AKİL İNSANLAR GURUBU
“İskilip’e seçilecek belediye başkanından beklentimiz.” Adlı yazımın 3. Maddesinde;
- “İskilip’te akil insanlar gurubu oluşturulup, zaman zaman bu gurupla toplanıp, fikir alışverişi yapılmalıdır. Mehmet Dimici, Ahmet Ertekin, Mustafa Sak, Coşkun Akkoca, Sabri Çiçekçi, Nurettin Tanay, İsmet Uslu, Mehmet Lokum, akil insanlar grubu için aklıma gelen isimlerdir. “Diye yazmıştım.
Buradaki kişilerin ismi sadece düşüncedir. – “Muhakkak böyle olmalı, başkası olmaz.” Diye bir şey söz konusu değil.
Yazım hakkında yorum yapan birisi;
misafir –
Sayın yolcu. Akil adamları nasıl seçtin bilemiyorum ama-------------------------
(Bu kısmı uygun bulmadığım, hakarete yakın olduğu için koymadım.)
Ankara’dan İskilip’i tozpembe görüyorsun. Yazılarını döktürüyorsun. Mademki çözüm önerileriniz var, gel İskilip e sorunları hep beraber çözelim. Dışarıdan gazel okuma. Diye beni eleştirmiş. Tabi bu eleştirinin altında, akil insanlar diye yazdığım isimlerin içinde, kendi adının bulunmaması yatıyor herhâlde!..
Bir de “bu yazının başkasınca bana yazdırıldığı, İskilip’ te böyle ortalığı karıştıracak gurupların olduğu” iması var.
Bunu söyleyenler bil meliki, ben hayatımın hiçbir dönemin’ de kullanılan, satın alınan birisi olmadım. Hep doğrunun, haklının yanında yer aldım. Gelenin hatırı için, geçmişe kalkıp sövmedim. İsimleri yazdığıma’ da pişman değilim. Yazdığımın arkasında ’da duruyorum. Bu sadece benim düşüncemdir. Beni bağlar.
Bana- “Ankara’ dan İskilip’ i toz pembe görüyorsun.” diyor. Talebelikle birlikte, 46 sene önce İskilip’ten çıktım. Ama hep İskilip’in sorunları ile ilgilenmeye her zaman çalıştım. Bunu bilmesi gerekenler biliyor. Kimseye de bunu ispat edecek değilim. İskilip’in sorunları ile ilgilenmekle hatamı ettim !..
Ben Ankara’dan bu sorunları görmeye çalışıyorsam, herhangi bir karşılık beklemeden gördüğüm sorunları çözmeye çalışıyorsam, siz İskilip’te ne yapıyorsunuz? Hangi konuyu gündeme taşıdınız. Siz niye sorunları görüp çözmeye çalışmıyorsunuz ?
Ben yapmaya çalıştıklarımı desinler diye, bir beklentim olduğu için yapmıyorum.
Birileri rahatsız olsa’ da ben doğru bildiğimi yazacağım ve söyleyeceğim.
Birilerinin hoşuna gitsin diye yazacak, fikir beyan edecek te değilim.
Birçok hemşerim ile röportaj yaptım. Hayatını ve düşüncelerini paylaşmaya çalıştım. Profesyonel çalışma da bu işler para karşılığı olur. Ben herhangi birinden paramı talep ettim?
Allaha şükür, benim kimseden bir beklentim yok. Allah’ın bana verdikleri ne, sonsuz kere şükreden birisiyim. Aç gözlü olmadım. Olanımla yetindim. Doğru bildiğimi söyledim ve söylerim. Birinin çayını içmişsem, yeri gelince ben ona yemek ısmarlamışımdır.
Söz söyleyen olur ama, kervanda yoluna devam edecektir.
Mustafa Yolcu- 27.02.2019
27 Şubat 2019 Çarşamba
19 Şubat 2019 Salı
İSKİLİP' E SEÇİLECEK, BELEDİYE BAŞKANINDAN BEKLENTİMİZ
İSKİLİP’E SEÇİLECEK, BELEDİYE BAŞKANINDAN BEKLENTİMİZ
Yeni yerel yönetim seçimlerine gidiyoruz. Başkan adayları, seçilirlerse ne yapacaklarını anlatacak, vatandaşta ona göre oyunu kullanacak.
Yeni dönemde vatandaşlar, belediye Başkanın’ dan ne bekliyor:
1-Hastanemiz doktorsuz kalmasın. Hayati bir konudur. Ertelemesi yoktur. Başkanın bir eli hastanenin üzerinde olup, eksik ve noksanı süratle tamamlattırmak yoluna gitmeli. Osmancığın, Alacanın, Sungurlunun doktor sorunu yok. Ne hikmetse İskilip’te ana branşlarda doktor bulunmuyor. Bu arada hastane baş hekimi ’de çok önemli. Hastaneyi evirip çevirecek, yönetecek odur. Hastanede iyi bir baş hekim bulunmalıdır.
2- İskilip’imizin çok beğenilen parkı vardı. Çevre il ve ilçelerden bile parkımızı görmeye gelirlerdi. Seçilecek başkanın parkı ele alıp, parkımızı 20 sene önceki nefis park haline dönüştürmesi gerekir. Yapılaştırılan park alanı üzerindeki binaların yıkılması ile park kahvesinin duvarları üzerine uygulanan, tomruk sırtı kaplamalarının kaldırılması gerekir. Havuzun çevresi ’de yeniden düzenlenip, giriş çıkış engellerinin kaldırılmasında yarar var.
3- İskilip’te akil insanlar gurubu oluşturulup, zaman zaman bu gurupla toplanıp, fikir alışverişi yapılmalıdır. Mehmet Dimici, Ahmet Ertekin, Mustafa Sak, Coşkun Akkoca, Sabri Çiçekçi, Nurettin Tanay, İsmet Uslu, Mehmet Lokum, akil insanlar gurubu için aklıma gelen isimlerdir.
4- İskilip’te siyaset, muhtarlık seviyesinin üzerine çıkarılmalı, birlik ve beraberlik olmalıdır. İskilip’e kim ne katkı yapıyorsa yapmalı, yapanın eli öpülmelidir. Sizin partiden, bizim partiden ayrımı olmamalı, İskilip’ e katkı yapanın önüne taş koyulmamalıdır. Siyasiler İskilip’e talimat vermeye değil, İskilip’in sorunlarını yerinde görüp, tespit etmeye gelmelidir. İskilip’ten siyasetçiye talimat verilmeli, onlara karşı başımız, eğik olmamalıdır.
5- İskilip turizm merkezi olmalı, İskilip’in değerlerinin farkına varıp, iyi şekilde pazarlanmalıdır. Kaliteli bir otele, devre mülk sistemi ile pazarlanacak konutlara ihtiyacımız var. Devre mülk sistemini oluşturabilirsek, İskilip dışında bulunan İskiliplilerin 10- 15 gün burada kalıp, İskilip’ten kopmamalarını temin edebiliriz. Bu konu belki ilk olacak ama, TOKİ tarafından’ da konutların yapılması sağlanabilir. TOKİ’NİN kapısının çalınmasında yarar var.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun anısına açılan Çatal kara Kültür Sanat Evi yeniden faaliyete geçirilmeli, İskilip’e küstürülen Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüpoğlu hanımın gönlü alınarak, İskilip’ le barıştırılmalıdır. Bu hanımın İskilip’ e çok hizmeti olmuştur. Ama takdir edilmemiştir. Gönüllü elçi olmuş, İskilip’e turistik faaliyeti başlatmıştır.
Alt yapısı tamamlanan İskilip’te ağırlık verilecek en önemli konu TURİZİM’DİR. Bunun farkına varıp, bütün şıkları ile turizme yönel inmeli, bu arada ’da dışardan gelenlere pazarlayacağımız ürünleri üretmeliyiz.
6- Başta belediye başkanı olmak üzere, kamuda çalışanların, ikametlerinin İskilip
Olması temin edilmeli, başta okullarımıza mesleğinde başarılı öğretmenler getirilip, eğitim kalitesi yükselmelidir. Kamuda çalışanların çoğunluğu, çocuklarının iyi bir eğitim almaları için Çorum’a gittiklerini söylemektedirler. Bu ise bize, eğitimde rotasyon anlayışının getirdiği handikaptır. İskilipli olmayanın İskilip’e özveri ile hizmet etmesini bekleyemeyiz. Keşke zamanın ’da öğretmenlerimize, müdürlerimize sahip çıkabilseydik. Ben Ankara’ da, Sabri Çiçekçinin İskilip’ten tayin edilmemesi için, mecliste mücadelesini verdim ama başarılı olamamıştım.
İskilip’te çalışanın ikamet yeri İskilip olmalıdır. Seçilecek başkanın bu konu ’da çaba sarf etmesi gerekir. Başta Belediye Başkanının İskilip’te ikamet etmesi şarttır. Yoksa taşıma su ile değirmen dönmüyor.
7- Kızılırmak Tımarlı sulama suyu projesi, Dere Karkın Sulama Göleti tamamlandığına göre, bunların sulama kanallarının bir an önce bitirilmesi. Yeni açılan ceza evindeki üretimin, İskilip turizmi için kullanılması. İskilip’in dışardan mal alan değil, dışarıya ürettiklerini satan ekonomi haline gelmesi gerekir.
8- İskilip Dolmasının sertifikasını aldığınıza göre, bunun denetimini yapmamız mümkün. Dolmanın soğanın simsiyah yakılarak, uygun olmayan et ve yağın kullanılarak, kaliteli dolmanın yapılması mümkün değil. Her şeyden önce önüne önlük bağlayan, dolmacı olmamalı. Sertifika gereği belediyemiz ve oluşturulacak meslek kuruluşunca, bu işi yapanlar kursa tabi tutularak, kaliteli dolma yapmak öğretilmeli ve sertifikası olanlar dolmacı olmalılar. Belediye bu konunun takipçiliğini ve koordinatörlüğünü yapabilir.
9- Yılan hikayesine dönen İskilip yollarının, başta Tosya yolunun bir an önce başlanıp, bitirilmesi gerekir. Osmancık, Alaca yolları nasıl bitirilmişse, İskilip yollarının ’da başlanıp bitirilmesi gerekmektedir. Bunun başka şıkkı yoktur.
İskilip’e bu yazdığımız 9 şıkta bulunan işleri yapacak kişinin, BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLMESİ arzu ve temennimizdir. Başkan adayları en az bunları gerçekleştireceğine, seçmenlerine söz vermelidir.
Hemşerilerim isteyeceğiz, dile getireceğiz, istediklerimizin takipçisi olacağız ki mesafe alalım.
Mustafa Yolcu
19.02.2019
Yeni yerel yönetim seçimlerine gidiyoruz. Başkan adayları, seçilirlerse ne yapacaklarını anlatacak, vatandaşta ona göre oyunu kullanacak.
Yeni dönemde vatandaşlar, belediye Başkanın’ dan ne bekliyor:
1-Hastanemiz doktorsuz kalmasın. Hayati bir konudur. Ertelemesi yoktur. Başkanın bir eli hastanenin üzerinde olup, eksik ve noksanı süratle tamamlattırmak yoluna gitmeli. Osmancığın, Alacanın, Sungurlunun doktor sorunu yok. Ne hikmetse İskilip’te ana branşlarda doktor bulunmuyor. Bu arada hastane baş hekimi ’de çok önemli. Hastaneyi evirip çevirecek, yönetecek odur. Hastanede iyi bir baş hekim bulunmalıdır.
2- İskilip’imizin çok beğenilen parkı vardı. Çevre il ve ilçelerden bile parkımızı görmeye gelirlerdi. Seçilecek başkanın parkı ele alıp, parkımızı 20 sene önceki nefis park haline dönüştürmesi gerekir. Yapılaştırılan park alanı üzerindeki binaların yıkılması ile park kahvesinin duvarları üzerine uygulanan, tomruk sırtı kaplamalarının kaldırılması gerekir. Havuzun çevresi ’de yeniden düzenlenip, giriş çıkış engellerinin kaldırılmasında yarar var.
3- İskilip’te akil insanlar gurubu oluşturulup, zaman zaman bu gurupla toplanıp, fikir alışverişi yapılmalıdır. Mehmet Dimici, Ahmet Ertekin, Mustafa Sak, Coşkun Akkoca, Sabri Çiçekçi, Nurettin Tanay, İsmet Uslu, Mehmet Lokum, akil insanlar gurubu için aklıma gelen isimlerdir.
4- İskilip’te siyaset, muhtarlık seviyesinin üzerine çıkarılmalı, birlik ve beraberlik olmalıdır. İskilip’e kim ne katkı yapıyorsa yapmalı, yapanın eli öpülmelidir. Sizin partiden, bizim partiden ayrımı olmamalı, İskilip’ e katkı yapanın önüne taş koyulmamalıdır. Siyasiler İskilip’e talimat vermeye değil, İskilip’in sorunlarını yerinde görüp, tespit etmeye gelmelidir. İskilip’ten siyasetçiye talimat verilmeli, onlara karşı başımız, eğik olmamalıdır.
5- İskilip turizm merkezi olmalı, İskilip’in değerlerinin farkına varıp, iyi şekilde pazarlanmalıdır. Kaliteli bir otele, devre mülk sistemi ile pazarlanacak konutlara ihtiyacımız var. Devre mülk sistemini oluşturabilirsek, İskilip dışında bulunan İskiliplilerin 10- 15 gün burada kalıp, İskilip’ten kopmamalarını temin edebiliriz. Bu konu belki ilk olacak ama, TOKİ tarafından’ da konutların yapılması sağlanabilir. TOKİ’NİN kapısının çalınmasında yarar var.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun anısına açılan Çatal kara Kültür Sanat Evi yeniden faaliyete geçirilmeli, İskilip’e küstürülen Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüpoğlu hanımın gönlü alınarak, İskilip’ le barıştırılmalıdır. Bu hanımın İskilip’ e çok hizmeti olmuştur. Ama takdir edilmemiştir. Gönüllü elçi olmuş, İskilip’e turistik faaliyeti başlatmıştır.
Alt yapısı tamamlanan İskilip’te ağırlık verilecek en önemli konu TURİZİM’DİR. Bunun farkına varıp, bütün şıkları ile turizme yönel inmeli, bu arada ’da dışardan gelenlere pazarlayacağımız ürünleri üretmeliyiz.
6- Başta belediye başkanı olmak üzere, kamuda çalışanların, ikametlerinin İskilip
Olması temin edilmeli, başta okullarımıza mesleğinde başarılı öğretmenler getirilip, eğitim kalitesi yükselmelidir. Kamuda çalışanların çoğunluğu, çocuklarının iyi bir eğitim almaları için Çorum’a gittiklerini söylemektedirler. Bu ise bize, eğitimde rotasyon anlayışının getirdiği handikaptır. İskilipli olmayanın İskilip’e özveri ile hizmet etmesini bekleyemeyiz. Keşke zamanın ’da öğretmenlerimize, müdürlerimize sahip çıkabilseydik. Ben Ankara’ da, Sabri Çiçekçinin İskilip’ten tayin edilmemesi için, mecliste mücadelesini verdim ama başarılı olamamıştım.
İskilip’te çalışanın ikamet yeri İskilip olmalıdır. Seçilecek başkanın bu konu ’da çaba sarf etmesi gerekir. Başta Belediye Başkanının İskilip’te ikamet etmesi şarttır. Yoksa taşıma su ile değirmen dönmüyor.
7- Kızılırmak Tımarlı sulama suyu projesi, Dere Karkın Sulama Göleti tamamlandığına göre, bunların sulama kanallarının bir an önce bitirilmesi. Yeni açılan ceza evindeki üretimin, İskilip turizmi için kullanılması. İskilip’in dışardan mal alan değil, dışarıya ürettiklerini satan ekonomi haline gelmesi gerekir.
8- İskilip Dolmasının sertifikasını aldığınıza göre, bunun denetimini yapmamız mümkün. Dolmanın soğanın simsiyah yakılarak, uygun olmayan et ve yağın kullanılarak, kaliteli dolmanın yapılması mümkün değil. Her şeyden önce önüne önlük bağlayan, dolmacı olmamalı. Sertifika gereği belediyemiz ve oluşturulacak meslek kuruluşunca, bu işi yapanlar kursa tabi tutularak, kaliteli dolma yapmak öğretilmeli ve sertifikası olanlar dolmacı olmalılar. Belediye bu konunun takipçiliğini ve koordinatörlüğünü yapabilir.
9- Yılan hikayesine dönen İskilip yollarının, başta Tosya yolunun bir an önce başlanıp, bitirilmesi gerekir. Osmancık, Alaca yolları nasıl bitirilmişse, İskilip yollarının ’da başlanıp bitirilmesi gerekmektedir. Bunun başka şıkkı yoktur.
İskilip’e bu yazdığımız 9 şıkta bulunan işleri yapacak kişinin, BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLMESİ arzu ve temennimizdir. Başkan adayları en az bunları gerçekleştireceğine, seçmenlerine söz vermelidir.
Hemşerilerim isteyeceğiz, dile getireceğiz, istediklerimizin takipçisi olacağız ki mesafe alalım.
Mustafa Yolcu
19.02.2019
9 Şubat 2019 Cumartesi
İSKİLİP'İN NÜFUSU 35 BİN DEĞİL, 300 BİN KİŞİ
İSKİLİP’İN NÜFUSU 35 BİN DEĞİL, 300 BİN KİŞİ
Soruyorlar memleketin neresi? Cevap veriyoruz İskilip.
Cevaptan sonra çoğunlukla söylenen” Atıf hocanın memleketi değilmi?” Evet diyoruz. Bazen- İsmail Beşikçi’de oralı değilmi? Diyende oluyor.
İskilip’i tanıyor musun diye sorduğumda, İskilip’in dolmasını, turşusunu, cevizinin methini duydum diyorlar. Genellikle ’de İskilipli tanıdığım, komşum var diyenle daha çok karşılaşıyorum. Tekirdağlı birisi ile sohbet ediyordum. Bahis memleketten açılınca” Çorum İskilip’e mi bağlı diye sormuştu.
Evliya Çelebi İskilip’e gelerek 10 gün kalmış, “İSKİLİP İLİM VE HİLİM (yumuşak huyluluk) MERKEZİDİR.” Demiştir. İskilipliler genellikle yumuşak huylu, vatanına milletine bağlı insanlar olmuştur. Siyasi görüşü ne olursa olsun, İskilip’ten vatanına ihanet eden insan çıkmamıştır.
İskilip’te görev yapmış bir Kaymakam- “İskilipliler kendi değerlerinin, potansiyelinin farkında değil. Kendilerini hep küçümsüyorlar.” Demişti. Bütün problem burada yatıyor.
İskilip olarak biz asıl gücümüzü bilsek, neler yapabileceğimizi anlasak, o zaman üvey evlat muamelesi görmekten kurtuluruz. Türkiye çapında bulunan 300.000.- İskilipli, üç milletvekiline tekabül eder. Ama İskilip’ten 18 yıldır milletvekili çıkmıyor. Bu durum kimsenin dikkatini çekmiyor.
İskilip olarak bizim dertlerimiz, sorunlarımız, sahipsizliğimiz, İskilip dışında bulunan hemşerilerimizi’ de etkileyecek, bunun seçim sandığına yansıması olacaktır. Tercihleri etkilenecektir.
Seçim arifesinde, İskilip’e gelen siyasiler İskilip’ e hedef gösterdiler. Aslında İskiliplilerin, gelenlere hedef göstermesi, taleplerde bulunması gerekirdi. “SİZ İSKİLİP’İN SORUNLARINI YENERSENİZ, İSKİLİP ’TENDE PARTİMİZE OY ÇIKAR.” demesi gerekirdi. Bu yapılmadığından, İskilip’ten oy istiyorlar, oyu aldıktan sonra ’da İskilip’i sahipsiz bırakıyorlar. Dert dert üstüne, yaz efendim yaz!...
İskilipliler olarak biz, İskilip’in potansiyelinin farkında değiliz. İskilip’i Her gün görüp içinde yaşadığımız için, İskilip’ in değerleri görmüyoruz. İskilip’in yaşlıları bile, bu değerlerin farkında değiller. Eski İskilip Kaymakamımız “İskilip’e kimi getirdiysek çok etkilendiler. Kanada’dan gelenler, biz dünyada böyle yer görmedik dediler.” Demişti.
İskilip’in potansiyeli birçok yerde yok. Buna inanacağız. İskiliplilerinde buna inanmasını istiyorum. Betonlaşma arttı diyorlar. Tüm İskilip’i koruma altına almak mümkün değil. İskilip şimdikinden daha iyi bir duruma gelecektir. Proje üretirsek, vatandaşlar yapılanları görürse hoşlarına gider, İskilip yeniden toparlanma ivmesine girer.
İlçemizin en büyük problemleri:
1-İskilip' te maalesef kanaat önderi yoktur. Sözü dinlenir insan kalmamıştır. Sözü dinlenir insanlar, iftira dedikodu ve yalanlarla pasifize edilmiştir.
2- Siyaset kurumu muhtarlık seviyesindedir. Ciddi proje üretecek ve takip edecek kapasitede siyasetçi yoktur.
3-İskilipin tarihi ve kültürel potansiyelini değerlendirmek için çalışan insanlar küstürülmüştür.
4-Toplum içerisinde fitne, iftira, dedikodu ve ahlaksızlığı yayanlar baş tacı oldukları için ve önemli yerleri işgal ettikleri için balık baştan kokmuştur.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun anısına açılan Çatalkara Kültür Sanat evi yeniden faaliyete geçirilmeli, İskilip’e küstürülen Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüpoğlu hanımın gönlü alınarak, İskilip’ le barıştırılmalıdır. Bu hanımın İskilip’ e çok hizmeti olmuştur. Ama takdir edilememiştir. Gönüllü elçi olmuş, turistik faaliyeti başlatmıştır.
İskilip Dolması konusu ele alınmalı, önüne gelen Dolmacı olmamalıdır. Belediyenin açacağı kursu takip edip, buradan sertifika alanlar dolmacı olmalıdır. Bu yapılmazsa, dolmanın kalitesi düşmekte, yanmış soğanla yapılan kap kara pirinçli pilav, dolma diye servis edilmektedir.
Baklavamız, turşumuz, İskilip yemeklerimiz, unutturulmamalıdır.
Tahta oymacılığı, ağaç işleri canlandırılmalı, İskilip’ e gelir getirici hale gelmelidir.
Hitit izleri ve doğasıyla, alternatif rotalar arayan tatilciler için sürprizlerle dolu olan İskilip’imiz, her şeyi ile turizme kazandırmalı, Ebusuud Efendi, İskilip’te uzun süre kalan Ak Şemsettin Hazretleri, istiklal Harbine omuz vermiş “Müftü İsmail Hakkı Efendi, Mehmet Münir Çağıl, İsmail Kemal Alpsar” insanımıza tanıtılmalıdır.
İskilip olarak, bizi biz yapan değerleri yeniden tanıyıp, farkında olarak yola çıkalım. Şu anda ülkemizin çeşitli Üniversitelerinde görev yapan 40 tane profesör ile 10 adet doçentimizin bulunduğunu bilerek, bunlardan bilgilerinden yararlanma yoluna gidebiliriz.
Mustafa Yolcu- 9.2.2019
Soruyorlar memleketin neresi? Cevap veriyoruz İskilip.
Cevaptan sonra çoğunlukla söylenen” Atıf hocanın memleketi değilmi?” Evet diyoruz. Bazen- İsmail Beşikçi’de oralı değilmi? Diyende oluyor.
İskilip’i tanıyor musun diye sorduğumda, İskilip’in dolmasını, turşusunu, cevizinin methini duydum diyorlar. Genellikle ’de İskilipli tanıdığım, komşum var diyenle daha çok karşılaşıyorum. Tekirdağlı birisi ile sohbet ediyordum. Bahis memleketten açılınca” Çorum İskilip’e mi bağlı diye sormuştu.
Evliya Çelebi İskilip’e gelerek 10 gün kalmış, “İSKİLİP İLİM VE HİLİM (yumuşak huyluluk) MERKEZİDİR.” Demiştir. İskilipliler genellikle yumuşak huylu, vatanına milletine bağlı insanlar olmuştur. Siyasi görüşü ne olursa olsun, İskilip’ten vatanına ihanet eden insan çıkmamıştır.
İskilip’te görev yapmış bir Kaymakam- “İskilipliler kendi değerlerinin, potansiyelinin farkında değil. Kendilerini hep küçümsüyorlar.” Demişti. Bütün problem burada yatıyor.
İskilip olarak biz asıl gücümüzü bilsek, neler yapabileceğimizi anlasak, o zaman üvey evlat muamelesi görmekten kurtuluruz. Türkiye çapında bulunan 300.000.- İskilipli, üç milletvekiline tekabül eder. Ama İskilip’ten 18 yıldır milletvekili çıkmıyor. Bu durum kimsenin dikkatini çekmiyor.
İskilip olarak bizim dertlerimiz, sorunlarımız, sahipsizliğimiz, İskilip dışında bulunan hemşerilerimizi’ de etkileyecek, bunun seçim sandığına yansıması olacaktır. Tercihleri etkilenecektir.
Seçim arifesinde, İskilip’e gelen siyasiler İskilip’ e hedef gösterdiler. Aslında İskiliplilerin, gelenlere hedef göstermesi, taleplerde bulunması gerekirdi. “SİZ İSKİLİP’İN SORUNLARINI YENERSENİZ, İSKİLİP ’TENDE PARTİMİZE OY ÇIKAR.” demesi gerekirdi. Bu yapılmadığından, İskilip’ten oy istiyorlar, oyu aldıktan sonra ’da İskilip’i sahipsiz bırakıyorlar. Dert dert üstüne, yaz efendim yaz!...
İskilipliler olarak biz, İskilip’in potansiyelinin farkında değiliz. İskilip’i Her gün görüp içinde yaşadığımız için, İskilip’ in değerleri görmüyoruz. İskilip’in yaşlıları bile, bu değerlerin farkında değiller. Eski İskilip Kaymakamımız “İskilip’e kimi getirdiysek çok etkilendiler. Kanada’dan gelenler, biz dünyada böyle yer görmedik dediler.” Demişti.
İskilip’in potansiyeli birçok yerde yok. Buna inanacağız. İskiliplilerinde buna inanmasını istiyorum. Betonlaşma arttı diyorlar. Tüm İskilip’i koruma altına almak mümkün değil. İskilip şimdikinden daha iyi bir duruma gelecektir. Proje üretirsek, vatandaşlar yapılanları görürse hoşlarına gider, İskilip yeniden toparlanma ivmesine girer.
İlçemizin en büyük problemleri:
1-İskilip' te maalesef kanaat önderi yoktur. Sözü dinlenir insan kalmamıştır. Sözü dinlenir insanlar, iftira dedikodu ve yalanlarla pasifize edilmiştir.
2- Siyaset kurumu muhtarlık seviyesindedir. Ciddi proje üretecek ve takip edecek kapasitede siyasetçi yoktur.
3-İskilipin tarihi ve kültürel potansiyelini değerlendirmek için çalışan insanlar küstürülmüştür.
4-Toplum içerisinde fitne, iftira, dedikodu ve ahlaksızlığı yayanlar baş tacı oldukları için ve önemli yerleri işgal ettikleri için balık baştan kokmuştur.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun anısına açılan Çatalkara Kültür Sanat evi yeniden faaliyete geçirilmeli, İskilip’e küstürülen Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüpoğlu hanımın gönlü alınarak, İskilip’ le barıştırılmalıdır. Bu hanımın İskilip’ e çok hizmeti olmuştur. Ama takdir edilememiştir. Gönüllü elçi olmuş, turistik faaliyeti başlatmıştır.
İskilip Dolması konusu ele alınmalı, önüne gelen Dolmacı olmamalıdır. Belediyenin açacağı kursu takip edip, buradan sertifika alanlar dolmacı olmalıdır. Bu yapılmazsa, dolmanın kalitesi düşmekte, yanmış soğanla yapılan kap kara pirinçli pilav, dolma diye servis edilmektedir.
Baklavamız, turşumuz, İskilip yemeklerimiz, unutturulmamalıdır.
Tahta oymacılığı, ağaç işleri canlandırılmalı, İskilip’ e gelir getirici hale gelmelidir.
Hitit izleri ve doğasıyla, alternatif rotalar arayan tatilciler için sürprizlerle dolu olan İskilip’imiz, her şeyi ile turizme kazandırmalı, Ebusuud Efendi, İskilip’te uzun süre kalan Ak Şemsettin Hazretleri, istiklal Harbine omuz vermiş “Müftü İsmail Hakkı Efendi, Mehmet Münir Çağıl, İsmail Kemal Alpsar” insanımıza tanıtılmalıdır.
İskilip olarak, bizi biz yapan değerleri yeniden tanıyıp, farkında olarak yola çıkalım. Şu anda ülkemizin çeşitli Üniversitelerinde görev yapan 40 tane profesör ile 10 adet doçentimizin bulunduğunu bilerek, bunlardan bilgilerinden yararlanma yoluna gidebiliriz.
Mustafa Yolcu- 9.2.2019
29 Ocak 2019 Salı
DEĞERLİ HEMŞERİLERİM
DEĞERLİ HEMŞERİLERİM
Ankara'da Devlet İstatistik Enstitüsünden alınan resmi belgeye göre ; Ankara' da yaşayan 40 bin tane İskilip'li bulunmaktadır.
Ankara'da Devlet İstatistik Enstitüsünden alınan resmi belgeye göre ; Ankara' da yaşayan 40 bin tane İskilip'li bulunmaktadır.
Ülke çapında ise 300.000 tane İskiliplinin bulunduğu sanılmaktadır.
Lütfen İskilip'i , İskilipte yaşayan 35.000 kişi olarak düşünmeyin.. Sosyal medyaya düşen her yazı, Türkiye çapında 300 bin İskilipliyi'de ilgilendirmektedir. Onlarıda alakadar etmektedir.
Yolumuz yapılmıyorsa, hastanemiz'de doktor yoksa, üvey evlat muamelesi görüyorsak bu tüm İskiliplileri'de ilgilendiriyor.
Lütfen İskilip'i , İskilipte yaşayan 35.000 kişi olarak düşünmeyin.. Sosyal medyaya düşen her yazı, Türkiye çapında 300 bin İskilipliyi'de ilgilendirmektedir. Onlarıda alakadar etmektedir.
Yolumuz yapılmıyorsa, hastanemiz'de doktor yoksa, üvey evlat muamelesi görüyorsak bu tüm İskiliplileri'de ilgilendiriyor.
18 yıldır İskilip' li milletvekili yapılmıyorsa, bu duruma tüm İskilipliler üzülüyorlar.
İskilip' li olarak kendi yapabileceklerimizi düşünerek, onu yapalım. Memleketimize söz verilip' te yapılmayanların, farkında olalım.
Bizde memleketimiz için talepte bulunalım. Artık bu kadar beklediğimiz yeter.
SİZ NE DERSİNİZ. YORUMUNUZU BİZİMLE PAYLAŞIN.
İskilip' li olarak kendi yapabileceklerimizi düşünerek, onu yapalım. Memleketimize söz verilip' te yapılmayanların, farkında olalım.
Bizde memleketimiz için talepte bulunalım. Artık bu kadar beklediğimiz yeter.
SİZ NE DERSİNİZ. YORUMUNUZU BİZİMLE PAYLAŞIN.
27 Ocak 2019 Pazar
MESUTLAR SÜLALESİ
MESUTLAR SÜLALESİ
İSKİLİP Hacıpiri mahallesi, Hacıpiri sokak 3 noda evleri bulunan sülaledir. Bu sülale İskilip’te bizim komşularımızdı.
İskilip Müftüsü olan Mansur zade Mehmet Efendi’nin üç oğlu vardı. İsmail Hakkı- Mesut- Ahmet Rasih.
Bunlardan Ahmet Rasih, Bursa Gemlik’ te müftü olmuş. Sonra da kaymakamlık yapmıştır. Aile soyadı kanunu ile “AKGÜÇ “soyadını almıştır. Oğlu Hıfzı Akgüç, 1944- 1950 yılları arasında Mudanya’nın belediye başkanlığını yapmış olup, aile halen Mudanya’da bulunmaktadır. Bu aileden birisi halen profesör olup, biri de Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yapmaktadır.
İSMAİL HAKKI Efendi’nin HAYATI 1859 (1275)'da İskilip Hacı Piri mahallesinde doğdu. Babası. İskilip Müftülerinden Mansur zade Mehmet Efendi'dir. İlk öğrenimini İskilip Sıbyan Mektebi'nde okudu. İlk dini bilgileri öğrendikten sonra, 1874 yılına kadar İskilip Köprübaşı Medresesi'ne devam etti. Daha sonra İstanbul'a giderek, Sultan Ahmet Medresesine kaydoldu. 2 yıllık öğrenimden sonra, 1890'da Müderrislik icazeti aldı.
Öğrenimi sonrasında memleketine dönen İsmail Hakkı Efendi, 27 Haziran 1904 tarihinde) vekaleten. 1 Ocak ı909'da da asaleten İskilip Müftülüğüne tayin edildi. İsmail Hakkı Efendi İskilip Müftüsü iken. 8 Şubat 1922'de vefat etmiştir. Ailesi "Ünal" soyadını almıştır.
İsmail Hakkı Efendi'nin Millî Mücadele’deki Hizmetleri- Millî Mücadele başlarında, İttihat ve Terakki Fırkası kendisini feshetmişti. İskilip’in bağlı bulunduğu, Çorum livasının en üst seviyedeki idarecisi olan Semih Fethi (Tarihçi Turhan Tan) İstanbul Hükümeti yanlısı olarak, milli faaliyetlerin aleyhinde idi.
Müftü İsmail Hakkı Efendi'nin ve müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin çalışmaları sayesinde İskilip halkı, Çorum merkezinin aksine, milli faaliyetleri desteklenmiştir. Bu arada Sivas Kongresi kararlarına da bağlılıklarını bildirmiş, ilk günden itibaren Milli harekatın yanında yer almıştır. Nitekim bu durum; İskilip Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Necmettin, Müftü İsmail Hakkı, Belediye Başkanı Ali, Aza; Tahir, Mustafa, Şükrü ve Sabri imzalarıyla TBMM'ne çekilen 30 Nisan 1920 tarihli telgrafta da dile getirilmektedir.
Mutasarrıfın, İstanbul Hükümeti taraftarı olması yüzünden, Çorumlu vatan severlerin, Sivas Kongresine gizli olarak delege göndermesi sebebiyle, İskilip'in önemi daha da artar. Hiç kuşkusuz İskilip halkının, milli harekât yanında yer almasında, Müftü İsmail Hakkı Efendi'nin, unutulmaz hizmetleri olmuştur. Özellikle onun, Şeyhülislam Dürri zade Abdullah'ın fetvasına karşı, Anadolu uleması tarafından hazırlanan Ankara Fetvasını tasdik etmesi, başlı başına bir cesaret örneğidir. Vatan ve millet sevgisidir. Çorum'un merkez ve diğer ilçeleri din adamları içinde, yalnız Müftü İsmail Hakkı Efendi fetvayı imzalamıştır.
Soyadı kanunu çıktığında, İskilip’ te bulunan Mesut” ATAR” soyadını alır. Şöyle bir anekdot anlatılır. Gemlik’te bulunan Ahmet Rasih’ in oğlu, İskilip’ e Mesut amcasına gelerek- “Amca hangi soyadı alacağız. Hepimiz aynı soyadı alalım’ da çocuklarımız birbirini unutmasın.” Der. Mesut emmi de cevaben- “oğlum birbirinizi soyadınızla tanıyacaksanız, hiç tanımayın. Siz ne soyadı alacaksanız alın.” Der. Böylece Gemlik’tekiler “AKGÜÇ” soyadını alır.
Mesut Atar İskilip’ten, Gocol’ unun kızı olan” Azize” ile evlenir. Bu evlilikten üç oğlu, bir kızı olur. Oğulları Osman- İsmail- Mehmet Atar’dır. Kızı ise, Abu hanların oğlu ile evlenir. Mesut Atar, İskilip’ in hatırı sayılı esnaflarındandır. Hasan’de ve civarında tarlaları vardı. Azize Teyzenin ise Çağıl ardın da mülkü vardı. Bizim küçüklüğümüz de Hasan’de köyünden gelenler, mallarını Mesutların damına bağlardı. Osman emminin hanımı olan Şadik teyze, bir anekdot anlatmıştı. İstiklal harbinden dönen bir mahallelimiz, Mesut emmiye gelir. – “Mesut ağa seninle ticaret yapalım der. Mesut emmi- Benim şu anda, ticarete bağlayacak param yok. Ticareti hangi para ile yapacağız der. Oda cebinden çıkardığı altınları ortaya boşaltır. İstiklal harbinde, Sakarya tarafında askerlerimiz, Yunanlılar ile yaptıkları savaş sırasında bataklığa saplanır. Üzerlerinde bulunan değerli şeyleri, diğer arkadaşlarına atarak, eşyalarının ailelerine teslimini isterler. Ortaya dökülen altınların, bu altınlardan olduğu düşünülerek Mesut emmi birlikte iş yapmayı reddeder.”
Şadik teyzede Ulaştepe’ den Fidanlar sülalesindendi. Bu ailenin kökeni, Şeyhülislam Sunullah efendiye dayandığını, oğlu Seyit Atar abi anlatmıştı.
Değerli hemşerilerim. Sülaleler kökenine indiğimizde, böyle ilginç tespitlerin çıkacağını sanıyorum. Ailelerinizi kaleme alırsanız, birlikte değerlendirir yazıya dökeriz.
Mustafa Yolcu- 26.01.2019
20 Ocak 2019 Pazar
AYLA KÜYÜK
AYLA KÜYÜK
19.01.2019- Ayla Küyük hocamıza bugün “vefat eden İSMET KÜYÜK hocamız için “ taziye dileğimizi iletmeye, Ali Kılcı- Mehmet Altun- Muhittin Çağıl- Ceyhan Leblebici- Mehmet Şişman ve ben, Eryaman’daki evlerine gittik. Eve giderken, Olcay Kestek’de bize katıldı. 50 Yıllık birliktelikten sonra, eşini kaybetmek hocamızı çok üzmüş. İsmet Küyük hocamıza, Allahtan rahmet diliyorum.
Ayla hocam ile evinde otururken, talebelik yıllarımızdaki hatıraları yad ettik.
Ayla hocanım- "Bir kış günü okul da odamda iken, Erol leblebici geldi. Hocam dışarı gel, size bir şey göstereceğiz dedi. Ne göstereceksiniz deyince-“ hocam dışarı da göstereceğiz.” dedi. Dışarıya çıkarken, gözümden gözlüğümü de aldı. Okuldan dışarı çıktığımızda, bir gurup öğrencinin beklediğini gördüm. Onlara yaklaşınca, hepsi birden beni kar topu yağmuruna tuttular. Ben de onlara, kartopu atmaya çalışıyordum ama nafile. Onlar hazırlıklı ve çoktular. " dedi.
Bir gün, okulumuz müdürlüğü ne yazılmış mektup geldi. Zarfı açtığımda, içinden mektup ile posta pulu çıktı. Mektubu Eyüp Eriş yazmıştı. Mektup da diyordu ki – “Ben Eyüp eriş. Tayinim sizin okulunuza çıktı. İskilip’ e gelirsem, ora da kalacak yer bulabilir miyim? “Biz de kendisine tabi bulursunuz diye cevap yazdık.
Eyüp hoca İskilip’e gelince- “kardeşim mektubu yazıyorsun’ da, içine niye pul koyuyorsun. Bizim sana cevap veremeyeceğimizi mi düşündün.” diye sordum. Kendisi, çok bilgili bir tarih hocası idi. Kitaplar yazdı.
Okulu, 19 Mayıs bayramına götürüyorduk. Sınıf başkanlarına, sınıf yoklaması yaptırdım. Yoklama sonucunu alırken, bir başkan geldi- “HOCAM VAR YOK “dedi. Öğrenciye kızarak, sen dalga mı geçiyorsun dedim. Meğer soyadı VAR olan öğrenci yokmuş. İzah edince, bu durumu anladım.
Eyüp Eriş Hoca, yazılı imtihana katılmayan Ceyhan Leblebiciyi, tek başına tarih dersinden imtihana sokar. Yanına tarih kitabını da verir. Ceyhan’ a derki, beşin altında cevap yazarsan, sınıfta kalacaksın. Beşin üzerinde yazarsan, sana on not vereceğim.” Der. Ceyhan bu şartla imtihanda, beşin altında not alıp tarihten İkmale kalıyor.
Ayla hocaya, ortaokul ’da iken erkek öğrencilerin saçlarının uzatılmasına nasıl karar verildiğini sordum. Bakanlıktan ülke çapında, öğrencilerin sacının uzatılmasının serbest bırakılması için yazı geldiğini, bu yazıya binaen sac uzatılmasını serbest bıraktıklarını söyledi.
Ayrıca – “bizim dönemimiz’ de okulda sıkı bir disiplin vardı. Veliler öğrencileri, eti sizin kemiği bizim diye okula getiriyorlardı. Üniversiteler arası giriş imtihanında, İskilip Lisesi ülke çapında, 38. Sırayı almıştı. Bütün öğretmenler, öğrencilerin başarılı olması için, canla başla çalışıyorlardı.” dedi.
Ayla hocanıma tekrar başsağlığı dileyerek, evinden ayrıldık. Kendisine sabır ve sağlık sıhhat diliyoruz.
Mustafa Yolcu- 19.01.2019
19.01.2019- Ayla Küyük hocamıza bugün “vefat eden İSMET KÜYÜK hocamız için “ taziye dileğimizi iletmeye, Ali Kılcı- Mehmet Altun- Muhittin Çağıl- Ceyhan Leblebici- Mehmet Şişman ve ben, Eryaman’daki evlerine gittik. Eve giderken, Olcay Kestek’de bize katıldı. 50 Yıllık birliktelikten sonra, eşini kaybetmek hocamızı çok üzmüş. İsmet Küyük hocamıza, Allahtan rahmet diliyorum.
Ayla hocam ile evinde otururken, talebelik yıllarımızdaki hatıraları yad ettik.
Ayla hocanım- "Bir kış günü okul da odamda iken, Erol leblebici geldi. Hocam dışarı gel, size bir şey göstereceğiz dedi. Ne göstereceksiniz deyince-“ hocam dışarı da göstereceğiz.” dedi. Dışarıya çıkarken, gözümden gözlüğümü de aldı. Okuldan dışarı çıktığımızda, bir gurup öğrencinin beklediğini gördüm. Onlara yaklaşınca, hepsi birden beni kar topu yağmuruna tuttular. Ben de onlara, kartopu atmaya çalışıyordum ama nafile. Onlar hazırlıklı ve çoktular. " dedi.
Bir gün, okulumuz müdürlüğü ne yazılmış mektup geldi. Zarfı açtığımda, içinden mektup ile posta pulu çıktı. Mektubu Eyüp Eriş yazmıştı. Mektup da diyordu ki – “Ben Eyüp eriş. Tayinim sizin okulunuza çıktı. İskilip’ e gelirsem, ora da kalacak yer bulabilir miyim? “Biz de kendisine tabi bulursunuz diye cevap yazdık.
Eyüp hoca İskilip’e gelince- “kardeşim mektubu yazıyorsun’ da, içine niye pul koyuyorsun. Bizim sana cevap veremeyeceğimizi mi düşündün.” diye sordum. Kendisi, çok bilgili bir tarih hocası idi. Kitaplar yazdı.
Okulu, 19 Mayıs bayramına götürüyorduk. Sınıf başkanlarına, sınıf yoklaması yaptırdım. Yoklama sonucunu alırken, bir başkan geldi- “HOCAM VAR YOK “dedi. Öğrenciye kızarak, sen dalga mı geçiyorsun dedim. Meğer soyadı VAR olan öğrenci yokmuş. İzah edince, bu durumu anladım.
Eyüp Eriş Hoca, yazılı imtihana katılmayan Ceyhan Leblebiciyi, tek başına tarih dersinden imtihana sokar. Yanına tarih kitabını da verir. Ceyhan’ a derki, beşin altında cevap yazarsan, sınıfta kalacaksın. Beşin üzerinde yazarsan, sana on not vereceğim.” Der. Ceyhan bu şartla imtihanda, beşin altında not alıp tarihten İkmale kalıyor.
Ayla hocaya, ortaokul ’da iken erkek öğrencilerin saçlarının uzatılmasına nasıl karar verildiğini sordum. Bakanlıktan ülke çapında, öğrencilerin sacının uzatılmasının serbest bırakılması için yazı geldiğini, bu yazıya binaen sac uzatılmasını serbest bıraktıklarını söyledi.
Ayrıca – “bizim dönemimiz’ de okulda sıkı bir disiplin vardı. Veliler öğrencileri, eti sizin kemiği bizim diye okula getiriyorlardı. Üniversiteler arası giriş imtihanında, İskilip Lisesi ülke çapında, 38. Sırayı almıştı. Bütün öğretmenler, öğrencilerin başarılı olması için, canla başla çalışıyorlardı.” dedi.
Ayla hocanıma tekrar başsağlığı dileyerek, evinden ayrıldık. Kendisine sabır ve sağlık sıhhat diliyoruz.
Mustafa Yolcu- 19.01.2019
13 Ocak 2019 Pazar
KÖSTEKÇİLER SÜLALESİ ( MÜFTÜLER )
KÖSTEKCİLER
SÜLALESİ (MÜFTÜLER)
Köstekçiler
sülalesine ait bu yazı, İbrahim Ethem Köstekçinin anlatımı ile kaleme
alınmıştır. Amaç geçmişten haberdar olup, iz kalmasıdır. Bu yazı dizimiz, başka
ailelerle devam edecektir.
İskilip’te
köstekçiler, geniş bir aile topluluğudur. Köstekçiler sülalesinin tamamı,
Mutaflar Mahallesinde oturmaktadırlar. Bizim aileye müftüler denir.
Büyük
dedem Ali Galip Köstekçi, hem Osmanlı Devleti’nin son döneminde, hem ’de
Cumhuriyet döneminde müftü olarak hizmet vermiş bir alimdir. 1919-1962 Yılları
arasında yaklaşık, 41 yıl müftülük görevi yapmıştır. Görevi esnasında devlete
sadakatle bağlı kalmış, verilen emirleri yerine getirmiş, toplum ’da birlik ve
beraberliği sağlamış, kendisini sevip saydırmıştır.
Müftülük
görevini, leblebiciler çarşısında kendisine ait, tek odalı bir dükkânda, bir
yardımcısı ile yürütmüştür. O zaman müftülüklere fetvahane deniliyormuş.
Müftülükle ilgili görevlerinin dışında, aralarında problem olan kişi ve
ailelerin problemlerini dinleyerek, problemlerini çözüp, kişileri barıştırarak,
bugünkü arabulucuların görevini o dönemde yapmaktaymış. Müftü dedem, iri yarı ve
güçlü kuvvetli idi. 100 kg lık çuvalı, tek eliyle kaldırırmış. Müftü dedem
evde’ de çok disiplinliydi. Herkes ondan çekinirdi. Kendisine ait odasında
oturur, yemeğini ve ibadetini orada yapardı. Sık sık eve, dedemin misafirleri
gelirdi. Babamgil her akşam, müftü dedeme o günkü işleri hakkında bilgi verip,
onun görüşlerini alırdı.
Müftü
dedemin bir oğlu olmuştur. İbrahim Ethem Köstekçi dedem ’de, 45 yıl Mutaflar
Mahallesi camisinin, imam hatipliğini yapmış. Bu görevi, 15 yıl ücret almadan
yapıp, daha sonra kadrolu olmuştur.
İbrahim
Ethem Köstekçi dedem, Genç ağaların kızı Şefika Köstekçi ile evlenmiş, iki oğlu
bir kızı olmuştur. Oğulları Fazlı Köstekçi ve Ali Necati Köstekçi,
manifaturacılar çarşısında kendilerine ait dükkânda, manifaturacı dükkânı işlettiler.
Sümer Bank’ ın Karadeniz bölge bayiliğini yaptılar. Ayrıca Çorum yolunda, Hacı
Bey köyünü geçince, mazotla çalışan un değirmenleri vardı. O bölgenin tüm un
öğütme işi, bizim
değirmen
’de yapılırdı.
Tarlaları
ortakçılar eker, bağ bahçe işlerini kendimiz yapardık. Uludere ve Ova’ da bulunan
meyve bahçeleri ile Kuruçay önünde, 5 dönüm bağda ziraat mühendisleri ile
birlikte üretim yapılıyordu. Yıllık 10-15 ton üzüm, 100-120 ton civarında elma
ve ayva üretimimiz vardı. Bağ ve bahçe de, her çeşit elma, ayva, üzüm bulunur, kışlık
üzümler hevenk yapılıp duvarlara asılır, nisan ayı sonuna kadar evimiz de üzüm
bulunuyordu. Elma ve ayvalar, en az 10 işçi ile 15-20 gün bahçeden toplanır. Babamlar
elmaların saplarını, birbirine batıp çürümesin diye tek tek çay kaşığı ile kırar,
meyvelerin irisi, ufağı ayrılarak, ayrı yerlere depolanır, kış aylarında toptan
satılırdı.
Evde nüfus çoğalınca, müftü dedem 1938 yılında,
Mutaflar Mahallesindeki 400 m2 arsa üzerine, 3 katlı 13 odalı, avlusu, ahırı, samanlığı,
ambarı olan evi yaptırmıştır. Meydan çayından su çekilerek, evin kerpiçlere
dökülmüş.
Bu konak gibi evde. Müftü dedem, oğlu İ. Ethem
dedem ile 2 oğlu Fazlı ve Ali Necati Köstekçi 4 aile birlikte yaşardık
Evimizde
bir kazan kaynar, yemek vakti iki ayrı sofra kurulur, bir sofrada erkekler, diğerinde
hanımlar yemek yerdi. Çocuklar istediği sofraya otururlardı. Hacı Anne genelde,
erkeklerin sofrasına otururdu. Yemekten sonra çardaktaki abdestlikte eller
yıkanır, dişler misvakla temizlenir, abdest alınırdı. Evde her ailenin ikişer
odası vardı. Odaların bir tanesi yatak odası olarak, diğeri’ de misafir odası olarak
kullanılırdı. Akşam olunca evde,
erkekler bir odada, kadınlar bir odada otururdu.
Amcam Fazlı Köstekçinin, Süreyya,
Naci, Kâmil, Ali Galip adın ’da 4 oğlu vardı. Babamın da Hulusi, Fatma, İbrahim
adın da 2 oğlu bir kızı vardı.
Mutaflar
mahallesindeki evimizdeki ahırda, 2 adet inek, eşek, at bulunur, sabah ve akşam
inekler sağılır, hayvanların altı temizlenir, saman ve yemleri verilirdi.
Sabahleyin kullanım fazlası süt, Çorum’dan gelen süt toplama aracına bırakıp, oradan
okula giderdik. Müftü dedem çarşıya, atla gidip gelirdi,
Yaz tatilinde, bizleri
çalışmaya teşvik etmek için ödül verilir, ticareti öğrenmemiz için, dükkânın
önüne bir kasa üzüm, terazi koyup bize sattırırlardı. Sattığımız üzümün parasını
biz alırdık. Bizde sabahları altı da kalkıp, işlere yardım ederdik. Uludere’deki
bahçeyi sulamaya gece gidilir, bunun için de su başından birkaç gün önceden
randevu alınırdı. Bahçeyi sularken, birimiz bahçeye su tutar, birimizde suyu
kesmesinler diye ark boyu takip ederdik. Sulama işi sabaha kadar sürerdi. İşimiz
bittikten sonra çay demlenir, lahana yaprağına salata yapılır, yufka ile
birlikte karnımızı doyururduk. Bahçemizdeki her şey doğal yetişir ve mis gibi
kokardı.
Evin
yönetimi hacı annemdeydi. Onun bilgisi dışında evde bir şey yapılmaz, işlerin
organizesi, bir haftalık yapılır, hangi gün ne iş yapılacağı bilinirdi.
Her
sabah, hacı annem ve hacı babam, sabah namazından sonra, ispirto ocağında yapılan
Türk kahvelerini içerlerdi. Kahve çiğ alınır, evde kavrulur, el değirmeninde
çekilirdi. Her yıl hacı annem 15-20 gün kaplıcaya gider, bizi de kaplıcaya götürürdü.
Evimiz’
de bayramlar çok güzel geçerdi. Dört-beş sini döşeme, gül baklavası yapılır, baklava
pişirmeye çok önem verilirdi. Baklavalar odun ateşi közünde, yavaş pişirilir, kar
gibi beyaz olur, cevizi çok kızarmazdı. Sonra itina ile şekerlenip, bir odaya
kilitlenirdi. Yemeye bayramda çıkartılırdı.
Her
bayram evimiz’ de, İskilip dolması yapılır, evin alt katındaki odalara sofralar
kurulur, camiden bayram namazı çıkışı, mahallenin fakir ve yaşlıları yemeğe
davet edilirdi. Yemekten sonra bayramlaşılırdı. Ayrıca yaşlı ve hastaların
evlerine de yemek götürülür, babamlar misafirlerle yemeklerini yerlerdi. Bizde
misafirlerden sonra yemeğimizi yerdik. Müftü dedemin sağlığında İskilip’ten, Çorum’dan,
Ankara ve çevre il ve ilçelerden çok sayıda misafirimiz gelir, evin içi dolar
taşardı. Bayram boyunca bu yoğunluk devam ederdi. Aynı gelenek, müftü dedemden
sonra da devam ettirildi.
Hacı
babam 94, hacı annem 95 yaşında vefat etti. Dedemin ve babamların vefatından
sonra, konakta oturan kalmadı. Bizler yaz aylarında, İskilip’e gittiğimizde bu
evde kalıyoruz.
Mustafa
Yolcu- 10.01.2019