1973 YILI İSKİLİP
ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MEZUNLARI
11.11.2017 Cumartesi
günü Ankara da, 1973 yılı meslek lisesi tesviye bölümü mezunları olarak, İller
Bankası sosyal tesislerin de bir araya geldik.
Aradan geçen 44 yıldan
sonra, bazı arkadaşlarımızla dışarda karşılaşsak belki de birbirimizi
tanıyamazdık. Yıllar bizden bazı şeyleri götürmüştü. Kimimiz aradığımızı
bulmuş, kimimiz ’de aramaktan yorulmuştuk.
Zahmet edip bizimle
buluşmaya gelen, Bahri Balcı- Gani Turan hocalarımız ’da aramızdaydı. Bize mutluluk
verdiler. Sanatı bize onlar öğretmişti.
Bahri hocamızın, hiç unutamadığım sözleri vardı. “Sağı solu bırakın ’da bu memlekete kalıp üretin. Ancak o zaman ülkeye yararlı olursunuz. Bu okulu bitirdiğiniz ’de mesleğinizi yapmasanız bile, eviniz ’de meydana gelen arızaları, kendiniz yapmaya çalışacaksınız.” Demişti. Öyle de oldu. Karşılaştığım her türlü arızaya, önce kendim müdahale etmeye çalıştım. Beceremediğim de ustasına götürdüm.
Bahri hocamızın, hiç unutamadığım sözleri vardı. “Sağı solu bırakın ’da bu memlekete kalıp üretin. Ancak o zaman ülkeye yararlı olursunuz. Bu okulu bitirdiğiniz ’de mesleğinizi yapmasanız bile, eviniz ’de meydana gelen arızaları, kendiniz yapmaya çalışacaksınız.” Demişti. Öyle de oldu. Karşılaştığım her türlü arızaya, önce kendim müdahale etmeye çalıştım. Beceremediğim de ustasına götürdüm.
Bir araya gelerek
hocalarımız, arkadaşlarımız hatıralarını anlattılar. Adeta 44 yıl öncesine
döndük. Hatıralarımızı yeniledik. Bahri hoca 44 yıl öncesinde, atölye de
yaptığımız işlerden, rahmetlik olmuş
Ahmet Demir isimli sınıf arkadaşımızın yaptığı 45 derece eğimli, üçgen geçmenin
güzelliğinden bahsetti. Okul binasının duvarına atölyede yaptığımız, Atatürk
resmini anlattı. Bahri hoca halen o kadar mesleğine meraklı ki, talebe olup
tekrar onun öğrencisi olmak geldi içimden.
Sınıfta bulunan tüm
arkadaşlarımızın ismini ve numarasını hatırlıyor, sayıyordu.
Sınıfımızdan dört
arkadaşımız, siensi tezgâhında çalışmış, iki tanesi de halen çalışmaya devam
ediyormuş.
Sınıfımızdan bir
arkadaşımız, İzmir’ de vinç işi ile, bir arkadaşımız ise protez kol, bacak
yapım işi ile uğraşıyor. İşyerinde çalışan, 40 işçisi varmış. Sınıfımız ’da
atölye de en başarılı arkadaşımız, belediye zabıta amirliğinden emekli oldu. Bu
arkadaşımızı her görüşümde, mesleğini yapmadığı için üzülür mesleğini yapmasını
isterdim.
Bizim okul zamanın ’da
günlük 8 saat ders olur, bunun 4 saati ders, 4 saati de atölye olurdu. Şimdi
ise mesleki teknik öğretimde, atölye ’de teknik dersler ’de sembolik hale
gelmiş. Öğrenciler bir şey öğrenememektedir. Biz T cetveli ile resim dersine
gider, teknik resmi çok güzel öğrenirdik. Şimdi okula T cetveli bile gitmiyor.
İki gönye ile teknik resim dersi yapılıyor.
Ne öğreniliyor? Bilemiyorum.
Teknik öğrenimde
gördüğüm hata ve kusurları, Milli Eğitim Bak. Teknik Öğrenim genel Müdürü ne
aktardığım da, “ Mevcut öğrenim programımız, AB. Öğrenim programı esas alınarak
yapılmıştır.” Demişti. Bu program, meslek öğrenme esasının dışında, meslek
öğrenememe esası için düzenlenmiştir. Bir an önce bu hatadan dönülmelidir.
Arkadaşlarımızla buluşmadan
sonra, seneye tekrar buluşmak üzere vedalaşarak ayrıldık. Tabi kim öle kim
kala. Tüm arkadaş ve hocalarımıza sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum.
Mustafa Yolcu
Myolcu53@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder