YALANLAR ÜSTÜNE ( SABOTAJ
DÜNYASI )
Amerikan yapımı Body of
Lies ( Yalanlar Üstüne ) adlı filim var.
Bu filim ’de hedef
ülkeler de nasıl sabotajlar yapıldığı, toplumun nasıl algı operasyonuna tabi
tutulduğu, kendileri ABD de kahvelerini içerken uydu ile ülkeleri nasıl
noktasal olarak izleyip takip ettiklerini, bilgisayar programlarına girerek,
sibernetik olarak neler yaptıklarını anlatmaktadır.
ABD
özellikle ikinci dünya savaşı sonrası, harita da cetvelle çizilen ülkelerin gündemlerini,
halklarını ve yönetimlerini tayin etme noktasında büyük cüretkârlıklar
sergilemiş, kendisinin bu belirleyici rolünü de milyar dolarları bulan
film ve propaganda endüstrisi ile bütün dünyaya pazarlamıştır.
Bu Amerikan projeleri günümüzde
aynen uygulanmaktadır. Özellikle İslam ülkelerinde, sömürmek istedikleri
ülkelerde, emperyalist devletler sabotaj ve darbe yapıyorlar. İslam âlemi
üzerine kara bulut gibi çöküp sömürüp, kullanıp, şantaj yapıp, darbe
yapıyorlar. Bu şekilde iş başına gelen Mısır’daki
Sisinin baş dostu Amerika ve İngiltere olmuştur.
Bir dönem
Türkiye'de büyükelçilik yapan Edelman, Türk-Amerikan ilişkilerinin ele alındığı
bir konferansta " Türkiye'nin bir iç savaşın eşiğine doğru
ilerlediğini, bunun Türkiye ve bölge için çok tehlikeli olduğunu” söylüyor.
Aynı isim bir yıl önce de New York Times gazetesinde kaleme aldığı yazıda;
Türkiye'nin terörle mücadelesini bir iç savaşla kıyaslamıştır. Bu açıklamaların
tercümesi "iç savaş çıkartacağız"
demektir.
“Türkiye iç savaşa sürükleniyor”
manşetlerini attıran İngiltere'nin en
büyük partisi, işçi partisi genel başkanı Jeremy Corbyn, bölücü terör örgütü
PKK destek için "Kürdistan'da barış" kampanya grubunda yer almaktadır.
Amerikalılar ve İngilizler bunları
yaparken almanlar boş durur mu? Onlar da diğerleri gibi yine medya üzerinden,
Türkiye'ye mesaj vermeye çalışıyor. Bu kez PKK'nın Avrupa'daki en büyük
destekçilerinden, Almanya'nın önde gelen medya grubundan Deutsche Welle, son
terör saldırılarını bahane ederek internet sitesinde "Suriye savaşının
yeni cephesi Türkiye" ve "Suriye iç savaşı Türkiye'ye sıçradı"
başlıklarıyla haber yapıyor.
İstanbul Beşiktaş’ta ve Kayseri’de
patlatılan bombalar, NATO envanterin’ de bulunan askeri bombalar, Suriye’de
Amerika’nın desteklediği YPG ve PKK’ ya teslim edilen bombalardır. Talimatla
Türkiye’ye gönderilen askeri bombalar, PKK militanlarınca patlatılarak,
güvenlik güçlerimiz ve onlarca insanımız şehit edilmiştir. Buna benzer
suikastlar ülkemizde çok kere yapılmış, aynı oyun oynanmıştır. Sonrada sözde
müttefiklerimiz, olaylar nedeni ile üzüntülerini dile getirirler. Ülkemizde
darbeleri tanzim etmiş, mezhep ayrılıklarını körüklemiş, etnik ayrılıkları hiç
durmadan tahrik ederler.
Sözde müttefikimiz olan Amerika, 1974
yılında Kıbrıs’a çıkartma yapıldıktan sonra ülkemize ambargo koymuştur. Konulan
ambargo, Yunanistan’ın NAYO’ ya geri dönmesini Türkiye’nin engellemesi sürecine
kadar sürdü. Bizim engellemeyi bırakmamızın karşılığı olarak, Amerika ambargoyu
kaldırdı.
Çoğu kez Amerika, ülkemizin ABD den silah
ithalatı talebini reddetmiştir. Yakınlarda F- 16 kullanılan akıllı bombaları
vermeyi kabul etmemiş, Amerika’ya giden Aselsan’ın araştırmacıları, ne hikmetse
ABD intihar etmişler.
Diyarbakır'dan
havalanan ‘Bordo bereliler ’in CASA CN235 tipi askeri nakliye uçağı, kalkıştan
25 dakika sonra sözde “ kumanda arızası”
sonucu Malatya'da düştü. 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, 3 üsteğmen, 16 astsubay, 1
uzman çavuş, 10 er şehit oldu. Gerçek şu ki Uçağın düşüş nedeni anlaşılamadı.
Kayseri’de 50’den fazla
gömülü savaş uçağı tespit edildi. Focke-Wulf FW-190 tipi uçakların, ABD’nin
dayatması ile ortadan kaldırıldığı, 70 yıldır da kamuoyundan saklandığı
belirtiliyor.
Son
günlerde ise ABD'nin, üzerinde uzun yıllar çalıştığı gizli silahı HAARP gün
yüzüne çıkmıştır.
Öncelikle
bu yeni gizli silahı kısaca tanıyalım. ABD hükümeti, yaklaşık yarım asırdır
iklime müdahaleyle ilgili deneyler yürütmektedir. Su kaynaklarının azalması ve
iklim değişikliğinin ciddi bir tehlike haline gelmesiyle birlikte, özellikle
silah sanayisindeki şirketler de bu alana yatırım yapmaya başlamıştır. Son
araştırma programlarından biri olan HAARP, hava da iyonosfer tabakasına yapılan
müdahalelerle geniş alanlarda sel, kuraklık, fırtına ve deprem gibi doğa
olaylarını tetikleyen bir teknoloji üzerinde çalışmaktadır. Program, askeri
gizlilik gerekçeleriyle kamuoyundan gizli tutulmaya çalışılsa da, bir yandan da
bu proje dünyaya pazarlanmaktadır. Çalışmaların devam etmesi ile birlikte,
böyle bir programın ABD hükümetinin elinde yeni bir kitle imha silahına
dönüşebileceği aşikârdır.
Ankara'dan
Diyarbakır’a 17 Şubat 1993 tarihinde giden uçağın düşmesi sonucu hayatını
kaybeden eski Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis'in ölümü hala sırrını
koruyor. Resmi açıklamalarda buzlanma sonucu meydana gelen bir kaza
olduğu açıklanmış, ancak bu açıklama kimseyi tatmin etmemişti. .
Yıllar
sonra bu konuda açıklamalar geldi. Şöyle ki: ''Uçak, motorlardaki
buzlanma sonucu düşmemiştir. Pilotlar kusurlu değildir. Motorlarda ve uçakta
yapım hatası yoktur. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağı,
motora yapılan sabotaj sonucu düşürülmüştür''. Eşref Bitlis
PKK bitirmek üzere planı yaptığı için, uçağına yapılan sabotajla öldürülmüştür.
Amerika Irak’ta 6000 askerini kaybetti, 2
katrilyon dolarını harcadı. Sonra’da Irak’ı İran’a teslim etti. Neden? Zayıf
olan Şiileri güçlendirerek, Sünni Müslümanların karşısına çıkarıp ikisini
çarpıştırmak, Müslümanlar birbirini öldürürken, Amerika ve destekçileri bu
coğrafya ’ya ( petrol ve petrolün sevkiyatına ) hâkim olacak.
Rusya’nın Ankara
büyükelçisi Antrey Karlov’un öldürülmesi, bu oyunların devamıdır. Türk- Rus
ilişkilerine balta vurmak isteyenler bunu tezgâhlamışlar, bu oyunu
oynamışlardır. Türkiye’de bu olay olurken,
Rusya Dışişleri Bakanlığı'nda görevli olduğu iddia edilen bir kişi Moskova'daki
dairesinin girişinde başından vurulmuş halde bulunmuştur. 39 Kişiyi taşıyan Rus
askeri uçağının düşmesi, aynı saatlerde Berlin'de 12 kişinin ölümüyle
sonuçlanan tır saldırısı ve İsveç'te Rinkeby Camisi ile bünyesindeki Türk
Kültür Derneği'ne saldırı yapılmıştır.
Küresel
çetenin tarafları yokladığı, aktörlerin birbirlerinin gücünü test ettiği ve
kendilerini Ortadoğu merkezli büyük savaşa konumlandırdığı dönemin içindeyiz.
Ülkemizin gündemi
artık iktidar meselesi olmaktan çıkmış, yedi düvelin başlattığı top yekûn
saldırıya, karşı koymak meselesi haline gelmiştir. Kısır parti çatışmalarının
bir tarafa bırakılarak, ilan edilen milli seferberliğe katkı vermek, ülkemizin
birlik ve beraberliğini korumak zorundayız.
Artık ülkemiz, dünya
mafyası kabadayısının dayılık yaptığı ülke olmaktan çıkmalı, yalnız kendi
çıkarlarının, geleceğinin yanında yer almalıdır.
Mustafa Yolcu
Myolcu53@gmail.com