1956
YILI İSKİLİP’TEN NOTLAR- 4
KAVURMA
Eylül ayında, kasaba sokaklarını bir
kavurma kokusu kaplar. Kış hazırlıklarının başında, küpe kavurma basmak gelir.
Kasabalı için bu iş, odun tedariki kadar önemlidir. Harmanını kaldıran
köylüler, önlerine kattıkları kavurmalık keçilerini; Salı günü hayvan pazarına
indirirler. Bağ- bahçelerin toplandığı, erişte, mantı, tarhana, bulgur,
turşuların yapıldığı bu mevsimde, en zevkli iş küplere kavurma basmaktır.
Eskiden kış aylarında kasaba’da hiç
et kesilmezmiş. Kesilse bile pek seyrek, buda memurlar için kesim yapılırmış.
Ama simdi sık sık hayvan kesimi yapılıyor. Oysaki kasabalılar kışın et almasını
sevmiyor. Onun için et dediğin, küpe basılmış olmalı.
Anadolu’nun hiçbir yerinde kış,
kasabamızdaki kadar heyecanla karşılanmaz. Kış hazırlıkları diye ilkokul hayat
bilgisi dersinde işlenen konuların, kasabamızda hiç noksansız yerine
getirildiği gözle görülür.
Daha eylül girmeden evlerde kış
hazırlığı başlar. Sokak aralarında dibekler durmadan, tak tak tok sesleriyle
bulgur döver. Bahçelerde bulgur kazanları kaynar. Sokaklara kilimler serilir, üzerinde
bulgur kurutulur. Pencerelerden ceviz sucukları, pestil örtüleri, kuru sebzeler
sarkar. Tavalarda pekmez kaynatılır. Kabak, ayva reçelleri hazırlanır. Turşular
kurulur. Mahalle aralarını ekşi tarhana kokuları sarar. Tamamlanmamış evlerin
üst katlarına, hevenk hevenk soğanlar, mısırlar çıkarılır. Sarı sarı kabaklar
asılır. Merdiven altlarına, yüzlerce eşek yükü Yavu meşesi istif edilir. Erişte,
mantı kesilir. Yufka açılır. Keşkeklik buğday hiçbir evde unutulmaz.
Ama bütün bu çalışmaların yanında,
kavurma yine de en önemlisidir. Eylül ayında Salı günü kurulan hayvan pazarı,
görülmeye değer. Koyunlar, keçiler ve
taze danalar, en makbulü tekelerdir. Hayvan pazarına işini gücünü bırakıp,
pazarlıkları seyre gelenler bile görülür. Bunlar alıcılarla satıcıların arasını
bulurlar. Tekeyi gözüne kestiren İskilipli, hayvanı boynuzlarından yakaladı mı,
sürü sahibi ile aracıyı bulur. Pazarlık başlar:
- Ne istiyon?
- Sen ne veriyon?
- Allah Allah, mal senin deelmi, iste
bi bahalım.
- Ben doksan diyom.
- Bek çok deelmi?
- Sen ne veriyon?
- Ben de atmış veriyom.
- Az deelmi?
Tam bu sırada aracı her ikisinin de
elini yakalayarak birleştirir, bütün gücü ile ellerini sallayarak pazarlığa
girişir.
-Ne senin dedon, ne senin dedon. 75 lira yapalım bu iş bitsin.
Böylece pazarlık tatlıya bağlanarak
teke sürüden çekilir. Tekeyi alanın genç oğlu, tekeyi arka bacaklarından
yakaladığı gibi evin yolunu tutar. Keçi acı acı bağırırken, keçiyi alanlar
keyfinden güler. Aldığı hayvanı önüne katmış evine götüren kasabalıyı, yolda
kavurmalık almaya gidenler karşılar. Hayvanı götüren yolda hiç durmaz. Ama
baba, her yeni gelene, rastladığı dostuna uzun uzun durumu açıklar.
- Kaça aldın kardaş?
- 90 dedi emme 75 e sulf olduk.
- Nasıl yağlımı bari?
- Eh tavlı herhal.
- Bi tekemi kesiyon?
- Yoo, geçen hafta bi dene daha
kestüydük.
Kasabalı için fazla sayıda
kavurmalık kesmek, zenginlik işaretidir. Ona göre kavurma, evin direğidir.
Eylül ayında evin üst katında iki, üç teke derisi tuzlanıp gerilmeli, kurusun
diye rüzgâra karşı serilmelidir. Evde kavurma olunca, yemek derdi ortadan
kalkar.
- “İki gaşuk gavurmayı tavaya goyup,
üstüne de iki yumurta kırdın mı, deme gitsin keyfine.”
Gerçekten kasabalı sabah
kahvaltısında kıymalı yumurta yemeye bayılır.
MEZARLIK
Kasabanın Mezarlığı, kasabaya giriş
caddesinin üstündedir. Akşam üzeri bu cadde insanla dolar. Kasabaya dönen sürü,
bu cadde üzerinde karşılanır. Kasabanın spor meydanı da mezarlık yanındadır. Bu
yüzden buraları çocukların oyun yeridir. İşini bitiren memurlar, seyrekte olsa
bu caddede akşam gezisine çıkarlar.
Boş zamanlarda kır havasını, ekseri
bende bu cadde de alırım. Bazen de yolumu mezarlığa kadar uzatırım. Her
uğradığımda yeni toprak yığınları bulurum. Bunların çoğu, küçük çocuk
mezarlarıdır.
Ne kadar çok çocuk ölür kasaba da?
Yan yana, diz dize, kucak kucağıdırlar. Kasabalı çocuk ölümlerini- “ Niydek,
Allah verdi, Allah aldı.” Diye karşılar. Hasta çocuklarını doktora gösterenler
çok az. Gösterseler bile, bu işe en son çare olarak başvuruyorlar. Önce ev
ilaçları, sonra muska yazdırmak, hocaya götürüp okutmak. İyi olmazsa doktora
götürmek. O zamanda iş işten geçmiş
oluyor. Mezarlığın bu kadar çocuk ölüsü ile dulu olmasının nedeni, bundan
kaynaklanıyor.