1 Ağustos 2015 Cumartesi

BİRLİK VE BERABERLİK

BİRLİK VE BERABERLİK

Ülkemiz için, birlik ve beraberliği istemek güzel bir duygu.
Yazılarımın çoğunda’da bunun çağrısını yaptım.

Ülkemiz’de ve yurt dışında bulunan insanlarımız arasında, birlik ve beraberlik nasıl sağlanacak?
Maalesef mevcut şartlar, buna imkan vermiyor. Bir ülke düşününki, iç ve dış istihbarat elemanlarının asıl hedefi, partilerin, sivil toplum örgütlerinin, cemaatlerin içine girerek, aralarına fitne tohumları ekmektir.

Avusturya’da ateşe olarak bulunan bir görevlimiz, şunları anlatıyor.
- “ Dini bir bayram günü, bayram namazını kılmak üzere oğlum ile birlikte evden çıktık. Evimize en yakın camiye gittiğimizde, caminin önünde iki kişi bekliyordu. Camiye girmek üzereyken, kapıda bekleyen adam (nereye gidiyorsunuz?) diye sordu. Bende-“ Bu gün ne günü, bayram namazını kılmaya geldik.” diye sertçe cevap verdim.”

Yurt dışında cemaatlerin camileri ayrılmış, sivil toplum örgütleri birbirinden ayrılmış, birbirlerine cephe almışlar. Bu durumda beraberlik nasıl olacak? Ankara'nın bunlardan haberi yok mu? Ankara bu oluşumun neresinde?

Amerikanın, Almanya'nın ve diğer bazı ülkelerin, bizim nefes alışımızı bile dinleyip, takip ettikleri, devlet ricali bir toplantı yapmayı düşündüğünde, bunun dış ülkelerin ilgili masalarına anında intikal ettiği gün yüzüne çıktı. Bu durum medya’da paylaşıldı.

İnternette bir yazıda-” Hocamızın yanına, şeker tüccarı olduğunu söyleyen biri geldi. Sık sık hocamızı ziyarete geliyor, su gibi para harcıyordu. Bir gün lüks bir araba getirerek, arabanın hocamızın emrine amade olacağını, kendisininde şoförlüğünü yapacağını bildirdi. İlerleyen süreçte bu kişiden izinsiz, hoca efendinin yanına kimse giremez oldu. Hoca efendi vefat edince, bu kişi’de ortadan kayboldu. Bu kişi artık başka bir yerde, başka bir isimle, başka görev yapıyordur herhalde.” Demektedir.

Bir cemaatin, ileri gelen birisi ile konuşuyorduk. Bana cemaatlerini şöyle izah etmişti.” Ahir zamanda İslam ümmeti 40 parçaya ayrılacak. Ancak bunlardan bir parçası kurtuluşa erecek. O gurup biziz. Diğerleri kurtuluşa eremeyecek.”
İşin garibi, diğer guruplarda kendileri için bu nitelemeyi yapıyorlar. Onlara bu kanaati enjekte eden kim? Diğer cemaatlerle sürtüşme içine sokan kim? Tabi maluma ispat gerekmiyor.

Bizim istihbaratımız yabancıları değil, kendi insanını takip edip, yönlendiriyor.  Urfa’da otuz kişi ölüyor, üç gün sonra buna neden oldukları söylenen kişiler tutuklanıyor. Daha önce bu tutuklamalar niye yapılmadı? Önlem niye alınmadı? Bu içraatlar ile yurdumuzda birlik ve beraberlik nasıl tesis edilecektir?

Mühendisler odasına gittiğimde duvardaki panoda- “ Sivas’ı unutmadık, Maraş'ı unutmadık, Çorum’u unutmadık, Uğur Mumcuyu unutmadık.” diye yazılar vardı. Bu olayların hangisinin failleri gün yüzüne çıktı? Biz kendi insanımızı itham  ederek, kimin ekmeğine yağ çalıyoruz? Onların isteği'de bu değil mi?

Eğer birlik ve beraberlik istiyorsak, önce bunu devletimizin, istihbaratımızın, emniyetimizin istemesi lazım. Dış güçlerin çabalarına, engel olunması gerekir. Günlük değil, uzun süreçli programlar ile birlik ve beraberliğin sağlanması, 80 yıldır sürdürülen ayrıştırıcı politikaların terk edilmesi gerekir. Sadece, camilerde birlik ve beraberlik hutbeleri ile birlik ve beraberliği sağlayamayız. Bu işin ucundan, devlet erkinin tutması, devlet politikası haline dönüşmesi ile sonuca gidilebilir.

İngiliz vatandaşlığı hakkını kazanmış bir Türk vatandaşına, İngilterenin dünya politikalarını eleştirdiğimde, bana şiddetle karşı çıkarak İngiltereyi savunmuş, şunu anlatmıştı. - “ Ben İspanyanın yanında Çebeli Tarık’a, İngiltere’nin hakimiyetinde ki yere gittiğimde, gümrük memuru bana ülkenize hoş geldiniz dedi.” Diyerek İngiliz vatandaşı olmanın gururunu ortaya koyuyordu. Keşke bizim ülkemize’de, yurt dışından gelen vatandaşlarımız, görevliler tarafından böyle karşılansalar. İnsanlarımız’da, Türk vatandaşı olmaktan gurur duysalar.

Devlet erki, kendi insanının karşısında değil, onu takip ettiren değil,  onun yanında, dertlerini çözen olmalı ve birlik ve beraberlik tohumlarını sacmalıdır.

Mustafa Yolcu
myolcu53@gmail.com