TARİHİN
ŞEREF LEVHALARI- 8
AYDIN
KAHRAMANLARI- 1
Düşman
Anadolu ya ayak bastığı gün güzel İzmir matemlere bürünmüş; yüz yıllardan beri
hürriyet, şeref, istiklal uğrunda savaşmış vakur ve mağrur Türk evlatları en
hakir muameleye tabi tutulmuştu. Yurdun düşman çizmesi altında ezildiğini gören
halk, yas içinde kaynayan volkan haline gelmişti.
Kasabalar,
köyler, şehirler yanıyor, halk evini
barkını terk etmiş dağlara kaçıyordu. Şimdi, ne Menderes kenarında sürüsünü
otlatan temiz ve mert çobanlar, ne bağlarında üzüm toplayan genç kızlar ve nede
yağ akan topraklarını süren çiftçiler görünüyordu.
Halk
muhacir olmuş, erkekler dağa çıkmış, şehirler virane olmuştu. 27 Haziran 1919 günü
idi. Etrafı yakıp yıkarak, vatandaşlarımıza olmadık zulmü yaparak ilerleyen
düşmanın, Aydına yaklaştığı haberi bütün şehirde bomba tesiri yapmıştı. Halk
heyecan ve nefretle sokaklara dökülmüş, bir tarafta halkı savaşa çağırmak için
coşkulu nutuklar atan hatipler, diğer taraftan şehri korumak için taş, toprak
taşıyan yüzlerce arabalar gidip geliyor ve herkes yarın başlayacak olan savaş
için hazırlanıyordu.
Bir
gün evvel “ Vatan ve millet uğrunda kanımızın son damlasına kadar muharebe
etmeye hazırız. Birbiri üzerine yığılacak şehitlerimizle ikinci bir kale teşkil
edeceğiz. Bütün aile ve çocuklarımızla, bu mesut gaye uğrunda öleceğiz ve
ölmeden bu şehri terk etmeyeceğiz.” diyen Aydınlılar, Allahın ulu adını anarak,
tekbir getirerek, sokaklarda dolaşıyor, şehri savunmak için ve yarın tarihe
geçecek olan aydın savaşlarına hazırlık yapıyordu.
28
Haziran günü düşman Aydına yaklaşmış ve şehri işgale başlamıştı. 28-29-30
Haziran günlerinde aydında durmadan, dinlenmeden geceli gündüzlü üç gün savaş
yapıldı.
Korkunç
uğultularla şehir üzerinde patlayan mermilerin yıktığı evlerin, Sema’ya yükselen
alevleriyle bir cehenneme dönen Aydında, eli silah tutan herkes vazife almıştı.
Bir yanda gözü yaşlı analar, ihtiyarlar, kadın, erkek çiftçisiyle, balta,
kazma, satır bulamayanlar sopa ile sokaklara döküldüler. Sokaklar mahşer
olmuştu. Yaşlı analar bohçalarla ekmek, testilerle su taşıyor, kahramanlar
seline yanık memleket türküleri söyleyerek, intikam ateşini körüklüyorlardı.
Menderes köprüsünün hemen yakınında bulunan Balta köylüler, Aydında gerçekleşen
ve tarihin kaydetmediği kahraman Aydınlıların savaşına seyirci kalmadılar.
Büyük harpte kaybettikleri, evlatlarını, kocalarını, kardeşlerini hatırlayarak,
ortaya atılan ak saçlı bir Türk anası:
-
Daha
ne duruyorsunuz kızanlar, elimiz, kolumuz bağlı seyir mi edeceğiz?
Diyerek
ileri atılmışlar ve bu kızgın alev çemberinin içinde savaşan kahramanların
arasına onlarda katılmışlardı.
Umurlu
istikametinde ilerleyen milli kuvvetlerimize de, bu kahraman milletin fedakâr
evlatları aynı hizmette bulundular. Ayşe, Emine, Fatma gibi genç ve güzel
kızlarımız silahlandılar ve muharebe meydanlarında şehit olan babalarının,
kocalarının, kardeşlerinin intikamını almak için, yetimlerini komşularına
bırakarak onlarda Aydına ve onun ateşine katıldılar.
“Türk kadını feragat, hamaset ve
kahramanlığını bir kere daha, altın sahifelerle tarihe geçiriyordu.”
Bir
taraftan bağrına bastığı yavrusunun acı iniltilerini susturmak için emzirirken,
öte taraftan malına, ırzına kıymak isteyen düşmana karşı elindeki satırla karşı
koyan genç dullar. Ötede yavrusunun şehit olduğuna bakmayarak kurşun sıkan gözü
yaşlı analar, beride anasının düşman kurşunu ile kanayan yarasını sarmadan
ilerleyen yiğit yavrular, daha ötede gelinlik duvağı ile yavuklusunun yarasını saran
genç kızlar görülüyordu. Sonunda ölümü göze almış ve şerefi ve yurdu için
savaşan bu kahramanlar önünde düşman, topuyla, tüfeğiyle ve muntazam ordusu ile
Türk azmi önünde geriledi ve Aydına saldırmaktan vazgeçti.
Aydınlılar;
14 yaşındaki gencinden, 80 yaşındaki aksakallı ihtiyarına kadar bu savaşa
katıldılar. Düşmanın onbinler’ce askerini perişan ve mağlup ederek, geri
çektirdiler. Ne yanan evlerine, yıkılan ocaklarına, ölen hemşerilerini
düşünmediler. Ya bağımsız yaşayacağız veya Aydında yanıp kül olacağız dediler.
Bu güçlü ordunun önünde silahsız, cephanesiz yalnız bedeniyle savaşan Aydın bir
süre sonra düşmanın eline geçti. Bunun üzerine bir şair:
Aydın Türk’ün ana yurdu.
Vermez onu Altın ordu
Düşman İzmir’e girerken,
Bütün millet ağlıyordu.
Aydın Aydın güzel Aydın
Ah bir kere kurtulaydın.
Doğma güneş yasımız var,
Git haber ver diyar diyar
Türk’ün kolları bağlandı
İzmir’i ondan aldılar.
Aydın Aydın güzel Aydın
Ah bir kere kurtulaydın.
Vermez onu Altın ordu
Düşman İzmir’e girerken,
Bütün millet ağlıyordu.
Aydın Aydın güzel Aydın
Ah bir kere kurtulaydın.
Doğma güneş yasımız var,
Git haber ver diyar diyar
Türk’ün kolları bağlandı
İzmir’i ondan aldılar.
Aydın Aydın güzel Aydın
Ah bir kere kurtulaydın.
Derken
bütün bir Aydının kahramanlarına ve onların ruhlarına hitap ediyordu.
Aydın-Didim
Altunkum’a, Didim Belediyesince Yunan Tanrısının heykeli yaptırılmıştır. Bu
heykeli gördükçe içim sızlıyor, buraya bir efenin heykelinin yapılması daha
uygun olurdu diye düşünüyorum.
Mustafa
Yolcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder