
2 Haziran 2008 Pazartesi
İSKİLİP TE SEL BASKINI
1972- İskilip HANÖNÜ CAMİİ selden sonra
İskilip’te bahçe sulamak çok zor bir işti.
Sabah ezanı ile birlikte kalkılır, karanlıkta uyku mamurluğu ile yola çıkılırdı.
Bahçemiz Abduliçi denen mevkide, değirmen germecinin altında bulunuyordu.
Evden uzaklığı 40 dakika falan sürerdi.
Bahçeye giderken su arkında bulunan su bahçeye doğru 1.5 km. mesafeden yönlendirilir, suyun başka bahçelere akması önlenirdi. Yani erken gelen suyu sahiplenir, sonra gelenler sırasını beklerdi. Bahçeye gelen su kesilir ise bu suyun başkası tarafından kendi bahçesine akıtıldığı anlaşılırdı. Bu durumda yapılması gereken su arkını takip ederek suyun başına doğru gitmek, su nerde çevrilmiş ise oraya kürek ile toprak ve taş atarak suyun önünü kesmek gerekiyordu.
Bu şekilde bahçe sulaması bitinceye kadar suyun takibi yapılırdı.
Annem bahçede durur, su aktığı sürece suyu mayşalama diye tabir ettiğimiz bahçenin ayrılmış kısımlarına tutardı.
Bahçe kendi içinde tahta denilen ana parçalara, her tahtada bahçenin büyüklüğüne göre 5-6 mayşalama ya ayrılırdı.
Bizim bahçe 7 tahta büyüklüğünde, 2500.-m2 alanı vardı.
Suyun bahçeye girmesi ile sulamanın bitmesi 6 -7 saati alıyordu. Sabahleyin saat 4.00 da bahçeye suyu verirsek, işimiz saat. 10 – 11 gibi biterdi.
Bundan sonra bahçeyi sulamış olmanın, bunu başarmış olmanın verdiği keyif ile evden getirdiğimiz bohça açılırdı. Bohçanın içinde ekmeğimiz, varsa başka bir katık olurdu. Asıl zevkimiz yeşil lahana yaprağını yıkayarak içine yaptığımız domates salatası idi. Domates, salatalık, maydanoz, yeşil soğan bahçeden taze taze koparılır salata için servise konulurdu.
Yedi saatlik yorgunluktan sonra o salatayı yemek öyle bir zevkli olurdu ki, kuzu dolmasını aratmazdı.
Rahmetlik annem bir hafta öncesinden bahçeye sulamaya gideceğimizi bildirdi. Bende sulama deyince endişe başlar, bundan kurtulmanın yollarını arardım.
Ben gitmemek için her bahane uyduruşumda annem “o zaman ben yalnız başıma giderim” derdi. O zaman söyleyecek bir şey kalmaz” ana ben seni hiç yalnız gönderir miyim” derdim.
Tarih 26.08.1972 idi.
Bahçeyi sulamaya gitme günü geldi çattı. Sabah ezanı okunurken annem gelip beni kaldırdı. Annem sabah namazını kılıncaya kadar bende bahçeye gitmek için hazırlığımızı tamamladım.
Yanımıza erzak bohçamız, içme suyumuz, küreğimizi alarak yola çıktık. Meğel denilen çapamız bahçede saklı dururdu.
Su arkından suyu tutarak, suyu bahçemize ulaştırdım. Annem ve ben iki ayrı ağızdan bahçeyi sulamaya başladık. Aradan 30 dakika geçmedi ki bizim su kesildi.
Öfke ile bahçeden çıkarak suyu takibe başladım. Su bahçeye 150 metre mesafede kesilerek başka tarafa yönlendirilmiş.
Suyu hemen bizden tarafa yönlendirirken; bir taraftan da “bu suyu kim kesti” diye bağırıyor, keseni görmek için etrafıma bakınıyordum. Görünürde kimse yoktu.
Tekrar bahçeye dönerek sulamaya devam ettim. Aradan 15-20 dakika ancak geçmişti su tekrar kesildi.
Bahçeden çıkarak su arkını takibe başladım. Bizim su yine aynı yerden kesilmişti.
Suyu tekrar bizden tarafa yönlendirdim. Gelip giden var mı diye orada biraz bekledim. Yine ses seda yok. Bu sefer oradan biraz uzaklaşarak orayı gözlemeye başladım.
Biraz sonra bir teyze gelerek suyu bahçesine çevirmeye başladı. Bizim suyu çevireni bulmuştum.
Hemen oraya giderek “ne yapıyorsun teyze” diye sordum. Bana benim suyumun önünü kesiyorlar dedi. Yaşımın verdiği cahillik ile bağırarak “ Yalan söylüyorsun. Ben sabah ezanı buraya geldim. Bahçemi suluyorum, sen benim suyumu kesiyorsun” diye söylendim. Ayrıca burada beklediğimi, bir daha suyumu keserse kötü olacağını bildirdim.
Anneciğim hem bahçeyi suluyor, hem de endişe ile bahçemizde beni bekliyordu. Bahçe sulama sırasında sık sık kavga olurdu.
Bahçeye gelerek sulamaya devam ettim. Suyumuz hiç kesilmeden saat 11 gibi bahçeyi sulamayı bitirdik.
Sıra işin zevkli kısmına gelmişti. Bahçede oturduğumuz, yemek yediğimiz yere köşk denirdi. Annem salatalık malzemelerini toplamış, bende salatayı yapacağımız yeşil lahana yapraklarını koparmıştım.
Bahçeye gelirken getirdiğimiz içme suyumuz ile güzelce salatalık malzemelerimizi yıkadık. Annem ustalıkla malzemeleri lahana yaprağının üzerine doğradı. Üzerine tuzumuzu da dökerek ekmek ile salatayı karıştırdık. Artık yemeye hazırdı. Afiyet ile karnımızı doyurduk.
Yorulduğumuz için oturduğumuz yerden kalkmayı istemiyorduk.
Eve götürmek için bahçeden topladığımız sebzeleri bohçaya koyarak eve doğru yola çıktık. Hava kapalı gibi idi. Öğle vakti olmasına rağmen güneş yoktu. 40 dakika yürüdükten sonra eve geldik. Evimiz Hacı piri mahallesinin Hanönü camisinin yanında idi. Camiden sonra çarşı ile aramızda Akçay deresi bulunuyordu.
Ocağa çay koyup, birde çay keyfi yapacaktık. Evdekilere biraz yatacağımı, çay olunca beni kaldırmalarını söyledim. Yattım Ama uyuyamıyordum.
Kuvvetli bir rüzgar çıktı. Hava aniden karardı. Gök gürültüsü ile birlikte şiddetli bir yağmur başladı. Yağmur adeta bardaktan boşanırcasına yağıyordu.
Yağmur kesildikten sonra aradan 15- 20 dakika geçmiş tiki derenin kenarından sel geliyor diye bağırmaya başladılar.
Hemen üzerime elbiselerimi giyerek derenin başına gittim. Sel derenin yarısından fazlasını doldurmuş, durmadan da yükseliyordu. Oradan ayrılıp evimizin yanına geldim. Bağrışmalar durmuyordu. Sel köprünün üzerinden de taşmaya başladı. Derenin kenarından sürüklediği traktör römorkunu köprünün başına kadar getirmişti. Römork selin dereden gitmesini engelliyor etrafa taşkına yol açıyordu. Sel caminin etrafından bizim eve doğru gelmek üzere idi ki gürültü ile köprü yıkıldı.
İskilip’in içinden iki dere akıyordu. Bizde dereye çay denilir. Bunlar Meydan çayı, Akçay idi. Meydan çayının su alma havzası daha büyük olduğundan buradan daha fazla sel gelirdi. İki çay İskilip’in hemen altında, mezbaha nın yanında birleşirdi. Bu kesişme yeri selin akışını önlediğinden İskilip’in içinde taşkını meydana geliyordu.
Sel artık çarşının içinden akıyor, herkes merak ile olacakları bekliyordu. Biz evi terk etmiş yakınımızda olan halamlara gitmiştik. Bir süre sonra sel azaldı ve çayın kendi mecrasından akmaya başladı.
Köprümüz yıkılmıştı. Karşıya geçemiyorduk. Bizim mahalleden, Bakırcılar çarşısına insan geçişini sağlayan köprü yüksek yapıldığından o köprü yerinde duruyordu.
Bir çok evi ve işyerini su basmıştı. Çarşının içi sel rusubatı ile dolu idi. Meydan çayı kenarında bulunan Şeyh Yavsi camii’nin içini yarısına kadar sel basmıştı. İçindeki su boşaltılmış ama tüm halıları mılık içinde idi. Halılar toplanmış, temizlenmek için bekliyordu.
Bizim bahçenin de iyice sulandığını düşünüyordum. Sel mutlaka bizim bahçeyi de basmıştı. Hem bahçeyi sulamak için verdiğimiz emeklerimize, hem de suyumuzu kesen teyzeye bağırdığıma üzülüyordum.
İki gün sonra arkadaşlar ile bahçeleri görmek için yola çıktık. Kotu alçak olan bütün bahçeleri sel basmış, içlerini mılık dediğimiz rusubat ile dümdüz etmişti. Bizim bahçeye geldiğimizde aynı durumu orada da gördük. Baştan sona kadar mılık dolmuştu. Artık su ihtiyacı kalmamıştı. Toplanacak sebzesi yoktu. Sadece ağaçlardaki meyvelerı kalmıştı.
Her şeyi veren rabbim dilediği anda da dilediğini alıyordu.
Mustafa Yolcu- 20.09.2008
17 Mayıs 2008 Cumartesi
İSKİLİP'ÇE

Biraz İskilip’çe Söyleyim Size
Unutmasın Kimse Kalsın Geriye
Büyükanne Ebe , Su Kabına Helke
Evet’ede Hee Denir İsikilipte
X
Lahana’ya İlahna,Elma’ya Alma
Salatalık’tır Zavza , Cacıktır Çırpma
Alışveriş Avsata , Mendil Mahrama
İnceye’de Yoha Denir İskilip’te
X
Dolu Kaba Sile,Değilmi İliye
Gözetmeye Dehle,Marmelat Pevrede
Pazar Giravu,Pazartesi Düşenbe
Salı’yada Deri Denir İskilip’te
X
Keşkek Çömleği Güdü , Sıpa’ya Kürü
Bitti’ye Başoldu , Hediye’ye Dürü
Söğütten Yapılan Düdüktür Höppü
Cekete’de Sahu Denir İskilipte.
X
Basamak Badal , Erkek Çocuğa Göbel
Avuç’a Hapaz,Yaramaza Feşel
Boş Kaba Kouz,Biraz Sonra Zizeel
Hindiye’de Culuk Denir İskilipte
X
Üzüm Salkımı’na Cınbıt,Sebet’e Çit
Pancara Kocabaş,Çekirdeğe Çigit
Çok Israra Tebelleş,Yeni’ye Cedit
Manda’yada Kömüş Denir İskilipte.
X
Patika’ya Cılga,Ayva’ya Hayva
Ezbere Tuymuna,Sohbete Horata
Bahçenin Parçasıdır Mayşalama
Kaygı’yada Husa Denir İskilipte
X
Rüzgar’a Örüsger,Nişan’a Tevkir
Fena Kokuya Yıryır,Nazarlık Silbir
Geçen Yıla Bıldır,Süzgeç’e İlistir
Paslı’yada Porlu Denir İskilipte
X
Nezleye Zükkem , Kabaya Hondum
Yetere Galan,Derindere Çobuldum
Baklavanın En Güzelidir Şıhırdım
Sırta’da Yağnım Denir İskilipte.
Mustafa Yolcu
16 Mayıs 2008 Cuma
İSKİLİP AĞZIYLAN İSKİLİP'E SELAM

Gel gardaş seniynen bi çüt söz edek
Lafa destek vurak kulü köz edek
Hele selam verek hemşerilere
İsgilipden gonuşak, dili göz edek...
Acep Çaal suları sook mu gine
Gine giderler mi Alma beline
Bilmem neler desem, can mı dayanır
Ilgıt ılgıt esen zabah yeline...
Yüluk gayasından gar çekilince
Açlar sürüp de bahar gelince
Sarar her yanını Abdul içinin
Tül olur yeşillik inceden ince...
Yaz demez, gış demez suları ahar
Erenler Samuda depeden bahar
Geçen İsgilipli gurbete düşse
Hasret gor olur da baarını yahar...
Evliya duraa her yanı bahın
Gılıyo sevgusü uzaa yahın
Bayramda seyranda baharın guzün
Seerdin oruya unutman sahın...
Bekmezi de bizim murtu da bizim
İremeki kirezin gurdu da bizim
Daşı toprağıynan yadigar kalmış
Boğzü, o esgiler yurdu da bizim...
İsgilip dendi mi bi hoş oluruk
Tek damla içmeden zerhoş oluruk
Bi dutgudur bizde o gara sevda
İnan o olmasa bomboş oluruk...
İsgilipli (Merhum Mücteba Uğur)
ARŞİV İSKİLİP'İN SESİ YIL:1 SAYI: 8 1.1.1988
İSKİLİP ÜSTÜNDE BİR KARA BULUT

BOZLAK TÜRKÜ
İskilip üstünde bir kara bulut
Ana ben gidiyom sen beni unut
Ufacık yavrumu yerime böyüt
Efendim efendim Şakir Efendim
İfadeyi doğru söyle efendim
Şakir Efendi derler yüzüme baktı
Olanca tüylerim ayağa kalktı
Yağladı urganı boynuma taktı
Efendim efendim Şakir Efendim
İfadeyi doğru söyle efendim
Şakir efendi dedim, yüzüme baktı
Olanca tüylerim ayağa kalktı
Asmadan fermanı boynuma taktı
Efendim efendim Şakir efendim
İfademi doğru söyle efendim
Darağacı donuk donuk duruyor
Söğüdün yaprağı sönük duruyor
Annem göz yaşımı silip duruyor
Efendim efendim Şakir efendim
İfademi doğru söyle efendim
Odalar yaptırdım dururum diye
Mavzeri çektim vururum diye
Hiç aklıma gelmedi ölürüm diye
Efendim efendim Şakir efendim
İfademi doğru söyle efendim
Bileydim İskilip’e gelmezdim
Gafil olup martinimi vermezdim
Olur olmaz kaymakam’a teslim olmazdım
Doğurmaz olaydın anam başım belalı
Ellerim kelepçeli boynum yareli
Efendim efendim Şakir efendim
İfademi doğru söyle efendim
İskilip yolları dola dolayım
Şakir efendi kurban olayım
Aç kapıyı nazlı yarim göreyim
Efendim efendim Şakir efendim
İfadeyi doğru söyle efendim
Atımı bağladım nar ağacına
Kollarım ulaşmaz dar ağacına
Kınalı kekliğim gel yamacıma
Efendim efendim Şakir efendim
İfadeyi doğru söyle efendim
Bende bir aslanım kıymayın bana
Katillik uyarmı senin şanına
Beni asıyorsun bir hiç uğruna
Efendim efendim Şakir efendim
İfadeyi doğru söyle efendim
İskilip üstünde bir kara bulut
Asılmaya gidiyor bir baba yiğit
Ana ben gidiyom sen beni unut
Efendim efendim şakir efendim
İfadeyi doğru söyle efendim
Derleyen: MUSTAFA YOLCU
İSKİLİP
Bu türkü TRT repertuarındadır.Fatma Türkan Yamacı uzun süre okumuştur.
İSKİLİP MANİLERİ
1965 YILINDA İSKİLİP’TE DERLENMİŞ
İSKİLİP MANİLERİ
KÖKTE YILDIZ ŞIHIRDIM
YARİ EVE OKUDUM
YAR KAPIDAN GİRERKEN
GAŞIDAN YIKILDIM
GÖKTE YILDIZ MAH GİDER
KAH EYLENİR KAH GİDER
BEN BUGÜN YARİMİ GÖRDÜM
SANDIMKİ PATİŞAH GİDER
FIRIN ÜSTÜNDE KÜREK
AH ETTİ YİNE YÜREK
HER CEFAYA KATLANDIM
BUNA KATLANMAZ YÜREK
KARA TAVUK KAZ OLDU
KOMŞULAR KAMAZ OLDU
ZALİM KOMŞUNUN YÜZÜNDEN
YARİM GELEMEZ OLDU
ÇAY AŞAĞI ÇALERİM
YAR YÜTÜRDÜM ALERİM
YARİMİ ISITMA TUTMUŞ
ISITMASINI DALERİM
KARŞIDA KARA MEŞE
GÖLGE VURDU GÜNEŞE
SENİNKİ AK GÜL İSE
BENİMKİ MOR MENEVŞE
KARŞIDA OTURANLAR
DERDEMİ ARTIRANLAR
BANA BİR ÖĞÜT VERİN
SEVDADAN KURTULANLAR
GİDİYOM ELİNİZDEN
KURTULAM DİLİNİZDEN
YEŞİL BAŞLI ÖRDEK OLSAM
SU İÇMEM GÖLÜNÜZDEN
KALENİN GEDİKLERİ
PİLAVDIR YEDİKLERİ
HİÇ AKLIMDAN GİTMİYOR
YARİMİN DEDİKLERİ
BU GÜN AYIN ONDÖRDÜ
KIZ SAÇINI KİM ÖRDÜ
ÖRDÜYSE YARİM ÖRDÜ
İSPAT GETİRİN KİM GÖRDÜ
GÖKTE YILDIZ ELLİDİR
ELLİSİDE BELLİDİR
BENİM SEVGİLİ YARİM
GÖZLERİNDEN BELLİDİR
MANE MANİ MANİLER
MANİLERİ EZERİM
SENİN GİBİ MANİYİ
UÇKURUMA DİZERİM
GÖKTE YILDIZ YÜZATMIŞ
KAŞLARI KALEM ÇATMIŞ
CÜMLE ALEMİ TOPRAKTAN
YARİMİ NURDAN YARATMIŞ
KARANFİLİM BİBERİM
ÜÇ BACIDAN DİLBERİM
YÜZÜNÜZÜ EKŞİTMEYİN
MİSAFİRİM GİDERİM
KARANFİL EVLEK EVLEK
DADANDI KARA LEYLEK
YAZIN BİRİDİK EMME
KIŞIN AYIRDI FELEK
KARANFİL OLACAKSIN
SARARIP SOLACAKSIN
BEN HAKİME DANIŞTIM
SEN BENİM OLACAKSIN
ALTIN TABAK OLAYDIM
YAR ÖNÜNE KONAYDIM
YARİM ESVAP BİÇTİRMİŞ
TERZİSİ BEN OLAYDIM
AYA BAK YILDIZA BAK
DAMDA DURAN KIZA BAK
CİLVESİNE DOYULMAZ
EYLEDİĞİ NAZA BAK
UFACIK İĞNESİNE
KAİLİM CİLVESİNE
BEN YARİME KAVUŞTUM
DARISI CÜMLESİNE
UZAKTIR SEÇİLMİYOR
GÖNÜLDÜR GEÇİLMİYOR
GÖNÜL BİR TOP İBRİŞİM
DOLAŞMIŞ AÇILMIYOR
A MÜRDÜM MÜRDÜM MÜRDÜM
KİM BİLİR BENİM DERDİM
AĞAÇLAR KALEM OLSA
KİMSE YAZAMAZ DERDİM
ASMADA ÜZÜM SANA
KEMMİDİR GÖZÜM SANA
SABAH YILDIZI GİBİ
DİKMİŞİM GÖZÜM SANA
A BENİM BOZ ÇİCEĞİM
NASIL SENDEN GEÇEYİM
AHDETTİM YEMİN ETTİM
YOLUNDA ÖLECEĞİM
ARMUT DALDA SALLANIR
YERE DÜŞER BALLANIR
BİR OĞLAN VEZİR OLSA
GENE KIZA YALVARIR
ODALARA KOL OLDUM
SULAR GİBİ DURULDUM
GÜLLÜ SENDEN AYRILDIM
BAŞKASINA VURULDUM
UFACIK KUŞ ÜZÜMÜ
GÖRSEM YARİN YÜZÜNÜ
UYUYUP UYANSADA
ÖPSEM ELA GÖZÜNÜ
UZADIM KAMIŞ OLDUM
ERİDİM GÜMÜŞ OLDUM
BEN BU AŞKA DÜŞELİ
BİR AVARE KUŞ OLDUM
UFACIK FİSKE TAŞI
YANDI YÜREĞİM BAŞI
NE YARDAN HABER GELDİ
NE DİNDİ GÖZÜM YAŞI
ELMAS YÜZÜK PARMAKTA
ÇİFTE BENEK YANAKTA
BENİM BİR EFENDİM VAR
ŞU KARŞIKİ KONAKTA
AKŞAM OLDU İKİNDİ
MUM ŞAMDANA DİKİLDİ
ELLERİN YARİ GELDİ
BENİM BOYNUM BÜKÜLDÜ
ALMA ATTIM GELİNE
GELİN ALMA ELİNE
YAZIK OLDU ŞU KIZA
DÜŞTÜ ZARHOŞ ELİNE
AYNA ATTIM ÇAYIRA
ŞEVKİ VURMUŞ BAYIRA
GELİN DOSTLAR SEYİRE
İŞİM DÜŞTÜ HAYIRA
DERLEYEN : MUSTAFA YOLCU
28.01.2007 – ANKARA
DERLEYENİN İSMİ YAZILARAK ALINTI YAPILABİLİR.
İSKİLİP MANİLERİ
KÖKTE YILDIZ ŞIHIRDIM
YARİ EVE OKUDUM
YAR KAPIDAN GİRERKEN
GAŞIDAN YIKILDIM
GÖKTE YILDIZ MAH GİDER
KAH EYLENİR KAH GİDER
BEN BUGÜN YARİMİ GÖRDÜM
SANDIMKİ PATİŞAH GİDER
FIRIN ÜSTÜNDE KÜREK
AH ETTİ YİNE YÜREK
HER CEFAYA KATLANDIM
BUNA KATLANMAZ YÜREK
KARA TAVUK KAZ OLDU
KOMŞULAR KAMAZ OLDU
ZALİM KOMŞUNUN YÜZÜNDEN
YARİM GELEMEZ OLDU
ÇAY AŞAĞI ÇALERİM
YAR YÜTÜRDÜM ALERİM
YARİMİ ISITMA TUTMUŞ
ISITMASINI DALERİM
KARŞIDA KARA MEŞE
GÖLGE VURDU GÜNEŞE
SENİNKİ AK GÜL İSE
BENİMKİ MOR MENEVŞE
KARŞIDA OTURANLAR
DERDEMİ ARTIRANLAR
BANA BİR ÖĞÜT VERİN
SEVDADAN KURTULANLAR
GİDİYOM ELİNİZDEN
KURTULAM DİLİNİZDEN
YEŞİL BAŞLI ÖRDEK OLSAM
SU İÇMEM GÖLÜNÜZDEN
KALENİN GEDİKLERİ
PİLAVDIR YEDİKLERİ
HİÇ AKLIMDAN GİTMİYOR
YARİMİN DEDİKLERİ
BU GÜN AYIN ONDÖRDÜ
KIZ SAÇINI KİM ÖRDÜ
ÖRDÜYSE YARİM ÖRDÜ
İSPAT GETİRİN KİM GÖRDÜ
GÖKTE YILDIZ ELLİDİR
ELLİSİDE BELLİDİR
BENİM SEVGİLİ YARİM
GÖZLERİNDEN BELLİDİR
MANE MANİ MANİLER
MANİLERİ EZERİM
SENİN GİBİ MANİYİ
UÇKURUMA DİZERİM
GÖKTE YILDIZ YÜZATMIŞ
KAŞLARI KALEM ÇATMIŞ
CÜMLE ALEMİ TOPRAKTAN
YARİMİ NURDAN YARATMIŞ
KARANFİLİM BİBERİM
ÜÇ BACIDAN DİLBERİM
YÜZÜNÜZÜ EKŞİTMEYİN
MİSAFİRİM GİDERİM
KARANFİL EVLEK EVLEK
DADANDI KARA LEYLEK
YAZIN BİRİDİK EMME
KIŞIN AYIRDI FELEK
KARANFİL OLACAKSIN
SARARIP SOLACAKSIN
BEN HAKİME DANIŞTIM
SEN BENİM OLACAKSIN
ALTIN TABAK OLAYDIM
YAR ÖNÜNE KONAYDIM
YARİM ESVAP BİÇTİRMİŞ
TERZİSİ BEN OLAYDIM
AYA BAK YILDIZA BAK
DAMDA DURAN KIZA BAK
CİLVESİNE DOYULMAZ
EYLEDİĞİ NAZA BAK
UFACIK İĞNESİNE
KAİLİM CİLVESİNE
BEN YARİME KAVUŞTUM
DARISI CÜMLESİNE
UZAKTIR SEÇİLMİYOR
GÖNÜLDÜR GEÇİLMİYOR
GÖNÜL BİR TOP İBRİŞİM
DOLAŞMIŞ AÇILMIYOR
A MÜRDÜM MÜRDÜM MÜRDÜM
KİM BİLİR BENİM DERDİM
AĞAÇLAR KALEM OLSA
KİMSE YAZAMAZ DERDİM
ASMADA ÜZÜM SANA
KEMMİDİR GÖZÜM SANA
SABAH YILDIZI GİBİ
DİKMİŞİM GÖZÜM SANA
A BENİM BOZ ÇİCEĞİM
NASIL SENDEN GEÇEYİM
AHDETTİM YEMİN ETTİM
YOLUNDA ÖLECEĞİM
ARMUT DALDA SALLANIR
YERE DÜŞER BALLANIR
BİR OĞLAN VEZİR OLSA
GENE KIZA YALVARIR
ODALARA KOL OLDUM
SULAR GİBİ DURULDUM
GÜLLÜ SENDEN AYRILDIM
BAŞKASINA VURULDUM
UFACIK KUŞ ÜZÜMÜ
GÖRSEM YARİN YÜZÜNÜ
UYUYUP UYANSADA
ÖPSEM ELA GÖZÜNÜ
UZADIM KAMIŞ OLDUM
ERİDİM GÜMÜŞ OLDUM
BEN BU AŞKA DÜŞELİ
BİR AVARE KUŞ OLDUM
UFACIK FİSKE TAŞI
YANDI YÜREĞİM BAŞI
NE YARDAN HABER GELDİ
NE DİNDİ GÖZÜM YAŞI
ELMAS YÜZÜK PARMAKTA
ÇİFTE BENEK YANAKTA
BENİM BİR EFENDİM VAR
ŞU KARŞIKİ KONAKTA
AKŞAM OLDU İKİNDİ
MUM ŞAMDANA DİKİLDİ
ELLERİN YARİ GELDİ
BENİM BOYNUM BÜKÜLDÜ
ALMA ATTIM GELİNE
GELİN ALMA ELİNE
YAZIK OLDU ŞU KIZA
DÜŞTÜ ZARHOŞ ELİNE
AYNA ATTIM ÇAYIRA
ŞEVKİ VURMUŞ BAYIRA
GELİN DOSTLAR SEYİRE
İŞİM DÜŞTÜ HAYIRA
DERLEYEN : MUSTAFA YOLCU
28.01.2007 – ANKARA
DERLEYENİN İSMİ YAZILARAK ALINTI YAPILABİLİR.