9. HAÇLI SEFERİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, akıl havsala
almıyor. Bizim dediğimiz, bizden dediğimiz iktidar döneminde, 9. Haçlı seferi
devam ediyor.
Bu dönemde tarihimiz, milletimiz, bayrağımız,
vatanımız yargılanmaktadır. Dün Sevr anlaşmasını bize imzalatmak isteyenler, bu
gün bunun hükümlerini yerine getirmek çabası içindeler. Bölünme haritaları
düzenleyip, basına servis ediyorlar. Dünün sol ve TKP’lileri bu gün, PKK- BDP
ile kol kolalar. Adı malum köşe yazarları, bölücülerin destekçisi olmuşlar.
Onları destekleyen, kollayan yazılar yazıyorlar.
BDP önderliğinde sözde barış ( kışkırtma ) turu
düzenleniyor. Bayram değil seyran değil, bunca olaylardan, PKK militanları ile
dağda kucaklaşmadan sonra; bu barış turu neyin nesi? Her mezarlığında PKK’nın
pusuya düşürüp öldürdüğü şehitlerin olduğu ülkemizde, milletin sabrını basiret
inimi ölçüyorlar? Bunun altında ne yatıyor? 2012 yılında Karadeniz bölgesinde
yakalanan PKK militanları vardı. Planladıkları Karadeniz hareketinin alt yapısını
oluşturmak için mi bu geziyi düzenlediler? Ertuğrul Kürkçü 12 Mart döneminde,
Niksar Kızıltepe’de yakalanmıştı. Sebahat Tuncel Çorumda yaptığı konuşmada-“
“Biz sadece Kürt halkının değil, Alevilerinde, Ermenilerin de hakkını
savunuyoruz.” Diyerek, Türklüğü hiç
ağzına almamıştır.
Sinop ve samsun da meydana gelen olaylardan
sonra, televizyonlarda milletin tepkisini karalayan sözde aydın konuşmacılar,
yaşanan olaylara -“ bu bir provokasyondur.” Damgasını vuruyorlar. Bu milleti
sokağa döktüren de, BDP’lileri buraya gönderen de aynı güç. Ajanda aynı yerin ajandası.
Aslında sadece yakasında TBMM rozeti
taşıyan milletvekilleri değil, dileyen her kesin, ülkenin her köşesine güven
içerisinde gidebilmesi gerekir. Gel görelim öyle kötü oyunlar oynadılar ki,
Kürdü- Türk ü birbiri ile çatıştırmak için, karşı karşıya getirmek için, her
şey i yaptılar.
Onca devlet ihalesi yapılan
Diyarbakır’da, Ankara’dan giden bir Türk’ün ihale alabildiğini duydunuz
mu? Şayet alırsa bu işi sağ salim
bitirebileceğini, düşünebiliyor musunuz?
Ankara’da bir kamu kurumundan, Siirt’e görevli olarak gidiyorlar.
Ekib’den birisi Kürtçe biliyor. Lokanta ya gidip yemek siparişimizi
verdiklerinde, Kürtçe bilen garsona Kürtçe bir şeyler söylüyor. Garson siparişi
alıp, yanlarından ayrılıyor. Daha sonra içlerinden birisi, bu garsonun yanına
gidiyor –“ bizim arkadaş sana ne dedi.” Diye soruyor. Garson biraz tereddüt
ettikten sonra- Arkadaşınız bu Türklerin yemek fiyatlarını kazıklayabildiğin
kadar kazıkla dedi. Bende olmaz öyle, fiyat ne ise onu uygularım dedim.” Diyor.
Görevleri bitip Ankara’ya döndüklerinde; Kürtçe bilen arkadaşlarına yaptığı
hareketin nedenini sorduklarında, söylediğini pişkinlikle inkâr ediyor.
Onlarda, bir daha o arkadaşları ile göreve gitmeme kararı alıyorlar.
Bunu genele şamil etmek mümkün değil ama bir şeylerin doğru
gitmediği ortada. Bunlardan ders alınmadığı da orta dadır.
Uğur Mumcu bir notunda "Kürtler sömürgeciliğe
karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa, ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler
arasında?" "Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar
da; dünya bu savaşın farkında değil mi?" demektedir. Aslında CIA ve
Mossad’ın yanına AB. ve Almanya, Fransa’yı da eklemek gerekir. Ülkemize karşı
9. Haçlı seferi bu ülkelerce icra edilmektedir.
En
hazin olanı da, devlet erki bu duruma engel olmamakta veya olamamaktadır. AKP
iktidarı bu oyunun tarafı durumunda olup, görevini Kürt ve Ermeni açılımı ile
devam ettirmektedir. Biz vatandaşlarda sahnelenen oyunu seyrediyor, oyunun
sonunu bekliyoruz.
Yarın
seçim olsa sonuç ne olur. Kamuoyu yoklamalarında olduğu gibi AKP % 56 oyumu
alır, tepe taklak mı giderler? onu zaman gösterecek.
Her
şeye rağmen ben, milletimizin sağduyusuna güveniyorum. İnşallah gazasız belasız
sandık, bu milletin önüne konulur. O zaman görürüz, ağ mı yaman, bey mi yaman.
Mustafa
Yolcu