KÖROĞLU
KISSASI
Berbere
tıraş olmaya gitmiştim. Dükkânda dört adet berber koltuğu vardı. Dördü de faal
çalışıyordu.
Benim
sıra beklediğim dükkânın sahibi berber, makası ile iki kere tıraş ediyor, sonra
da tıraş ettiği insanla sohbet ediyordu. Ben ise sıranın bir an önce bana
gelmesini ve tıraş olup gitmeyi istiyordum.
Diğer
koltuklar da en az iki kişi tıraş olup gitmişti. Benim sıram bir türlü
gelmiyordu.
Nihayet
sıra bana geldiğin de berbere-“ Bu dükkânda en iyi tıraşı sen yapıyorsun. En
yavaşta sen çalışıyorsun.” Dedim.
Berber –“
Abi bu tıraş ettiğim kişi, benim altı yıldır tanıdığım aile dostum.
Karşılaştığımızda bana bazı özlü kıssalar anlatır ama sonucunu açıklamaz. Bazen
konuştuğumuzun ertesi günü beni telefonla arar ve kıssa da ne demek istediğimi
anladın mı.” diye sorar dedi. İstersen bu gün ne anlattığını sana anlatayım
dedi. Anlatmaya başladı;
Köroğlu
yalnız başına dağda dolaşırken karnı açıkmış. Önüne koyunlarını otlatan çoban
çıkmış.
Çobana-“
Ben Köroğlu’yum. Karnım açıktı. Benim karnımı doyur.” Demiş.
Çobanda
sertelerek- “ Defol git be adam. Köroğlu dağda çobana gelerek, benim karnımı
doyur mu der.” Demiş.
Köroğlu
fazla üstelememiş oradan ayrılmış. Aradan bir müddet süre geçince, çobanın
yanına iki kişi gelmiş.
Çobana- “
Köroğlu süründen iki koyun istiyor .” demişler.
Çoban-“
Ağamın emri olur.” Demiş ve seçtiği iki
koyunu gelenlere teslim etmiş. Koyunları alıp gitmişler.
Bu
kıssadan ne anlamamız gerekiyor diye berbere sorduğumda;
Arkadaşının
şu cevabı verdiğini söyledi.
Büyük
insanlar, her işi kendi yapmaya çalışmamalı. Bazen yanında bulunanlar işi,
büyük insandan daha iyi halleder dedi. Bunun adına bazen yüz eskimesi diyoruz.
Bazen yüz göz oldu diyoruz. Gerçek olan her şeyi bir kararında bırakmaktır.
Bu
kıssayı dinleyince benimde aklıma başka bir olay geldi.
Yalova
kaymakamlık iken Yalova’nın kaymakamı arabalı vapura binerek, İstanbul’a
Eminönü’ne gider. Vapurdan inerek, ayakkabı boyacısına ayakkabısını boyatmak
ister. Ayağını boya sandığının üzerine koyarak, ben Yalova’nın Kaymakamıyım
der.
Boyacıda-
“ Bırak bunları beyim. Elimi sallasam elim, kırk Yalova Kaymakamına değiyor.
Akşama kadar kırk kişi, ben Yalova Kaymakamıyım diyor.” Demiş.
İnsanlar
işini gördürmek için, devlet dairelerine ve bir takım yerlere giderler.
Karşısındaki insana ilk söyledikleri şey “ Ben avukatım, hâkimim, subayım,
mühendisim, doktorum.” Demek olur. Böyle
diyerek işlerini yaptırmak isterler.
Bura da yapılmak istenen, karşısındaki insanı tesir altına alarak işini
daha çabuk yaptırmaktır.
Çoğunlukla
da bu davranış, karşıda ki insan üzerinde olumsuz etki yapar. İşi yapacaklarsa
da yapmayıp, tepki gösterirler.
Böyle
yapmayıp ta sabırlı olup, işlerini sade bir insan gibi gördürmeye çalışsalar,
işleri daha rahat görülür.
Az
gittik, uz gittik. Dere tepe düz gittik. Sözümüzü bura da bitirdik.
MUSTAFA
YOLCU