T.B.M.M. VE MİLLET
VEKİLLERİ
26.05.2015- Ersönmez
Yarbay
Mustafa Yolcu-
Ersönmez bey bize kendinizi tanıtırmısınız.
Ersönmez Yarbay- 1953 Yılında Denizli’nin Acıpayam ilçesi Darıveren
köyünde doğdum.İlkokulu köyümüzde okuduktan sonra, bir yıl Kuran kursuna
gidip, Kuran okumayı öğrendim. Ortaokul ve liseyi Denizli’de
bitirdim.
!973 Yılında girdiğim
üniversite imtihanında, Ankara Üniversitesi SBF kazanarak, 1978 yılında mezun
oldum. Aynı okulda “Sosyal Politika” konusunda yüksek lisans yaptım.
MY- Kitap okumasını
severmiydiniz.
EY- Küçükken gazete
okumasını çok severdim. Babam veya yakınlarım kazaya giderken, onlara “bana elbise almayın, dönüşte gazete getirin.”
Derdim. Gazeteyi nerde bulursam okurdum.
Gazete okumak, bende araştırma kültürünü geliştirdi.
Lise yıllarında
Denizli Halk Kutüphanesine giderek, 15 ciltlik Osmanlı tarihini baştan sona
kadar okudum. Ayrıca dini kitapları’da
okurdum. Bu kitap okuma alışkanlığı bana çok şey kazandırdı.
Orta okulda , lisede
vasat bir talebe idim. Üniversite imtihanında Denizli’de en yüksek puanı aldım.
Bu başarımı çok kitab okuma ile elde ettim.
MY- Üniversite
döneminiz nasıl geçti.
EY- Üniversite
dönemimiz çok çalkantılı geçti. 1973 Yılında, Siyasalın arkasında bulunan Cumhuriyet yurduna girmiştim. Talebe olayları
başlaması ile birlikte, 1975 yılında bizi yurttan zorla attılar.
MY- Okulunuzda ünlü
kimler vardı.
EY- Mustafa Kamalak ,
Abdullatif Şener, Abdullah Öcalan,
Hüseyin Velioğlu gibi sağ ve sol cenahtan,Türk siyasetine damga vurmuş insanlar
vardı.
MY- Siyasi hayatınız
nasıl başladı?
EY- 1991 Yılında Refah
Partisinin, Ankara il başkan yardımcısıydım. Gündemimde millet vekilliğine
adaylık falan yoktu. Sayın Erbakan benim, Denizli’den milletvekili adayı olmamı istedi. O devre
milli ittifak diye, Refah- MHP- İDP üçlü ittifakı vardı. Denizli’den aday
oldum, seçilebilmek için 40.000 oy almam gerekirken 26.000 oy aldım. Sayın
Erbakan bana” Denizl i’de taşı yerinden oynattın.” Dedi.
1995 Yılında Refah
Partisinden, 2002 de AKP den milletvekili oldum.
MY- Milletvekili
olmadan, milletvekilliğini nasıl görüyordunuz.
EY- Milletvekili
denilince, dışardan çok önemli bir yer olarak gözüküyor. Ama Meclise gidince,
Başkana yakınlığınız derecesinde ağırlığınız olduğunu , belli bir parti
disiplini içinde, verilen yetki kadar hareket imkanınız olduğunu görüyorsunuz.
Mecliste
iki türlü milletvekili vardır.
1- Etkin Milletvekili-
Başkana ve parti yönetimine yakın olan milletvekilidir.
2- Etkin olmayan
milletvekili- Başkana ve parti yönetimine yakın olmayan milletvekilidir.
Bazı insanlar, her
dönem milletvekili aday adayı olurlar.
Bunların çoğu aday bile yapılmazlar. Sonunda bu işi bıraktıklarında- “ Millet
vekili aday adaylığından emekli oldum.” Derler. Bizde bunlara latife olarak
takılırız.
Milletvekili adaylarından,
seçileceği büyük bir ihtimal olan adaylar vardır, seçilemeyecek yerde olan
adaylar vardır. Bizim isteğimizden çok, şartlar sizi milletvekili yapabilir.
Bakarsınız, ihtimal vermediğiniz sıralama’da milletvekili olur, mutlaka seçilir
dediğiniz sıralama’da seçilemezsiniz. Bu hadiselere sık sık raslanır.
MY- Millet
vekilliğiniz sırasında neler yaşadınız?
EY- 1995 Yılında Milletvekili olduğumuz devre’de 28 Şubat olaylarını yaşadık.
MY- 28 Şubatı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
EY- Ordu 28 Şubatta,
partilerin genleri ile oynadı. Doğruyol ve Anap milletvekillerini partilerindenteker
teker istifa ettirerek, hükümeti güven oyu alamayacak duruma getirdiler. Daha
sonra kurulan hükümette kanunlar, gizli toplantılarda kararlaştırılıp, meclis
gündemine getirildi. Baskı ve santaj ile bu kanunlar meclisten geçirildi.
28 Şubat döneminde en
çok mağdur olanlardan birisi’de başı örtülü öğrenciler oldu.
En son 8 yıllık
kesintisiz eğitim yasası, siyasi hayatlarının sonu oldu. Bu kanunu çıkarmak
için, meçlis kesintisiz 20 saat çalıştırıldı. Mesut Yılmaz- “ 8 Yıllık eğitim
kanunu ya çıkacak, ya çıkacak. Benim siyasi hayatıma mal olsada bu kanun
teklifi kabul edilecek.” Demişti.
MY- Sizin birde, Uğur
Mumcu suikastını araştırma komisyonu başkanlığınız var. Bundan bahsedermisiniz.
EY- Komisyon
kurulurken partimiz, komisyon başkanlığına Fethullah Erbaşın getirilmesini istedi. Erbaş sakallı
olduğu için, CHP liler onun komisyon başkanı olmasına karşı çıktılar. Erbaşta
benim başkanlığımı teklif etti ve “Uğur
Mumcu suikastını araştırma Komisyonu Başkanı” ben oldum.
Araştırmamız sırasında,
çinayet zanlısı olarak bazı şahısları tesbit ettik. Ama devletten bize gelen
cevapta-“ Belirlenen şahıs, cinayet günü ceza evinde tutuklu olduğu için, bu
cinayeti işleyemez.” Oldu.
1993 te Uğur Mumcu’nun
cenazesinin kaldırılmasına bir milyon kişi iştirak etti. Daha sonra Turgut
Özalın cenazesine bir milyonun üzerinde
insan katıldı. Sivas’ta insanları yaktılar, gösteriler oldu. Başbağlar
köyünü PKK lılar bastı, onlarca kişi öldürüldü. Yine gösteriler oldu. Fakat bu
eylemleri düzenleyen gerçek failler tesbit edilemedi.
MY- Meclise gelen
ziyaretciler, milletvekillerinin meclis oturumlarına hazırlıklı gelip gelmemesi
ile milletvekillerinin meclise devam edip etmedikleri konusunda ne dersiniz.
EY- Bunları teker
teker ele aldığımızda:
Meclise
gelen ziyaretciler-
Ankara, İstanbul illerinden gelen ziyaretci sayısı azdır. En fazla ziyaretci
doğu illerinden gelir. “AÇIKCASI BİR YÖRENİN SORUNLARI AZSA, O YÖRENİN
MİLLETVEKİLLERİNİN ZİYARETCİSİ’DE AZDIR. SORUNLARI FAZLA İSE,
ZİYARETCİSİ’DE FAZLADIR.”
Ziyaretciler
genellikle iş talebi, tayin, nakil talebi, bölgesel talepler ile meclise
gelirler.
İş ve tayin nakil
talebi ile gelenlerin talebi, bir şekilde karşılanır. Milletvekilleri için zor olan, bölgesel
ihtiyacların giderilmesi talebidir. Çünki bu taleplerin karşılanması zaman alır
ve zordur. Diğer talepler karşılandığında, milletvekilinin prestiji artar.
MY- Milletvekili
telefonu eline aldığında, müsteşar’a ulaşabilirmi?
EY- Bu milletvekilinin
ağırlığına bağlıdır. Ağırlığı yoksa ulaşamaz. Parti yönetimi ,
milletvekillerine sahip çıkarsa, etkileri artar. Bürokratlarına sahip çıkarsa,
milletvekilinin ağırlığı olmaz. Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde,
milletvekillerinin ağırlığı fazla idi.
AKP döneminde
milletvekillerinin ağırlığı, iş görebilme özelliği azaldı. Bunun iyi yönleride
var.Milletvekiline vatandaşlar, haklı sebeblerle nadiren gelirler. Köyündeki öğretmeni tayin,
memuru tayin talebi bunlar haklı sebebler değildir.
Mecliste yemek
ucuzdur. Buna rağmen mecliste dört yıl görev yapıp, bir vatandaşı yemeğe
götürmeyen milletvekilleri vardır. Bunun
sebebi, bu milletvekillerinin seçmene ihtiyacı yoktur. Vatandaşın arasından
gelmiyordur. Yönetime yakındır. Taşradan meclise gelen ziyaretciyi, öyleyin
yemeğe götürmek insani bir görevdir.
-Meclis oturumlarına devam – Bu konuda düzenleme yapıldı.Parti
yönetimi istemedikten sonra, meclise hiç uğramayan milletvekilinin bile başı
ağrımaz.
Gurupta görüş
bildirmek için konuşabilirsin. Konuşma sayısı ve uslubu ile parti yönetimini
rahatsız edersen, bir daha milletvekili seçilemeyebilirsin.
MY- Şu anda yeni seçimlere
yaklaşıldı. Milletvekilleri seçilip meclise geldiklerinde, neleri yapsınlar,
neleri yapmasınlar?
EY- Memlekete faydalı olmak istiyorlarsa, parti
yönetimine rağmen görüşlerini açıklasınlar. Türkiyenin çoğulcu düşünceye
ihtiyacı var. Bunu yaparken parti disiplinine’de uysunlar.
Meclisi iyi takip
edip, meclis gündemine sahip olmalılar. Herkes kendi bildiği dalda ağırlığını
koymalıdır.
Çok istemek ile
milletvekili olunmaz. Milletvekilliği, kaderlerinde yazılı olması gerekir. AKP den bu dönem 500
kişi aday adayı olmuş. Bunların 32 tanesi aday olacaktır. Sonuçta ise 10-15
tanesi seçilecektir.
MİLLET
VEKİLİ OLMAYANLAR ÜZÜLMESİNLER, OLANLARDA ÇOK YETENEKLİ, KABİLİYETLİ OLDUKLARI
İÇİN MİLLETVEKİLİ OLDUKLARINI SANMASINLAR.
MY – Mecliste isteyen
milletvekili, basın toplantısı yapabilirmi?
EY- Meclis
başkanlığına bağlı görevliler vardır. Oradan basın toplantısı için izin almak
kerekir. Aslında basın toplantısı yapan’da az olur.
Şu anda merkezi bir
sistem var. Bütün yetkiler bir insanda toplanıyor. Yetkilerin dağıtılması
gerekir.
“BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZİM MİLLETİMİZİN FITRATINA AYKIRIDIR.”
Bizim milletimizde
biat kültürü vardır. Batı ülkelerinde ise itaat kültürü vardır.
” Biat kavramı aslında
liderle takipçileri arasında gerçekleştirilen bir çeşit mukavele anlamına
gelmektedir. Günümüz liderlik yaklaşımında “psikolojik sözleşme” kavramına
benzer biçimde kullanılan BİAT KAVRAMI, hem lidere, hem de takipçilerine
karşılıklı hak ve sorumluluklar yükleyen bir çeşit sözleşme demektir. Bu
sebeple biat ancak, lider kendi sorumluluklarını yerine getirdiği sürece ona İTAAT edilmesi anlamına gelmektedir.
Bu sebeple lidere
ancak” Adaletle hükmettiği, doğruluktan
ayrılmadığı zaman İTAAT edilmelidir. Şayet lider bu çizginin dışına çıkmaya
başlamışsa, takipçilere düşen ona itaat etmek değil, sağlıklı biçimde liderin
aklının başına gelmesini sağlamak olmalıdır.
Bu sebeple ;İslam ülkelerinin
kurtuluşu için, yetkilerin bölünebildiği kadar bölünmesi gerekmektedir.
Muhalefet fitne olarak
görülmektedir. Bu yanlıştır. Her kes görüşünü açıklayıp, doğruları savunması
gerekir. Görüş bildirmek teşvik edilmelidir.
MY- Siz yurt dışına’da
çıkmışsınızdır. Oralar’da parlemento ve milletvekili ilişkilerini nasıl
buldunuz?
EY- Suriye’de
parlementonun hiç bir yetkisi yoktu. Almanya’da milletvekillerinin ve
parlementonun ağırlığı var.
Amerika’da parlemento,
Başkan’dan daha ağırlıklıdır. Başkana
düşen, parlementodan çıkan kararları uygulamaktır. Başkan iki seneliğine
seçilir. Senatörler için böyle bir kısıtlama yoktur. 40 Yıldır senatörlüğe
devam edenler var.
AMERİKA’DA
DAR BÖLGE SEÇİMİ YAPILIYOR. SEÇİMLERDE MİLLETVEKİLLERİNİ HALK SEÇİYOR. BİZDE
MİLLET VEKİLLİĞİ SEÇİMİ DEĞİL, PARTİ SEÇİMİ OLUYOR.
ORADA
SEÇİM ZAMANI SENATO ADAYLARI, SEÇİLEBİLMEK İÇİN BİRBİRLERİ İLE YARIŞIYORLAR.
BİZDE PARTİLER BİRBİRİ İLE YARIŞIYOR.
Ersönmez Yarbay beye, verdiği
bilgiler için teşekkür ediyorum.
Mustafa Yolcu
Myolcu53@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder