MEHMET ÖZUTKU
ROPERTAJI
14.04.2012
Bu röportajı eski AP.
Afyon Milletvekili olan Mehmet Özutku ile Ankara’da 2012 yılında, Araştırma
Kültür Vakfının Mithat Paşa caddesinde bulunan dairesinde yapmıştım. Şimdi rahmetli
olan Mehmet abime Allahtan rahmet diliyorum.
Mustafa Yolcu –
Mehmet abi bize kendinizi tanıtırmısınız?
Mehmet Özutku-
10.02.1940 yılında Afyon Ören bağ mahallesin ’de doğdum. Orta okul ve liseyi,
şimdiki Afyon lisesi binasında okudum. 1958 yılında, İstanbul Hukuk fakültesine
girdim. Burada üç sene okuduktan sonra, 1962 yılında askere gitmek üzere
okuldan ayrıldım. Fakültenin ilk yıllarında MTTB bünyesinde hareket ediyorduk.
Babam hem mahallemizin muhtarı hem de müteahhitlik yapardı. Yedek subay olarak
Konya’nın köylerinde öğretmenlik yaptım.
M.Y.- Sizi milli
duyguları kazanmanız konusunda kim etkiledi.
M.Ö.- Lise de Dr.
Haluk Nur baki dışarıdan okula gelerek, fizik kimya dersimize girerdi. Dersini
verir, sonra da metafizik olarak konuları açarak, Allah’ın varlığını birliğini
izah ederdi. Üzerimizde çok güzel tesir bıraktı. Ben ve arkadaşlarım,
derslerinden çok etkilenirdik. Lise yıllarında futbol oynamamızın nedeni, kötü
alışkanlıklar edinmemek, kötü yerlere gitmemek içindi.
M.Y.- Mücadele
hareketine ne zaman katıldınız?
M.Ö.- Afyon’ da bu
hareket, 1963 yılında başladı. Ben dinleyici olarak harekete katılırdım. Bu
süre zarfında, gelip gidenleri izledim. Harekete katılanlar, dürüst samimi
insanlardı. Ben 1968 yılında Yavuz Aslanın teşviki ile harekete katıldım.
M.Y.- Bu devre ile
ilgili hatıranız var mı?
M.Ö.- Öğretmenlik
yaparken, yaz tatilinde Afyon’ a geldim. Çarşıda Yavuz ile karşılaştım. Ne
yapıyorsun diye hâl hatır sordum. Otelde kalıyorum dedi. Ne oteli len dedim.
Yavuz’ da Aykut ile dargın olduklarını, görüşmediklerini söyledi. Bende
dargınlık olmaz, ikinizi de barıştıracağım dedim. Aykut’u çağırttırdım, bir
yerde buluştuk. İkisi kucaklaşıp barıştılar.
1971 Yılında Afyonda,
Ali Yıldırım ve üç arkadaş ile bakkaliye işine girdik. 1973 yılına kadar bu işe
devam ettik. 1973 yılında Afyon’ da Milliyetçi Öğretmenler birliğini kurduk.
M.Y.- Aykut Bey ve
Yavuz Aslan Argun abi ile ne zaman tanıştınız?
M.Ö.- Ben Yavuz ile
Orta okul 2. Sınıftan itibaren birlikte okuduk. Samimi arkadaştık. Aykut ile
lise birinci sınıfta aynı sınıfta idik. İkimiz de futbol oynardık. Bu vesile
ile arkadaş olduk. Aykut ta o zamanlar, kobararak yürürdü. Liseyi bitirdikten
sonra, İstanbul’ da üniversiteyi kazanan 10 arkadaş ile İstanbul a gittik.
Bende Hukuk fakültesini kazanmıştım.
Fakülteye girdiğimiz
yıllar, Demokrat Parti dönemi idi. Demokrat Partinin baskıcı tutumu bizi de
sıkıyordu. 1960 İhtilali olunca, CHP’ de işi azıtıp, terör estirmeye başladı.
Kaldığımız yurtta, yurt temsilcisi için seçim yapıldı. Seçimi biz kazandık. O
gün akşama doğru İstanbul Emniyet 1.
şubeden polisler gelerek, bizi 1.şubeye götürdüler. Dediler ki- “Yurt
temsilciliğini bırakacaksınız. Sıkı yönetim komutanlığı bunu böyle istiyor.
“Bizde temsilciliği bıraktık ama, yurtta çoğunluk bizim arkamızda olduğu için,
yeni göreve gelenleri teker teker çağırarak, bir ay sonra görevden istifa
edeceksiniz dedik.
Bize İstanbul’ da eve
çıkmamız söylendi. Üsküdar Kısıklı ‘da eve taşındık. Bu eve hafta’ da bir gün
Ziya Uygur gelerek, bizimle sohbet eder. Siyonizm’i anlatırdı. Daha sonra
ilmihal ve tefsir konularına girdik.
Aykutların evinde
Mehmet Bozkurt abi ile bir araya geldik. Sohbetimiz sonunda üç adet kitap
bırakarak, kitapları incelememizi söyledi. Bu üç kitap daha sonra ortaya
konulan KADROLARIN VAZİFELERİ- İLMİ SAĞ- GERÇEK EMPERYALİZM kitaplarının esin
kaynağı olmuştu.
M.Y.- Siyasi oluşum
ne zaman başladı?
M.Ö.- Vatandaşlarımız
bize devamlı, seçimlere girmemiz konusunda baskı yapıyordu. Seçime katılmam
konusunu İstanbul a götürdüm. 1977 yılında AP. bünyesinde seçime katılmam
talimatı geldi. O zamana kadar AP. ile hiçbir ilişkim olmamıştı. Arkadaşlarımız
bizi böylece denize atıverdiler. Bir dostum dedi’ ki – “Partinin delege
listesini bulup, delegeler ile irtibat kurun. Bunun üzerine Afyon İl
merkezinden delege listesini aldım. Ben ve arkadaşlarımız, ulaşabildiğimiz
delegeler ile konuştuk. Yapılan ön seçimde 4. Sıradan milletvekili adayı oldum.
“Böylece seçime katıldım ama bir netice beklemiyordum.”
Son gece saat 12.00
da yattım. Sabahleyin saat sekiz de seçimi kazandığımız haberi geldi. Üç buçuk
yıl milletvekili olduktan sonra, 1980- 11 Eylül gecesi, ihtilal olacağı haberi
geldi. Haber gelince düşünmeye başladım. Beni tutuklamaya gelirlerse, direnmeyi
düşündüm. Daha sonra- “Ben kimseye bir şey yapmadım ki, niye direneyim dedim.
Sonra hanımı kaldırıp, ihtilalin olacağı haberini verdim. Ne yapacağız diye
konuştuk. Demirel’i, Afyonlu diğer milletvekillerini aradım. Telefonları
kesikti Hiçbirine ulaşamadım.
Hanıma dedim ki
temizlenip tıraş olayım, hazırlanıp bekleyelim dedim. Milletvekili olan arkadaşlardan
bir kısmı içeri alındı. Ali İhsan abi
ile kendi aramızda konuşurken, diğer arkadaşlar içerde biz dışardayız diye, bu
durumu da garipsedik. Arkadaşlarımız beş ay tutuklu kaldılar. Dışarı çıkınca
bir arkadaşımız dedi ki- “Mehmet sen mecliste kavgaların en önünde idin. Sen
dışarı da kaldın, biz tutuklandık. Bunu anlayamadık.”
M.Y.- Hareketin dağılma
döneminde neler oldu.
M.Ö.- Ben mecliste
iken, Ankara’ da toplantı olacağı söylenildi. Çankaya’ da Millet Partisinde bir
araya geldik. Gelenlerin çoğu İstanbul’ dan idi. Seyit Ahsen, İhsan Ramiz’de
bura da idi. Aykut bey Melih’i ele alarak, onun yanlış işler yaptığını,
aramızda bulunmasına gerek olmadığını anlattı. Ben Aykut’u dinledikçe eriyor,
üzülüyordum. Konuşması bitince söz alarak – “Melih’i daha dün överek, takdir
ederek Ankara’nın sorumlusu yaptınız. Dün söyledikleriniz doğru ise, bugün
söyledikleriniz yalan. Bugün söyledikleriniz doğru ise, dün bize niye yalan
söylediniz? Başını kaldıranın başını kesiyorsunuz” deyince ortalık buz gibi
oldu. Meclise gitmek için partiden ayrıldım. O gün akşam olunca, Seyit hocamı
arayarak sonuç ne oldu diye sordum. Melih Gökçeğin hareketten tart edildiğini
söyledi. İhsan Ramiz, Seyit hocam ve ben kendi aramızda konuşarak, bu adam başını
uzatanın başını kesiyor. Bu iş bugün Melih’e, yarın’ da sıra bize gelecek.
Herhangi birimizin hareketten tart edilmesini duyurmak üzere bize gelen olursa,
geleni geldiği gibi geri gönderelim dedim.
İki hafta sonra
akşama doğru, evime üç arkadaşımız geldi. Evime buyur ettim ve oturduk. Bir
arkadaşımız- “Aykut abinin size selamı var. İhsan Ramiz hareketten tart edildi.
Bundan sonra kendisi ile görüşülmeyecek.” Dedi. Niye görüşülmeyecekmiş dedim,
Aykut abi öyle dedi. O ne dediyse o. Biz kararı yargılayamayız deyince, ayağa
kalktım tamam arkadaşlar gidebilirsiniz, ben arkadaşım ile irtibatımı hiçbir
zaman kesmem dedim. Benden sonra Seyit hocama gitmişler, oda benimkine benzer
şeyler söyleyip, gelenleri evinden göndermiş.
M.Y.- Mehmet abi,
bizden sonraki kuşağa ne söylersiniz?
M.Ö.- Bizden sonraki
kuşağa derim ki, Allah için birbirinizi sevin. Yaptığınız işte Allah rızasını
arayın. Bunun için islamı temel kaynağından öğrenin. Biz islamı Ali’den Veli’
den duyduk, islamı o zannettik. Dolayısı ile güvendiğiniz kaynaklardaki tefsir
ve mealleri okuyarak, islamı öğrenin. Ananızdan Babanızdan duyduğunuzu değil,
gerçek islamı öğrenin. Allah’ın bizden istediğini, nefislerdeki isteklerle
değiştirmemiz gerekir. Dünya malından kaçalım mı hayır. Ama helal olanı tercih
edelim. Birbirimizle istişare edelim.
Abi bu güzel sohbet
için teşekkür ederim.
MUSTAFA YOLCU