dönelim.”
Babası kızının bu mektubunu alınca ona cevabi
mektup yazar:
“- Kızım hapishanede iki türlü insan yaşar.
Birincisi: Hapishanenin penceresinden yerin
çamurlarına bakar.
Çamurlara baktıkça da içi kararır, hayatı
tamamen kendisine yaşanmaz eder.
İkincisi: Aynı hapishanenin penceresinden
gökyüzüne bakar.
Orada ayı yıldızları görür,
harikuladeliklerin farkına varır.
Oraya bakmaktan, parlayan ay ve yıldızları
seyretmekten mutluluk duyar.
Kızım bulunduğun hapishanenin penceresinden
sende gökyüzünü seyret.
Çevrende bulunan insanlara yaklaşmaya, onlara
yardımcı olmaya çalış.
Göreceksin onlarla gözlerin ile anlaşacak,
onları seveceksin.”
İngiliz kız babasının bu mektubunu alınca
günlük yaşamında değişikliğe gidiyor.
Ufakta olsa hediyeler vererek, çevresinde
bulunan insanlar ile ilişki kurmaya çalışıyor.
Onlarla gözleriyle el kol hareketleriyle
anlaşmaya çalışıyor.
Zenci çocuklarına İngilizce öğretmeye,
onlarında dillerini öğrenmeye gayret ediyor.
Onlarla birçok şeyi paylaşıyor, paylaştıkça
mutlu oluyor.
Bizimde çevremizde güzellikler var.
Bu güzellikleri görüp, onları diğer insanlar
ile paylaşmaya çalışmalıyız.
Bunu yapabilirsek mutlu ve huzurlu oluruz.
Kötümser değil, iyimser olalım.
Çevremize iyi bakarsak güzel şeylerinde
olduğunu görürüz…
Mustafa Yolcu- Ankara
24.11.2009