ERKEN SEÇİME GİTMEK
Ülkemizin ali
menfaatini düşünürsek en son
düşüneceğimiz tercih olmalıdır. Böyle bir tercih olursa, bunun kazananı milletimiz
olmayacaktır.
Yurdumuzda yapılan erken
seçim verilerin büyük kısmında, erken seçim kararı alan iktidar güçlerinin
seçimde kaybettiğini göstermektedir.
Seçimden yeni çıktık.
Herkes boyunun ölçüsünü aldı. Artık ülkemiz için, ülkemizin geleceği için
düşünmeliyiz. Geçmişin yanlışlarından vazgeçip, yapmamız gerekenleri gündeme
taşımalıyız.
Başta çözüm süreci
denilen ucubeden , bütün yanlışları ile geri adım atmalıyız. Burada Kürt vatandaşlarımızla,
dış güdümlü taşeron PKK hadisesini
birbirinden ayırmalıyız. Geldiğimiz noktada, bağımsızlık istediklerini ilan
edenlerle konuşacağımız, görüşeceğimiz bir şey olamaz.
Cumhurbaşkanlığı
makamı saygın yerini almalı, bütün partilere eşit mesafede durarak, günlük siyasetin
içine girmemelidir. Şimdiye kadarki
uygulama bunun aksine olmuştur. Adeta seçim propagandasına katılınmış, taraf
olunmuştur. Bu yanlıştan bir an önce dönerek, yaşadığımız sıkıntıları çözmek
için Cumhurbaşkanı makamı katkıda bulunmalıdır.
Anayasanın “Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki
Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki
Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif edilemez.” Maddesi kesinlikle değişmemeli, gündeme bile
gelmemelidir.
Demokratik Hukuk
Devletinin olmazsa olmazı olan suç cezasız kalmamalı, her türlü rüşvet ve adam
kayırmanın önü alınmalıdır.” Adalet Mülkün Temelidir.” diye büyüklerimiz boşuna dememişlerdir. Yöneticilerin
üzerindeki en büyük sorumluluk kul hakkıdır. Kul hakkını üzerimize geçirmemeye bütün
gücümüzle çalışmalıyız.
Bu önemli konuların
üzerinde mutabakat sağlanarak, AKP- MHP koalisyonunun kurulması ülke menfaatine
olacaktır. Bunun içinde her iki tarafın asgari müştereklerde birleşerek,
partileri bir tarafa ülke menfaatleri için bu fedakarlığı yapmalıdırlar.
Bu koalisyon yapılmayıp, erken seçim yapılırsa ne olur?
Bunun ülkenin
menfaatine olmayacağı, şu anki oy oranlarının değişmeyeceği ortadadır. Çözüm
bekleyen bunca mesele varken, azgınlaşarak başını alıp giden bölücülüğe kim dur
diyecek. Akan kanın hesabını kim soracak? Dış güçlerin oyununu kim bozacak,
bunu iyi hesap etmeliyiz.
Ekonomik olarak’ta
dengelerin bozulduğu, cari açığın büyüdüğü, fert başına düşen milli gelirin
azaldığı tablolara yansımaktadır.
Orta doğu ateş topu
haline gelmiştir. Amerika-İngiltere- İsrail üçlüsünün hesabı olan BOP, adım
adım gerçekleşmektedir. Bu proje ile Orta doğu’da” İsrailin Arz-ı mevud’u, petrol ve su kaynaklarına hakim olma projesi gerçekleşecek, kontrol
tamamen İsrail'in eline geçecektir.” Suriye, Irak, Lübnan’da çıkan sorunlar,
bu amaca hizmet etmektedir. Suriye’den dört milyona yakın Arapın diğer ülkelere göç
ettirilmesi, bu coğrafyanın boşaltılması amacı ile gerçekleşmiştir.Bölgede insan
kesafeti azalmış, bu coğrafya’da Yahudiler
ellerini kollarını sallayarak, rahatlıkla dolaşacaklar, Kürt kardeşlerimiz’de Yahudilere taşeronluk yapacaktır.
Bir şehit babasının
ağzından duyduğum beddua vardı-“ Bizim milletimize kurşun sıkanlar Türk’ün
eline değil, Yahudi'nin eline düşsünler. Türk aşını ekmeğini verir. Yahudi ölse
bile bir yudum su, bir lokma ekmek vermez.” Demişti. Yemende, Filistin’de ne olmuşsa, bu üçlüye uşaklık edenlerin başına’da
aynı şey gelecektir. Filistinlilere yaptıkları gibi, taşla kollarını kıracaklar.
Tarih boyu Müslümanlığın koruyuculuğu ve kalesi olmuş bu millete kalkan eller,
uşaklık ettikleri ellerce kırılacaktır.
Ülke içinde her türlü
ayrıma, suni problemlere dur diyerek, ülkemizde 80 yıldır gerçekleşmeyen birlik
ve beraberliği acilen tesis etmeli, oklarımızı kendi insanımıza doğru değil,
bizi hedef alanlara doğru çevirmeliyiz. Erken seçim sevdasından vazgeçerek,
kurulacak AKP- MHP koalisyonu ile sorunlarımıza çözüm aramalıyız.
Mustafa Yolcu
Myolcu53@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder