7 Ağustos 2017 Pazartesi




KÖROĞLU KISSASI

Berbere tıraş olmaya gitmiştim. Dükkânda dört adet berber koltuğu vardı. Dördü de faal çalışıyordu.
Benim sıra beklediğim dükkânın sahibi berber, makası ile iki kere tıraş ediyor, sonra da tıraş ettiği insanla sohbet ediyordu. Ben ise sıranın bir an önce bana gelmesini ve tıraş olup gitmeyi istiyordum.

Diğer koltuklar da en az iki kişi tıraş olup gitmişti. Benim sıram bir türlü gelmiyordu.

Nihayet sıra bana geldiğin de berbere-“ Bu dükkânda en iyi tıraşı sen yapıyorsun. En yavaşta sen çalışıyorsun.” Dedim.
Berber –“ Abi bu tıraş ettiğim kişi, benim altı yıldır tanıdığım aile dostum. Karşılaştığımızda bana bazı özlü kıssalar anlatır ama sonucunu açıklamaz. Bazen konuştuğumuzun ertesi günü beni telefonla arar ve kıssa da ne demek istediğimi anladın mı.” diye sorar dedi. İstersen bu gün ne anlattığını sana anlatayım dedi. Anlatmaya başladı;

Köroğlu yalnız başına dağda dolaşırken karnı açıkmış. Önüne koyunlarını otlatan çoban çıkmış.
Çobana-“ Ben Köroğlu’yum. Karnım açıktı. Benim karnımı doyur.” Demiş.
Çobanda sertelerek- “ Defol git be adam. Köroğlu dağda çobana gelerek, benim karnımı doyur mu der.” Demiş.

Köroğlu fazla üstelememiş oradan ayrılmış. Aradan bir müddet süre geçince, çobanın yanına iki kişi gelmiş.

Çobana- “ Köroğlu süründen iki koyun istiyor .” demişler.
Çoban-“ Ağamın emri olur.”  Demiş ve seçtiği iki koyunu gelenlere teslim etmiş. Koyunları alıp gitmişler.
Bu kıssadan ne anlamamız gerekiyor diye berbere sorduğumda;
Arkadaşının şu cevabı verdiğini söyledi.
Büyük insanlar, her işi kendi yapmaya çalışmamalı. Bazen yanında bulunanlar işi, büyük insandan daha iyi halleder dedi. Bunun adına bazen yüz eskimesi diyoruz. Bazen yüz göz oldu diyoruz. Gerçek olan her şeyi bir kararında bırakmaktır.

Bu kıssayı dinleyince benimde aklıma başka bir olay geldi.
Yalova kaymakamlık iken Yalova’nın kaymakamı arabalı vapura binerek, İstanbul’a Eminönü’ne gider. Vapurdan inerek, ayakkabı boyacısına ayakkabısını boyatmak ister. Ayağını boya sandığının üzerine koyarak, ben Yalova’nın Kaymakamıyım der.
Boyacıda- “ Bırak bunları beyim. Elimi sallasam elim, kırk Yalova Kaymakamına değiyor. Akşama kadar kırk kişi, ben Yalova Kaymakamıyım diyor.” Demiş.






İnsanlar işini gördürmek için, devlet dairelerine ve bir takım yerlere giderler. Karşısındaki insana ilk söyledikleri şey “ Ben avukatım, hâkimim, subayım, mühendisim, doktorum.”  Demek olur. Böyle diyerek işlerini yaptırmak isterler.  Bura da yapılmak istenen, karşısındaki insanı tesir altına alarak işini daha çabuk yaptırmaktır.
Çoğunlukla da bu davranış, karşıda ki insan üzerinde olumsuz etki yapar. İşi yapacaklarsa da yapmayıp, tepki gösterirler.
Böyle yapmayıp ta sabırlı olup, işlerini sade bir insan gibi gördürmeye çalışsalar, işleri daha rahat görülür.

Az gittik, uz gittik. Dere tepe düz gittik. Sözümüzü bura da bitirdik.

MUSTAFA YOLCU