İskilip’te
iki devre Belediye başkanlığı yapmış, eski başkanımızdır.
MY-
Mehmet bey. Bize kendinizi tanıtırmısınız.
1.2.1954
İskilip Ulaştepe doğumluyum. İlkokulu Ulaş ilkokulunda, Ortaokul liseyi İskilip’te
okudum. Üniversite de 1973 yılında girdiğim Ankara iktisadi Ticari İlimler
Akademisi, Başkent Yüksek okulu iktisadi ilimler bölümünü, 1978 şubat’ta bitirdim.
İki sefer bankaların müfettişlik imtihana girdim. İmtihanı kazanamayınca, dokuz
ay Çorumda muhasebecinin yanında staj gördüm.
15.7.
1979 yılında İskilip’te muhasebeciliğe başladım.
Talebelik
yıllarında da babamın kamyonunda fiilen çalıştım. Şoförlük yaptım. Yük taşıdım.
Hem de tahsilime devam ettim.
İlkokul
döneminde mahalleden, okuldan arkadaşlarla birlikte oldum. Bu arkadaşlarımdan
bana en yakını komşumuz Ünal Sucu idi. Eski arkadaşlardan bir kısmını
kaybettik. Mahallede kışın kayık kaynardık. Gece aşağı taslı oluğundan suyu
salardık. Sabaha kadar yol boydan boya buz olurdu. Gündüz belediyeden de gelip
buzu kazarlardı. Büyüklerimiz de caminin önündeki kalasları bağlayarak
kayarlardı. Mahalledeki dibeklerde çağrılınca dibek dövmeye giderdik.
Biz
başak yapmaya bahçeye gitmedik ama ortaokul sonda bir iftira ile öğretmenimiz
Müberra Akçalı tarafından tek dersten sınıfta bırakılarak, bir sene gezdik.
Öğretmenin oturduğu sandalye ye çivi çakmışlar, bunda hiç alakamız olmamasına
rağmen, bizim üzerimize yıktılar. Bu iftiraya uğramasaydık, öğretmen olacaktım.
Gezdiğimiz
bu dönemde, Yüksel Temelci, İzzet Hayırlı ben; kahve alışkanlığımız olmadığı
için bahçelere başağa giderdik.
MY-
Çocukluk yıllarında geleceğe dönük olarak seni etkileyen oldumu?
Benim
gönlümde makine mühendisi olmak vardı. Gazi makineyi de kazanmama rağmen, dedem
istemediği için bu bölüme gidemedim. Bitirdiğim okula kayıt yaptırmıştım. Devam
mecburiyeti de yoktu. Böylece bu okulu bitirdim.
MY-
Siyasi yönünün belirlenmesinde ne etkili oldu?
Babamın
arkadaşı Çil Osman vardı. Buna Hürriyeti seçtim diye, Rus yazarın Rusya da komünizmden
kaçışı anlatan, kalın ve ağır bir kitap vermişti. Bu kitabı okuyunca çok
tesirinde kaldım. Bu kitabı arkadaşlarıma da tavsiye ettim.
Rahmetli
dedem hoca idi. Daha kuran okumaya başlamadan, dedem bana amme cüzünü ezbere
okumayı öğretti. Hüdüt hoca diye bilinen
dedem, çağıl suyu satardı. Daha sonra tavukçu hocaya giderek kuranı iki kere
hatmettim. Dini temelleri aileden çevreden, tavukçu hocadan aldım. Tavukçu
hocadan dayak yemeyen, ender talebelerden birisi bendim. Ben şunu yaptım da
kıymetim bilinmiyor anlayışı yanlış.
MY-
Talebelik dönemi hakkında ne anlatırsınız?
Bizim
liseyi bitirdiğimiz 1973 yıllar, siyasi olayların en hararetli olduğu
yıllardır. O dönemler hiç tasvip etmediğim dönemlerdir. Ben siyasi
düşüncesinden dolayı, hiç kimseyi dışlamadım. Sol görüşlü arkadaşlar ile birlikte
aynı evde kaldığımız dönemler oldu. Ev arkadaşlarımız İskilipli ve
dışarıdandılar. Siyasi olaylar senin benim düşündüğüm gibi olmuyor. Olaylar siyasilerin
ve döneme yön verenlerin tavırları ile oluştu. 13 Eylülde her şey bitti. O
dönemler kitsin bir daha gelmesin. O dönemde siyasette hoşgörü yoktu.
Öğrenciliğimizi yaşayamadık. Okuldan çıkıp, siyasalın önünden dolmuşa
binemiyordum. Eğitim fakültesine kayıt olduk, bize saldırdılar. Bizde okula ilk
gittiğimiz gün okulun penceresinden kaçtık. Bir daha da Eğitim fakültesine gidemedik.
Üniversitede okurken hem okudum, hem de İskilip’e gelip arabada çalıştım. O
dönemden kalan arkadaşlıklarımız devam ediyor. Her arkadaşımla görüşmem
gerektiği kadar, ilişkilerimiz devam etmektedir. Arkadaşlığımı hiçbir zaman,
fikre siyasete alet etmedim. Arkadaşlarımın iyi ve kötü günlerinde yanında
olmaya çalıştım.
MY-
Siyasete nasıl girdiniz.
Ben
Belediye başkanlığına kendim aday olmadım. Çevremden aday olmam için baskılar
oldu. Ankara’da Okuduğumuz dönemlerde, Çankaya bölgesinde Ülkü Ocaklarında ve kitaplıklarda
nöbet tutardık. Nöbet tuttuğumuz gecelerde, Başbuğ kitaplıkları gezmeye gelir,
hal hatır sorar giderdi. İskilip’te muhasebecilik yaparken, Rahmetlik Türkeş
telefon edip, başkanlığa aday olmamı istedi. Bende durumumu anlatıp, iş
dolayısı ile müsait olmadığımı bildirdim. Oda bir dahaki dönemde aday olmamı
söyledi. Devlet bey benim fakülteden hocamdı. Sonraki 1994 yılı seçimlerinde devlet
bey telefon edip” başbuğun selamı var, İskilip’te başkan adayımız sensin “ diye
söyleyip telefonu kapattı. Arkadaşlarla istişarelere başlayıp, Belediye
Başkanlığına adaylığımızı ilan ettik.
MY-
Belediye başkanı olmadan önce hangi hedefleriniz vardı?
Türkiye
de belediyecilik dâhil çok şey birilerinin istediği kadar yapılıyor. Yani
belediyeler kendilerine verilen para kadar hizmet yapabiliyorlar. Bu durum
babasından aldığı para kadar, harcama yapan çocuğa benziyor. Yaz gelirken
belediyelere üç dört ay kesinti yapmadan para veriliyor. Bu para ile yatırım yapılmaya çalışılıyor. Sonrada
para olmadığı için elin kolun bağlanıyor. Bazı konularda görüş istiyorlar. Görüş
veriyorsunuz ama buna uymuyorlar. Belediyeler borçlu. Borcunu yatırmayan
Belediyeler karlı çıkıyor. Borçlar affediliyor, cezalar alınmıyor. Borcunu
ödeyen belediye cezalı çıkıyor. Belediyecilik genelin vesayetinde, genelin istediği
kadar hareket ediyorsunuz. İsterseler hiç çalıştırmayıp, cezalandırırlar.
Yapılan her iş suç, göbekten bağlısınız.
Kanun
gereği Belediye meclisine yetkiyi veriliyor, meclis kararı alıp uygulama yapınca, yanlış
karar almışsın diye belediyeye ceza geliyor. Hem imar yapma yetkisini bana
veriyorsun, sonrada yanlış karar almışsın diye ceza veriyorsun. Belediyede
yapılan her iş suç. Merkez belediyeyi istediği kadar çalıştırır, istemese
çalıştırmaz.
Doğrusu
şu: Meclis karar aldıktan sonra, kararın Valiliğe gidip, buradaki denetleme
mekanizmasından geçerek onaylanıp, ondan sonra uygulamaya geçilsin. Böylece
olması muhtemel yanlışın önüne geçilsin.
Belediyeler
maliyeye SSK ya borçlu. Benim bu konuda teklifim oldu. Dedim ki belediyede
çalışanlar bordu raya bağlı. Belediye ye para gelmeden, SSK ve vergilerini
kesin, kalanını gönderin. Daha sonrada bunlardan borç çıkmasın. Bu teklifime
hiç yanaşmadılar.
3194
sayılı imar kanunu küçük belediyelerin kaldırabileceği kanun değil. Ben başkan
olduğumda ifrazı, tevhidi bilmiyordum. Bütün bunları başkan seçildikten sonra,
kendi gayretimle bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Herkesin bu işi bilmesi mümkün
değil. Bu sebeple imar uygulamalarında yanlışlıklar yapılıyor.
Ben
başkan seçildiğimde, bir hafta sonra beş nisan kararları oldu. Belediye
kasasında yüz lira vardı. Bu para ile bir ekmek bile alınmıyordu. Önceki
dönemde belediye ye büz alınmış, aradan dokuz ay geçmiş, büz parası ödenmemiş.
Bunu taksit ile ödeyeyim dedim. İtiraz
edip, hemen ödeme yapılmasını istediler. Para yok ki ödeyeyim. Büzü satan
firmaya dedim ki;” Dokuz ay sesini çıkarmadan beklemişsiniz. Şimdi biz gelince
niye sıkıştırıyorsun. Bize süre vermezsen, paranı istediğin yerden al.” Dedim.
İlk ay maaşı esnaf arkadaşlardan ödünç alarak ödedim. Hizmetleri en ucuz nasıl
yaparımın hesabını yaptım.
İlk
dönemde partim meclis dışında kaldı. İskilip’in turizm merkezi olmasını
istedim. Önümüze çok engel çıktı aşamadık. Kalenin üzerindeki evleri kaldırayım
dedim, burası yaşayan kale kaldıramazsınız dediler. İskilip’te turizm gününü
kutladık. O gün İskilip e gelen Ahmet Ertekin abimiz “ kalenin dibinde
düzenleme yaptım deme, çöpleri temizledik deyin. Burası sit sahası el
dokunulmaz.” dedi. Türkiye’de bazı şeyleri yapmak çok zor. Kalenin dibinde kazı
yapılırsa, başka mağaralarda çıkar.
Kaçakta
ortaya çıkan Dinazor konusu vardı. Dinazor dişlerini Almanya ya gönderdik,
burada araştırma yapılmasını istediler. Bu durum ortaya çıkınca denildi
ki;” Bu konuyu fazla kurcalamayın.
Oradaki sanayi çarşısının kalkması söz konusu olabilir. Böyle olursa esnafı
karşına alırsın.” Bizde konuyu kapattık.
Deri
hamamını alalım müzeye dönüştürelim dedik. Mülk sahipleri korkunç paralar
istediler, elimizi dokunamadık. Bizde vakıf hamamının onarımını yaptık. Hamamın
hava bacaları tıkanmış, iki defa patlama meydana geldi. Onarım sırasında
vakıflardan müfettişler geldiler. Yapılanları görünce beğenerek “ Biz buraya
gelmedik, bir şeyde görmedik. Siz işinizi bitirin” dediler. Bu onarımı
yapmasaydık hamamın çökme durumu vardı.
MY-
Bundan sonra Belediye başkanlığına aday olacaklar için ne tavsiye edersiniz?
Partiler
ve siyaset bu işte amaç değil araçtır. Seçim döneminde bir partiyi destekler veya
aday olabilirim. Seçimden sonra kim seçilirse o benim başkanım olur. Seçim
bittikten sonra siyaset bitmeli, hizmet başlamalıdır. Yanlış olan seçilenin,
önceki yapılanları bir tarafa itip, sadece kendinin yaptıklarını esas almasıdır.
Mesela hastanenin meydan mahallesine gitmesi
doğru değildi. Buna karşı çıktım. Kayacığın oraya yapılabilirdi. Bunu başkana
da ilettim.
Belediye
başkanı seçilecek insan ilçeyi iyi tanıyacaktır. İlçenin insanını iyi
tanımalıdır. Biz İskilip in sorunları diye sempozyum yaptık. Orada söz alanlar sorunları dile getirdiler.
O gün konuşulanlar, o zamana ait idi. Şimdi daha başka sorunlar var. Bu tür
sempozyumlar la sorunlar tespit edilerek, çözüm yolları aranmalıdır. Her devri,
kendi koşullarında değerlendirmek lazımdır.
MY-
Belediyeciliğin sırasında ziyaretçileriniz de olmuştur. Bunun ile ilgili
hatıranız varmı?
Bir
keresinde İskilip’e üç bakan ile büyükelçiler geldiler. Bunlar gelmeden önce, ne
yapacağız, nasıl yapacağız diye kaymakam telaşlandı. Bende “Sayın kaymakamım
telaşlanmayınız, biz hallederiz.” dedim. Geldiler dolmalar yapıldı,
arkadaşlarım gerekli ikramı yaptılar. Gittiklerinde kaymakam çok memnun kaldı.
Tataristan
Aloboğa valisi Çoruma gelmiş. Çorum Valimiz misafir Valinin İskilip’e
geleceğini, ilgilenmemi söyledi. İskilip e geldi, yemek sırasında Vali “ Sizde Başkan
Başkan da Kaymakam ne oluyor.” Dedi. Gülüştük. Benim şu kadar tarlam, fırınım,
traktörüm var dedi. İskilip’te çok güzel şeyler yapmaya çalıştık.
MY-
Mehmet Bey gençlere diyeceğiniz neler var.
İskiliplilerin
doğduğu yere borçları var. Elinde hizmet imkânı varsa, doğduğu yere hizmet
edecek. İskilip’i düşünecek. İskilip ile ilgisini kesmeyecektir. Böylece
borcunu ödemiş olacaklar. Her kez İskilip için elinden geleni yaparsa birçok
sorunda çözümlenmiş olacaktır.
Mustafa
Yolcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder