KARTALLAR SÜLALESİ
İskilip’in kalabalık
sülalelerinden biridir. Bu yazıda sülalenin Hancı Hakkı’gil kısmını ele
alacağım.
Rahmetlik Hakkı emmi
hancılık yapardı. Han köyden gelen vatandaşların, ahırına hayvanını bağladığı,
yukarı katta bulunan odalarda, kendisinin yattığı yerdir. Diğer adı ile
oteldir.
Hakkı emmi, aynı zaman’da
katırcılık da yapardı. Katır bir zamanlar, günümüzün otomobili, kamyonu
gibiydi. Katırla yük, yolcu, top arabası, yük arabası v.b. taşınır, dağ taş
engebeli araziler ’de dahi nakliye için kullanılırdı. Resmî kurumlar, vatandaşlar katır alımı
yapar, bu talepler yurt genelinden toplanan katırlar ile karşılanırdı.
İskilip’in
Kuru Saray köyünden ortakçı ile katır işi yapılır, sağlanan kar paylaşılırdı.
Babam ’da zaman zaman, Hakkı emmi ile katır ortaklığı yapardı.
|
|
|
|
||
|
|||||
Hancı
Hakkı emmi ailesi hakkında, torunu Mustafa Kartal ile sohbet yaptık. Mustafa
şunları anlattı:
“Kalabalık
bir aileydik. Evde Hakkı dedem, baba annem (evde kendisine altuncu ana
denirdi). Babamgil dört erkek kardeştiler. Amcamın bir tanesi trafik kazasında
vefat etti. İki emmim, halam, annem ve
yengelerim, torunlar ile 20 kişiden fazla kişi bir arada yaşıyorduk.
Evimizde
7 tane oda, 3 tanede kiler vardı. Soğukta bulunacak yiyecekler için soğuk
kilerde, normal şartlarda duracak yiyecekler normal kilerde, havadar bir yerde
bulunacak yiyecekler havadar kilerde saklanır, kilerin anahtarları altuncu
Ana’da olurdu.
Yaşam
tarzlarını ise Mustafa Kartal şu şekilde anlattı. “Evimizde bir kazan kaynar,
yemek vakti iki ayrı sofra kurulur, bir sofrada erkekler yemek yer, bir sofrada
hanımlar yemek yerdi. Biz çocuklar, istediğimiz sofraya otururduk.
Yemekten
kalktıktan sonra, Hakkı dede den başlayarak, yaş sırasına göre amcalar,
amcaların oğulları, en son sıra biz çocuklar ıbrıkla su getirip, leğende
ellerimizi yıkardık. Erkeklerin elini yıkaması bittikten sonra, aynı şekilde
hanımlar ellerini yıkar, leğen ırbık yerine kalkar. Evde dedenin haricinde
konuşan olmaz, dede konuşmuyorsa, oğulları nadiren konuşurdu. Evde bir nizam,
intizam vardı
Yemekten
sonra, erkekler bir Oda’da, hanımlar ayrı oda da otururdu. Uzun kış geceleri
çay içilir, tabaklarla meyve gelir yerdik. Çocuklar kendi aramız ’da oynardık.
Evin idaresi, Hakkı dedenin hanımı olan altuncu anada idi. Altuncu anadan sonra
idareci, büyük emmimin hanımı idi. Evde kimse, altuncu anadan direk talep ’de
bulunamaz, bir şey denilecekse önce büyük yengeye iletilir, oda altuncu anaya
söylerdi.
Evde kış
hazırlıkları yapılır, sucuk, köfter, elma, ayva armut vb. kilere konurdu. Biz altuncu anadan, yemek için sucuk köfter
isterdik. Bize “Yivlik kayasına kar yağınca, sucuğu, köfteri yemeye
başlayacağız.” Derdi. Her gün, Yülük kayasına kar yağdı mı, yağmadı mı diye
bakardık. Yülük kayasına kar yağınca, doğru Altuncu anaya gider, “Altuncu ana
yülük kayasına kar yağmış. Bize sucuk ver.” Derdik.
Dedem
ortak iş yaptıkları insanları, eve yatmaya ve yemek yemeye getirirdi. Bayram
sabahı, otel’ de ve handa kalanlar eve yemeğe çağrılır, bizim evde bayram
yemeğini birlikte yerdik. Altuncu anam dolma yapar, misafirler ve biz kurulan
yer sofrasında, bayram yemeğini yerdik. Hiçbir bayram sabahı, kendi başımıza
misafirsiz yemek yemedik. Bazen de hana, evden yemek götürülürdü. Ramazan’ da akrabalarımız iftara çağırılır,
birlikte oruç açardık.
Dedemin
vefatından sonra, bu düzen devam ettirilmeye çalışılsa da devam etmedi.
Amcalarımızla, evimiz ve işimiz ayrıldı. Her aile, kendi içinde kalabalıklaştı.
Şimdi ise ancak ramazanda, bayram da bir araya gelebiliyoruz.
15- 20
Kişilik aile yaşamından, karı kocanın tek başına yaşadıkları aile yaşamına
döndük. İnsanımızda yaşlanır, hastalanırsam halimiz ne olacak endişesi başladı.
İnsanlar yaşlanınca, huzur evi bulma gayreti içine girdi.
Şimdi
sormak gerekiyor. GEÇMİŞTEKİ YAŞANTIMIZLA MI HUZURLU VE MUTLU İDİK? BU GÜNKİ
YAŞANTIMIZLA MI HUZURLU VE MUTLUYUZ.
Mustafa
Yolcu- 26.12.2018