13 Mart 2019 Çarşamba

BİR DENİZ YILDIZI KURTULDU


BİR DENİZ YILDIZI KURTULDU


Adamın biri okyanus sahilinde, güneşin doğuşunu seyretmek için sahile indiğinde, uzakta birini görür. Sahile yaklaştığında gördüğü kişinin, sahile vuran deniz yıldızlarını okyanusa atan, bir çocuk olduğunu anlar.

Çocuğun yanına giderek sorar:
-Deniz yıldızlarını neden okyanusa atıyorsun?
 Çocuk der ki:
– Güneş yükseldiğinde, okyanusta sular çekiliyor. Bu deniz yıldızlarını suya atmazsam, karada susuzluktan ölecekler.

Adam devam eder:
– Sahil kilometrelerce uzanıyor ve sahilde, binlerce deniz yıldızı var. Bunlardan hangi birini atıp kurtaracaksın. Ne fark edecek ki? Der.
Çocuk adamı dinledikten sonra, bir deniz yıldızını daha okyanusa atar ve cevap verir:
– Bir deniz yıldızı daha kurtuldu.
Adam, çocuğun yalnızca okyanus manzarasının keyfini çıkarmaya gelmeyip, bir fark yaratmak istediğini anlar ve ona katılarak, bütün sabahı okyanusa deniz yıldızı atarak geçirir.

Günlük hayatımızda, bazen ümitsizliğe düşüyoruz. Biz bir şeyler yapmaya çalışırken, moral bozmaya çalışan oluyor. Yaptığımız işi yersiz görüyor. “BOŞUNA UĞRAŞMA, BU BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER.” Diyen de oluyor.

Yıllar önce İskilip vakfında iken, Vakıf Başkanı Abdulkadir Alpaslan Bey- “vakfın arsası üzerine bina yaptıralım.” Fikrini öne sürdü. Bu fikre, mütevelli heyet üyeleri olarak hiçbirimiz sıcak bakmadık. Çünkü, Vakfın parası pulu yoktu. Sadece Ahmet Evlice “Arsaya inşaata başlayalım, ölü yerde kalmaz. Ölüyü bir kaldıran olur.” diye fikre destek vermişti.

Balgat’taki arsaya bina yapıldı. İkinci bir arsa alınıp, onun üzerine’ de bina yapıldı. Bu binalardan alınan kiralar ile İskilip Vakfı, her yıl İskilipli yüze yakın üniversite öğrencisine burs veriliyor. Eğer olumsuz düşünüp, bu bina yapılamaz denilseydi, binalar yapılamaz, bu kadar öğrenciye burs verilemezdi.

İskilip’te pirinç pazarında dükkanımız vardı. Pirinç satar, başka ticarette yapardık. Babam dükkândan ayrıldığında, dükkâna ben bakardım. Babam dükkânda iken bizden alışveriş yapanlar, babam olmadığında bizim dükkâna gelmiyordu.
Babama sordum- “Dükkânda sen varken bize alışverişe gelenler, sen yokken niye gelmiyorlar.” Dedim.  Babamda- “oğlum, yılların verdiği tanıma ve güvenme duygusu var. Bunu sen küçük olduğun için göremediklerinden, güvendikleri yere gidiyorlar.

Bu sebeple önce bir işe başlamamız, çırakken usta olmamız gerekiyor. Bir işe girildiğinde, eksik diyende tamam diyende olacaktır. Önemli olan, doğru zamanda doğru işin yapılmasıdır.

Mustafa Yolcu- 13.03.2019




9 Mart 2019 Cumartesi

iskilipliler Derneği Toplantısı

İSKİLİPLİLER DERNEĞİ TOPLANTISI

23.02. 2019 tarihinde, İskilipliler derneğinde 35 İskilipli bir araya geldi. Gelenler arasın’ da Ömer genç, Ahmet Pabuççu, Cevat Durmuş’ ta vardı.

Toplantı sırasında, tüm gelenler kendilerini tanıttılar. Ve dernek hakkında düşüncelerini söylediler. Ömer Genç’in çok önemli tespitleri oldu.  – “Bu dernek İskiliplilerin derneği olsun. Burada parti, cemaat, gurup konuşulmasın. Burası İskiliplilerin görüşüp, tanışacağı yer olsun.” Dedi.

Bu konu çok önemli. Biz İskilipliler, bulunduğumuz sivil toplum örgütlerinde, partilerde en ileri seviyelere gelmeye çalışalım. Sokağa çıkınca hepimiz sadece İskilipli olalım. İskilip için çalışalım. Kardeş, İskilip Vakfımız’ da var. Vakıf ile karşıt değil, kardeş olalım. Vakıf öğrencilerimize burs veriyorsa, dernekte başka konular üzerinde çalışsın. Vakıf ayrı, dernek ayrı çalışmalarına devam etsin.

Ürün veren ağaç taşlanır. Bırakın birileri, ileri geri konuşsun. Herkes üzerine düşeni yapabilirse, yol alınacak, dedi kodu yapanlar, konuştuğu ile kalacaktır.
Ankara’da bulunan 40 bin İskilipli hemşerimizin, adreslerini ve telefonlarını derneğe iletmeye çalışalım. Her hemşerimizin, davulcuya ’da zurnacıya ‘da şoföre’ de, kasap’ ada işi düşecektir. Dernek baş vuru yeri, aracı olma yeri olarak görev yapabilir. Evimizi boyatacaksak, önce hemşerimizden fiyat alıp, sonra bir karar verebiliriz. Uygun iş yapanı bulursak, işimiz düştüğünde kara kara düşünüp, adam aramayız.

Ankara’ da bir ilçenin Milli Eğitim müdürüne işimiz düşmüştü. Öğrendiğimize göre müdür İskilipli idi. Ama tanımadığımız’ dan, tanıyan birini bulamadığımızdan yanına gidemedik.

Hemşerilerimizle diyalog kuralım. Halini hatırını soralım ki, ihtiyacımız olduğunda kapısını çalabilelim. Bir kamu kuruluşun ’da önemli bir birimde daire başkanı olan hemşerimiz- “Bana şimdiye kadar, bir İskilipli gelipte İskilip için benden bir şey istemedi.” demişti.

İnşallah dernek, iyi bir performans gösterir. Başarılı olur. Bunun’ da İskilip’e, İskiliplilere faydası olur.

Mustafa Yolcu- 8.3.2019

27 Şubat 2019 Çarşamba

AKİL İNSANLAR GURUBU

AKİL İNSANLAR GURUBU

“İskilip’e seçilecek belediye başkanından beklentimiz.” Adlı yazımın 3. Maddesinde;
- “İskilip’te akil insanlar gurubu oluşturulup, zaman zaman bu gurupla toplanıp, fikir alışverişi yapılmalıdır. Mehmet Dimici, Ahmet Ertekin, Mustafa Sak, Coşkun Akkoca, Sabri Çiçekçi, Nurettin Tanay, İsmet Uslu, Mehmet Lokum, akil insanlar grubu için aklıma gelen isimlerdir. “Diye yazmıştım. 
Buradaki kişilerin ismi sadece düşüncedir. – “Muhakkak böyle olmalı, başkası olmaz.” Diye bir şey söz konusu değil. 
Yazım hakkında yorum yapan birisi;
misafir –
Sayın yolcu. Akil adamları nasıl seçtin bilemiyorum ama-------------------------
(Bu kısmı uygun bulmadığım, hakarete yakın olduğu için koymadım.) 
Ankara’dan İskilip’i tozpembe görüyorsun. Yazılarını döktürüyorsun. Mademki çözüm önerileriniz var, gel İskilip e sorunları hep beraber çözelim. Dışarıdan gazel okuma. Diye beni eleştirmiş. Tabi bu eleştirinin altında, akil insanlar diye yazdığım isimlerin içinde, kendi adının bulunmaması yatıyor herhâlde!..
Bir de “bu yazının başkasınca bana yazdırıldığı, İskilip’ te böyle ortalığı karıştıracak gurupların olduğu” iması var.
Bunu söyleyenler bil meliki, ben hayatımın hiçbir dönemin’ de kullanılan, satın alınan birisi olmadım. Hep doğrunun, haklının yanında yer aldım. Gelenin hatırı için, geçmişe kalkıp sövmedim. İsimleri yazdığıma’ da pişman değilim. Yazdığımın arkasında ’da duruyorum. Bu sadece benim düşüncemdir. Beni bağlar.
Bana- “Ankara’ dan İskilip’ i toz pembe görüyorsun.” diyor.  Talebelikle birlikte, 46 sene önce İskilip’ten çıktım. Ama hep İskilip’in sorunları ile ilgilenmeye her zaman çalıştım. Bunu bilmesi gerekenler biliyor. Kimseye de bunu ispat edecek değilim. İskilip’in sorunları ile ilgilenmekle hatamı ettim !..
Ben Ankara’dan bu sorunları görmeye çalışıyorsam, herhangi bir karşılık beklemeden gördüğüm sorunları çözmeye çalışıyorsam, siz İskilip’te ne yapıyorsunuz? Hangi konuyu gündeme taşıdınız. Siz niye sorunları görüp çözmeye çalışmıyorsunuz ?
Ben yapmaya çalıştıklarımı desinler diye, bir beklentim olduğu için yapmıyorum.
Birileri rahatsız olsa’ da ben doğru bildiğimi yazacağım ve söyleyeceğim.
Birilerinin hoşuna gitsin diye yazacak, fikir beyan edecek te değilim.
Birçok hemşerim ile röportaj yaptım. Hayatını ve düşüncelerini paylaşmaya çalıştım. Profesyonel çalışma da bu işler para karşılığı olur. Ben herhangi birinden paramı talep ettim?
Allaha şükür, benim kimseden bir beklentim yok. Allah’ın bana verdikleri ne, sonsuz kere şükreden birisiyim. Aç gözlü olmadım. Olanımla yetindim. Doğru bildiğimi söyledim ve söylerim.  Birinin çayını içmişsem, yeri gelince ben ona yemek ısmarlamışımdır.
Söz söyleyen olur ama, kervanda yoluna devam edecektir.

Mustafa Yolcu- 27.02.2019




19 Şubat 2019 Salı

İSKİLİP' E SEÇİLECEK, BELEDİYE BAŞKANINDAN BEKLENTİMİZ

İSKİLİP’E SEÇİLECEK, BELEDİYE BAŞKANINDAN BEKLENTİMİZ

Yeni yerel yönetim seçimlerine gidiyoruz. Başkan adayları, seçilirlerse ne yapacaklarını anlatacak, vatandaşta ona göre oyunu kullanacak.

Yeni dönemde vatandaşlar,  belediye Başkanın’ dan ne bekliyor:

1-Hastanemiz doktorsuz kalmasın. Hayati bir konudur. Ertelemesi yoktur. Başkanın bir eli hastanenin üzerinde olup, eksik ve noksanı süratle tamamlattırmak yoluna gitmeli. Osmancığın, Alacanın, Sungurlunun doktor sorunu yok. Ne hikmetse İskilip’te ana branşlarda doktor bulunmuyor. Bu arada hastane baş hekimi ’de çok önemli. Hastaneyi evirip çevirecek, yönetecek odur. Hastanede iyi bir baş hekim bulunmalıdır.

2- İskilip’imizin çok beğenilen parkı vardı. Çevre il ve ilçelerden bile parkımızı görmeye gelirlerdi. Seçilecek başkanın parkı ele alıp, parkımızı 20 sene önceki nefis park haline dönüştürmesi gerekir. Yapılaştırılan park alanı üzerindeki binaların yıkılması ile park kahvesinin duvarları üzerine uygulanan, tomruk sırtı kaplamalarının kaldırılması gerekir. Havuzun çevresi ’de yeniden düzenlenip, giriş çıkış engellerinin kaldırılmasında yarar var.

3- İskilip’te akil insanlar gurubu oluşturulup, zaman zaman bu gurupla toplanıp, fikir alışverişi yapılmalıdır. Mehmet Dimici, Ahmet Ertekin, Mustafa Sak, Coşkun Akkoca, Sabri Çiçekçi, Nurettin Tanay, İsmet Uslu, Mehmet Lokum, akil insanlar  gurubu için aklıma gelen isimlerdir. 

4- İskilip’te siyaset, muhtarlık seviyesinin üzerine çıkarılmalı, birlik ve beraberlik olmalıdır. İskilip’e kim ne katkı yapıyorsa yapmalı, yapanın eli öpülmelidir. Sizin partiden, bizim partiden ayrımı olmamalı, İskilip’ e katkı yapanın önüne taş koyulmamalıdır. Siyasiler İskilip’e talimat vermeye değil, İskilip’in sorunlarını yerinde görüp, tespit etmeye gelmelidir. İskilip’ten siyasetçiye talimat verilmeli, onlara karşı başımız, eğik olmamalıdır.

5- İskilip turizm merkezi olmalı, İskilip’in değerlerinin farkına varıp, iyi şekilde pazarlanmalıdır. Kaliteli bir otele, devre mülk sistemi ile pazarlanacak konutlara ihtiyacımız var. Devre mülk sistemini oluşturabilirsek, İskilip dışında bulunan İskiliplilerin 10- 15 gün burada kalıp, İskilip’ten kopmamalarını temin edebiliriz. Bu konu belki ilk olacak ama, TOKİ tarafından’ da konutların yapılması sağlanabilir. TOKİ’NİN kapısının çalınmasında yarar var.

Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun anısına açılan Çatal kara Kültür Sanat Evi yeniden faaliyete geçirilmeli, İskilip’e küstürülen Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüpoğlu hanımın gönlü alınarak, İskilip’ le barıştırılmalıdır. Bu hanımın İskilip’ e çok hizmeti olmuştur. Ama takdir edilmemiştir. Gönüllü elçi olmuş, İskilip’e turistik faaliyeti başlatmıştır.

Alt yapısı tamamlanan İskilip’te ağırlık verilecek en önemli konu TURİZİM’DİR. Bunun farkına varıp, bütün şıkları ile turizme yönel inmeli, bu arada ’da dışardan gelenlere pazarlayacağımız ürünleri üretmeliyiz.

6- Başta belediye başkanı olmak üzere, kamuda çalışanların, ikametlerinin İskilip
Olması temin edilmeli, başta okullarımıza mesleğinde başarılı öğretmenler getirilip, eğitim kalitesi yükselmelidir. Kamuda çalışanların çoğunluğu, çocuklarının iyi bir eğitim almaları için Çorum’a gittiklerini söylemektedirler. Bu ise bize, eğitimde rotasyon anlayışının getirdiği handikaptır. İskilipli olmayanın İskilip’e özveri ile hizmet etmesini bekleyemeyiz. Keşke zamanın ’da öğretmenlerimize, müdürlerimize sahip çıkabilseydik. Ben Ankara’ da, Sabri Çiçekçinin İskilip’ten tayin edilmemesi için, mecliste mücadelesini verdim ama başarılı olamamıştım.
İskilip’te çalışanın ikamet yeri İskilip olmalıdır.  Seçilecek başkanın bu konu ’da çaba sarf etmesi gerekir.  Başta Belediye Başkanının İskilip’te ikamet etmesi şarttır. Yoksa taşıma su ile değirmen dönmüyor.

7- Kızılırmak Tımarlı sulama suyu projesi, Dere Karkın Sulama Göleti tamamlandığına göre, bunların sulama kanallarının bir an önce bitirilmesi. Yeni açılan ceza evindeki üretimin, İskilip turizmi için kullanılması. İskilip’in dışardan mal alan değil, dışarıya ürettiklerini satan ekonomi haline gelmesi gerekir.

8- İskilip Dolmasının sertifikasını aldığınıza göre, bunun denetimini yapmamız mümkün. Dolmanın soğanın simsiyah yakılarak, uygun olmayan et ve yağın kullanılarak, kaliteli dolmanın yapılması mümkün değil. Her şeyden önce önüne önlük bağlayan, dolmacı olmamalı. Sertifika gereği belediyemiz ve oluşturulacak meslek kuruluşunca, bu işi yapanlar kursa tabi tutularak, kaliteli dolma yapmak öğretilmeli ve sertifikası olanlar dolmacı olmalılar. Belediye bu konunun takipçiliğini ve koordinatörlüğünü yapabilir.

9- Yılan hikayesine dönen İskilip yollarının, başta Tosya yolunun bir an önce başlanıp, bitirilmesi gerekir. Osmancık, Alaca yolları nasıl bitirilmişse, İskilip yollarının ’da başlanıp bitirilmesi gerekmektedir. Bunun başka şıkkı yoktur.

İskilip’e bu yazdığımız 9 şıkta bulunan işleri yapacak kişinin, BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLMESİ arzu ve temennimizdir. Başkan adayları en az bunları gerçekleştireceğine, seçmenlerine söz vermelidir. 

Hemşerilerim isteyeceğiz, dile getireceğiz, istediklerimizin takipçisi olacağız ki mesafe alalım.

Mustafa Yolcu
19.02.2019

9 Şubat 2019 Cumartesi

İSKİLİP'İN NÜFUSU 35 BİN DEĞİL, 300 BİN KİŞİ

İSKİLİP’İN NÜFUSU 35 BİN DEĞİL, 300 BİN KİŞİ

Soruyorlar memleketin neresi? Cevap veriyoruz İskilip.
Cevaptan sonra çoğunlukla söylenen” Atıf hocanın memleketi değilmi?”  Evet diyoruz. Bazen- İsmail Beşikçi’de oralı değilmi? Diyende oluyor.

İskilip’i tanıyor musun diye sorduğumda, İskilip’in dolmasını, turşusunu, cevizinin methini duydum diyorlar. Genellikle ’de İskilipli tanıdığım, komşum var diyenle daha çok karşılaşıyorum. Tekirdağlı birisi ile sohbet ediyordum. Bahis memleketten açılınca” Çorum İskilip’e mi bağlı diye sormuştu.

Evliya Çelebi İskilip’e gelerek 10 gün kalmış, “İSKİLİP İLİM VE HİLİM (yumuşak huyluluk) MERKEZİDİR.” Demiştir.  İskilipliler genellikle yumuşak huylu, vatanına milletine bağlı insanlar olmuştur. Siyasi görüşü ne olursa olsun, İskilip’ten vatanına ihanet eden insan çıkmamıştır.

İskilip’te görev yapmış bir Kaymakam- “İskilipliler kendi değerlerinin, potansiyelinin farkında değil. Kendilerini hep küçümsüyorlar.” Demişti. Bütün problem burada yatıyor.
İskilip olarak biz asıl gücümüzü bilsek, neler yapabileceğimizi anlasak, o zaman üvey evlat muamelesi görmekten kurtuluruz. Türkiye çapında bulunan 300.000.- İskilipli, üç milletvekiline tekabül eder. Ama İskilip’ten 18 yıldır milletvekili çıkmıyor. Bu durum kimsenin dikkatini çekmiyor.

İskilip olarak bizim dertlerimiz, sorunlarımız, sahipsizliğimiz, İskilip dışında bulunan hemşerilerimizi’ de etkileyecek, bunun seçim sandığına yansıması olacaktır. Tercihleri etkilenecektir.

Seçim arifesinde, İskilip’e gelen siyasiler İskilip’ e hedef gösterdiler. Aslında İskiliplilerin, gelenlere hedef göstermesi, taleplerde bulunması gerekirdi. “SİZ İSKİLİP’İN SORUNLARINI YENERSENİZ, İSKİLİP ’TENDE PARTİMİZE OY ÇIKAR.” demesi gerekirdi. Bu yapılmadığından, İskilip’ten oy istiyorlar, oyu aldıktan sonra ’da İskilip’i sahipsiz bırakıyorlar. Dert dert üstüne, yaz efendim yaz!...

İskilipliler olarak biz, İskilip’in potansiyelinin farkında değiliz. İskilip’i Her gün görüp içinde yaşadığımız için, İskilip’ in değerleri görmüyoruz.  İskilip’in yaşlıları bile, bu değerlerin farkında değiller. Eski İskilip Kaymakamımız “İskilip’e kimi getirdiysek çok etkilendiler. Kanada’dan gelenler, biz dünyada böyle yer görmedik dediler.” Demişti. 
İskilip’in potansiyeli birçok yerde yok. Buna inanacağız. İskiliplilerinde buna inanmasını istiyorum. Betonlaşma arttı diyorlar. Tüm İskilip’i koruma altına almak mümkün değil. İskilip şimdikinden daha iyi bir duruma gelecektir. Proje üretirsek, vatandaşlar yapılanları görürse hoşlarına gider, İskilip yeniden toparlanma ivmesine girer.
İlçemizin en büyük problemleri:
1-İskilip' te maalesef kanaat önderi yoktur. Sözü dinlenir insan kalmamıştır. Sözü dinlenir insanlar, iftira dedikodu ve yalanlarla pasifize edilmiştir.

2- Siyaset kurumu muhtarlık seviyesindedir. Ciddi proje üretecek ve takip edecek kapasitede siyasetçi yoktur.
3-İskilipin tarihi ve kültürel potansiyelini değerlendirmek için çalışan insanlar küstürülmüştür.

4-Toplum içerisinde fitne, iftira, dedikodu ve ahlaksızlığı yayanlar baş tacı oldukları için ve önemli yerleri işgal ettikleri için balık baştan kokmuştur.

Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun anısına açılan Çatalkara Kültür Sanat evi yeniden faaliyete geçirilmeli, İskilip’e küstürülen Bedri Rahmi’nin gelini Hughette Eyüpoğlu hanımın gönlü alınarak, İskilip’ le barıştırılmalıdır. Bu hanımın İskilip’ e çok hizmeti olmuştur. Ama takdir edilememiştir. Gönüllü elçi olmuş, turistik faaliyeti başlatmıştır.

İskilip Dolması konusu ele alınmalı, önüne gelen Dolmacı olmamalıdır. Belediyenin açacağı kursu takip edip, buradan sertifika alanlar dolmacı olmalıdır. Bu yapılmazsa, dolmanın kalitesi düşmekte, yanmış soğanla yapılan kap kara pirinçli pilav, dolma diye servis edilmektedir.
Baklavamız, turşumuz, İskilip yemeklerimiz, unutturulmamalıdır.
Tahta oymacılığı, ağaç işleri canlandırılmalı, İskilip’ e gelir getirici hale gelmelidir. 
Hitit izleri ve doğasıyla, alternatif rotalar arayan tatilciler için sürprizlerle dolu olan İskilip’imiz, her şeyi ile turizme kazandırmalı, Ebusuud Efendi, İskilip’te uzun süre kalan Ak Şemsettin Hazretleri, istiklal Harbine omuz vermiş “Müftü İsmail Hakkı Efendi, Mehmet Münir Çağıl, İsmail Kemal Alpsar” insanımıza tanıtılmalıdır.

İskilip olarak, bizi biz yapan değerleri yeniden tanıyıp, farkında olarak yola çıkalım. Şu anda ülkemizin çeşitli Üniversitelerinde görev yapan 40 tane profesör ile 10 adet doçentimizin bulunduğunu bilerek, bunlardan bilgilerinden yararlanma yoluna gidebiliriz.

Mustafa Yolcu- 9.2.2019


29 Ocak 2019 Salı

DEĞERLİ HEMŞERİLERİM

DEĞERLİ HEMŞERİLERİM
Ankara'da Devlet İstatistik Enstitüsünden alınan resmi belgeye göre ; Ankara' da yaşayan 40 bin tane İskilip'li bulunmaktadır.
Ülke çapında ise 300.000 tane İskiliplinin bulunduğu sanılmaktadır.
Lütfen İskilip'i , İskilipte yaşayan 35.000 kişi olarak düşünmeyin.. Sosyal medyaya düşen her yazı, Türkiye çapında 300 bin İskilipliyi'de ilgilendirmektedir. Onlarıda alakadar etmektedir. 
Yolumuz yapılmıyorsa, hastanemiz'de doktor yoksa, üvey evlat muamelesi görüyorsak bu tüm İskiliplileri'de ilgilendiriyor.
18 yıldır İskilip' li milletvekili yapılmıyorsa, bu duruma tüm İskilipliler üzülüyorlar.
İskilip' li olarak kendi yapabileceklerimizi düşünerek, onu yapalım. Memleketimize söz verilip' te yapılmayanların, farkında olalım.
Bizde memleketimiz için talepte bulunalım. Artık bu kadar beklediğimiz yeter.
SİZ NE DERSİNİZ. YORUMUNUZU BİZİMLE PAYLAŞIN.

27 Ocak 2019 Pazar

MESUTLAR SÜLALESİ



MESUTLAR SÜLALESİ

İSKİLİP Hacıpiri mahallesi, Hacıpiri sokak 3 noda evleri bulunan sülaledir. Bu sülale İskilip’te bizim komşularımızdı.

İskilip Müftüsü olan Mansur zade Mehmet Efendi’nin üç oğlu vardı. İsmail Hakkı- Mesut- Ahmet Rasih.

Bunlardan Ahmet Rasih, Bursa Gemlik’ te müftü olmuş. Sonra da kaymakamlık yapmıştır. Aile soyadı kanunu ile “AKGÜÇ “soyadını almıştır. Oğlu Hıfzı Akgüç, 1944- 1950 yılları arasında Mudanya’nın belediye başkanlığını yapmış olup, aile halen Mudanya’da bulunmaktadır. Bu aileden birisi halen profesör olup, biri de Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yapmaktadır.

İSMAİL HAKKI Efendi’nin HAYATI 1859 (1275)'da İskilip Hacı Piri mahallesinde doğdu. Babası. İskilip Müftülerinden Mansur zade Mehmet Efendi'dir. İlk öğrenimini İskilip Sıbyan Mektebi'nde okudu. İlk dini bilgileri öğrendikten sonra, 1874 yılına kadar İskilip Köprübaşı Medresesi'ne devam etti. Daha sonra İstanbul'a giderek, Sultan Ahmet Medresesine kaydoldu. 2 yıllık öğrenimden sonra, 1890'da Müderrislik icazeti aldı.
 Öğrenimi sonrasında memleketine dönen İsmail Hakkı Efendi, 27 Haziran 1904 tarihinde) vekaleten. 1 Ocak ı909'da da asaleten İskilip Müftülüğüne tayin edildi.  İsmail Hakkı Efendi İskilip Müftüsü iken. 8 Şubat 1922'de vefat etmiştir. Ailesi "Ünal" soyadını almıştır.
İsmail Hakkı Efendi'nin Millî Mücadele’deki Hizmetleri- Millî Mücadele başlarında, İttihat ve Terakki Fırkası kendisini feshetmişti. İskilip’in bağlı bulunduğu, Çorum livasının en üst seviyedeki idarecisi olan Semih Fethi (Tarihçi Turhan Tan) İstanbul Hükümeti yanlısı olarak, milli faaliyetlerin aleyhinde idi.
Müftü İsmail Hakkı Efendi'nin ve müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin çalışmaları sayesinde İskilip halkı, Çorum merkezinin aksine, milli faaliyetleri desteklenmiştir. Bu arada Sivas Kongresi kararlarına da bağlılıklarını bildirmiş, ilk günden itibaren Milli harekatın yanında yer almıştır. Nitekim bu durum; İskilip Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Necmettin, Müftü İsmail Hakkı, Belediye Başkanı Ali, Aza; Tahir, Mustafa, Şükrü ve Sabri imzalarıyla TBMM'ne çekilen 30 Nisan 1920 tarihli telgrafta da dile getirilmektedir.

Mutasarrıfın, İstanbul Hükümeti taraftarı olması yüzünden, Çorumlu vatan severlerin, Sivas Kongresine gizli olarak delege göndermesi sebebiyle, İskilip'in önemi daha da artar. Hiç kuşkusuz İskilip halkının, milli harekât yanında yer almasında, Müftü İsmail Hakkı Efendi'nin, unutulmaz hizmetleri olmuştur. Özellikle onun, Şeyhülislam Dürri zade Abdullah'ın fetvasına karşı, Anadolu uleması tarafından hazırlanan Ankara Fetvasını tasdik etmesi, başlı başına bir cesaret örneğidir. Vatan ve millet sevgisidir. Çorum'un merkez ve diğer ilçeleri din adamları içinde, yalnız Müftü İsmail Hakkı Efendi fetvayı imzalamıştır.

Soyadı kanunu çıktığında, İskilip’ te bulunan Mesut” ATAR” soyadını alır. Şöyle bir anekdot anlatılır. Gemlik’te bulunan Ahmet Rasih’ in oğlu, İskilip’ e Mesut amcasına gelerek- “Amca hangi soyadı alacağız. Hepimiz aynı soyadı alalım’ da çocuklarımız birbirini unutmasın.” Der. Mesut emmi de cevaben- “oğlum birbirinizi soyadınızla tanıyacaksanız, hiç tanımayın. Siz ne soyadı alacaksanız alın.” Der. Böylece Gemlik’tekiler “AKGÜÇ” soyadını alır.

Mesut Atar İskilip’ten, Gocol’ unun kızı olan” Azize” ile evlenir. Bu evlilikten üç oğlu, bir kızı olur. Oğulları Osman- İsmail- Mehmet Atar’dır. Kızı ise, Abu hanların oğlu ile evlenir. Mesut Atar, İskilip’ in hatırı sayılı esnaflarındandır. Hasan’de ve civarında tarlaları vardı. Azize Teyzenin ise Çağıl ardın da mülkü vardı. Bizim küçüklüğümüz de Hasan’de köyünden gelenler, mallarını Mesutların damına bağlardı. Osman emminin hanımı olan Şadik teyze, bir anekdot anlatmıştı. İstiklal harbinden dönen bir mahallelimiz, Mesut emmiye gelir. – “Mesut ağa seninle ticaret yapalım der. Mesut emmi- Benim şu anda, ticarete bağlayacak param yok. Ticareti hangi para ile yapacağız der. Oda cebinden çıkardığı altınları ortaya boşaltır. İstiklal harbinde, Sakarya tarafında askerlerimiz, Yunanlılar ile yaptıkları savaş sırasında bataklığa saplanır. Üzerlerinde bulunan değerli şeyleri, diğer arkadaşlarına atarak, eşyalarının ailelerine teslimini isterler. Ortaya dökülen altınların, bu altınlardan olduğu düşünülerek Mesut emmi birlikte iş yapmayı reddeder.”

Şadik teyzede Ulaştepe’ den Fidanlar sülalesindendi. Bu ailenin kökeni, Şeyhülislam Sunullah efendiye dayandığını, oğlu Seyit Atar abi anlatmıştı.

Değerli hemşerilerim. Sülaleler kökenine indiğimizde, böyle ilginç tespitlerin çıkacağını sanıyorum. Ailelerinizi kaleme alırsanız, birlikte değerlendirir yazıya dökeriz.

Mustafa Yolcu- 26.01.2019