DİDİM’DE HAYAT HİKAYESİ
Didim’de sabahleyin sahil yolunda yürüyüşe çıktığımda, arkamda birisinin başka birine selam
verdiğini duydum. Didim’de nadiren rastlanılan bir durumdu bu. İnsanlar selamsız, sabahsız gidip geliyorlardı.
Yavaşladım ve selam veren
kişinin bana yaklaşmasını bekledim. Yanıma gelince bende selam verdim, oda
selamımı aldı.
Konuşmaya başlayınca “
kulağının az duyduğunu, yüksek sesle konuşmamı “ söyledi.
Memleketini sordum,
Urfa- Ankara- Didim diye cevapladı.
Urfa’da doğmuş. Daha
sonra Ankara’ya gelerek, Hacettepe Üniversitesinde iş hayatına başlamış. Hacettepe Üniversitesinden emekli olunca, Didime gelerek lokantacılık yapmaya
başlamış.
Benim memleketimi
sorduğunda, Çorum diye cevap verdim. Çorum’un taşçısı, sıvacısı, leblebisi
meşhurdur.” Dedi ve anlatmaya başladı:
-“ Lokantacılığa
başladığımda,dükkanın ön cephesini taş ile duvar ördürüp, duvarın içinden,
devri daimli su akıtmak istedim. Buna teşebbüs edince, taşcı usta aramaya
başladım. Çorumlu bir taşçı ustasının olduğunu, pek çalışmadığını söylediler.
Kaldığı evini öğrenerek, evine gittim. Kenar bir mahallede, yalnız başına tek katlı evde kalıyordu. Kapısını çaldım, kapıyı açıp dışarı çıkınca,
selam verip meseleyi anlattım. Usta taş ustası olduğunu, çalışıp emek sarf ettiğini, iş yaptıranlardan alın terinin karşılığını
alamadığını söyleyerek, bu yüzden
çalışmak istemediğini bildirdi.
Bende kendisini her gün
evinden alıp, iş yerine getireceğimi, karnını doyurup her gün, yevmiyesini
peşin olarak ödeyeceğimi belirttim. Bana inandı ve işime başladı.
Taşları tane
tane kırarak, nefis bir duvar örüyordu. Dükkanın önünden geçenler durup, yapılan
işi seyrediyordu. Bende günlük 30.-TL yevmiye ile çalışıyordu. Kendisine 40- 50.-TL yevmiye
vererek, başka işe götürmek istemişler. Bunu bana bildirdi ve ( merak etme bana
yüz lira da verseler, senin işini bitirmeden başka işe gitmem.) dedi. Yapılan
işi Didim Kaymakamı ve Belediye
Başkanı’da duymuş, onlarda görmeye geldiler.
Lokantamın inşaatı bittikten sonra işletmeye
açtım. İlk sene pek randıman alamadım. Sonraki sene lokantam, müşterilerle doldu
taştı. Bunun üzerine iki ayrı lokanta daha açtım. İşlere yetişemiyordum.
Üç kız çocuğum
vardı.Kız kardeşim bir gün, içi altın ve döviz dolu el çantası ile evime gelerek, "kardeşim bunlar senin olsun" dedi.
Bende, kardeşim ben senin paranı ne yapayım, verirsen çocuklarıma ver dedim. Oda çantayı
çocuklarıma verdi. Üç çocuk, altın ve parayı aralarında bölüştüler. Bende bazı
mallarımı, çocuklarım ve eşim arsında taksim ettim. Dünya hep böyle devam edecek
sanıyordum. Kızımın birisi Ankara’da, zengin biriyle evlendi.
Eşim hastalanarak
vefat etti. Benim de düzenim bozuldu. Borçlarımı ödeyemez hale geldim. Bunun
üzerine lokantaları satarak, elime geçen para ile borçlarımı ödemeye çalıştım. Geriye Didim’de bir yazlık ev ile İzmir'de bir dairem kalmıştı.
Yeniden evlilik
yaptım. Bu evlilikten iki çocuğum oldu. Çocuklar şu anda Üniversite’de
okuyorlar. Zengin olan ablasından, kardeşlerine yardımcı olmasını istedim.
Bir kaç ay para göndermiş, ondan sonra göndermemiş.
Yeni eşim, İzmir'de
bulunan daireyi kendi üzerine tapulama mı istedi. Ben de onu kırmayıp, dairenin tapusunu eşimin üzerine devrettim.
Önceden çok iyi olan eşim, bu sefer bana sert davranmaya başladı.
Çocuklarımın eğitimini
devam ettirebilmek için, bir iş yerinde çalışmaya başladım. Elin işini görmek zoruma gitmesine rağmen, çocuklar için buna katlanıyorum.
Bir gün Didim'de, eşimle
birlikte yürüyorduk. Çingene bir kadın önümüze çıkarak, eşime gül verdi. Ben bu
ağabeyimi tanıyorum, çok yemeğini yedim dedi. Dükkanıma gelen fakirleri boş
göndermez, karınlarını doyurdum.
Ben kimseye eski halimi anlatmıyorum. Ama nadiren de olsa, beni önceden
tanıyanlar çıkıyor.”
Bütün bunları
anlatırken gözleri doldu. Yaşadıkları, çocuklarının baba kıymetini
bilmemeleri kendisini üzüyordu.
En son şunları
söyledi.-“ Sana tavsiyem, sağlığında
malını kimseye verme. Kimseye güvenme. Tek güveneceğin cenabı Allah olsun.”
Kendisiyle vedalaşarak
ayrıldım. Bir daha karşılaşır mıyız bilmiyorum. O bana hayat hikayesini böyle
anlatmıştı.
Mustafa Yolcu
myolcu53@gmail.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder