MUHALİF
OLMAK
Önceden
medyanın tek adı vardı “Kartel Medyası”. Şimdi üç guruba ayrıldı. Yandaş medya,
Paralel medya, Kartel medya.
Kartel
medyası, yanlı haber yapıyor, gerçekleri çarpıtıyor, sol ideolojiyi temsil
ediyor, devlet medyasıdır diye tanımlanırdı.
Şimdi
ne oldu?
Üç ayrı
medya gurubu oluştu. Değişen ne? Hiçbir şey değişmedi. Asparagas haberler,
acımasızca eleştiriler, belden aşağı vurmalar. Dün karşı tarafı eleştirenler,
şimdi kendileri aynı şeyi yapıyorlar.
Sol
medyayı acımasız, tek taraflı olarak olaylara bakıyor diye nitelendirirken,
şimdi onlara taş çıkartırcasına kendileri acımasızca eleştiri yapıyorlar. Şapka
düştü, kel göründü artık.
Kime
nasıl inanacağız. Kimin fikirlerine değer vereceğiz. Kavram kargaşası aldı
başını gidiyor. Bu gün, her yönü ile eleştirdikleri insanlarla karşı karşıya
gelince ne yapacaklar acaba? Belki aynı gazetede, televizyonda çalışacaklar.
Tabi kimin parasını alırlarsa, onun kılıcını sallarlar.
Yıllar
önce tanıdığım bir siyasetçi, konumu gereği Süleyman Demirel’in partisi
aleyhine çalışıyordu. Bahsettiğim siyasetçinin babası, daha önce Adalet
partisinin il başkanlığını yapmış, dolayısı ile Demirel’i yakından
tanıyorlardı. Ben kendisine” Siz Özal’ı tanımadan, Demirel’i tanıyordunuz.
Yarın Demirel ile karşılaşırsanız ne yaparsınız? “ diye sordum. Bana cevaben”
Kendisinden özür dilerim olur biter.”
Diye cevap vermişti.
Kavramlar,
değerler değişti. Yaşadığımız dünya sol, sağ, komünist, kapitalist inanan,
inanmayan değil, kimin ekmeği yenilirse, onun kılıcının sallandığı bir dünya
oldu. Bu arada meydan istismarcılara kaldı.
Kime
nasıl inanacağız? Kimin arkasından gideceğiz?
Kimin dediği doğru? Bütün bunlar belirsiz oldu.
Adalete,
emniyete, bizi koruyup gözetmesi gereken kurumlara güven kayboldu.
Doğruluk,
dürüstlük meziyet olmaktan çıkıp, istenilmeyen yaşam tarzı haline geldi. Bal
tutan parmağını yalar. Yeter ki aşırı olmasın dendi. Hırsıza, hırsız diyen
suçlanır oldu. Efendim ne varmış bunda. Yiyor ama çalışıyor da. İcraatları orta
da! Denilir oldu.
Kimin
nerde ne yaptığı belli değil. Ortada uzun soluklu politika yok. Günün getirdiği
ile tavır oluşuyor. Hesap karışınca, netice de alınmıyor. Asıl hesap sahipleri
ise yol alıp, merhale kat ediyor.
Muhalif
olmak! Kime ne için muhalif olacaksın? Değer sistemleri alt üst olmuş, kırmızı
çizgiler yok olmuş, kurt kuzu ile gezer olmuş. Şimdi neye muhalefet
edeceğiz?
Senin
değer verdiğin kişide, benim değer verdiğim kişide, aynı yerden icazet alıyor,
aynı merkeze bağlı iseler; biz kendi aramızda neye muhalefet ediyor, neyin
mücadelesini veriyoruz?
Bu
durum şimdi böylede, önceden böyle değil miydi? Her zaman böyleydi ama bu
durumun biz, yeni farkına varıyoruz. Siyaset adına, başka konular adına,
vatandaşlar olarak birbirimizle tartışıp durduk. Hiç bir şeyi değişmedi. İnandıklarımız,
savunduklarımız bildiklerini yaptılar. Yara alan, kaybeden hep biz olduk.
Ağlayan bizim anamız oldu.
Yine
muhalif olacak mıyız? Yine birbirimiz ile tartışacak mıyız? Biz istediğimiz kadar muhalif olalım, kervan
gideceği yere doğru, yoluna devam ediyor. Treni kim sürerse sürsün, tren
rayların döşeli olduğu yöne doğru gidiyor.
Gelin
birbirimizle tartışarak, bunu isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim. Yanlışın
karşısında dik durup, bir ve beraber olalım.
Mustafa
Yolcu
myolcu@ttmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder