2 Haziran 2015 Salı

TBMM VE MİLLET VEKİLLERİ

T.B.M.M. VE MİLLET VEKİLLERİ
26.05.2015- Ersönmez Yarbay

Mustafa Yolcu- Ersönmez bey bize kendinizi tanıtırmısınız.
Ersönmez Yarbay-  1953 Yılında Denizli’nin Acıpayam ilçesi Darıveren köyünde doğdum.İlkokulu köyümüzde okuduktan sonra, bir yıl Kuran kursuna gidip,   Kuran okumayı  öğrendim. Ortaokul ve liseyi Denizli’de bitirdim.
!973 Yılında girdiğim üniversite imtihanında, Ankara Üniversitesi SBF kazanarak, 1978 yılında mezun oldum. Aynı okulda “Sosyal Politika” konusunda yüksek lisans yaptım.

MY- Kitap okumasını severmiydiniz.
EY- Küçükken gazete okumasını çok severdim. Babam veya yakınlarım kazaya giderken, onlara “bana elbise almayın, dönüşte gazete getirin.” Derdim. Gazeteyi  nerde bulursam okurdum. Gazete okumak, bende araştırma kültürünü geliştirdi.
Lise yıllarında Denizli Halk Kutüphanesine giderek, 15 ciltlik Osmanlı tarihini baştan sona kadar okudum.  Ayrıca dini kitapları’da okurdum. Bu kitap okuma alışkanlığı bana çok şey kazandırdı.
Orta okulda , lisede vasat bir talebe idim. Üniversite imtihanında Denizli’de en yüksek puanı aldım. Bu başarımı çok kitab okuma ile elde ettim.

MY- Üniversite döneminiz nasıl geçti.
EY- Üniversite dönemimiz çok çalkantılı geçti. 1973 Yılında, Siyasalın arkasında bulunan  Cumhuriyet yurduna girmiştim. Talebe olayları başlaması ile birlikte, 1975 yılında bizi yurttan zorla attılar.

MY- Okulunuzda ünlü kimler vardı.
EY- Mustafa Kamalak , Abdullatif Şener, Abdullah  Öcalan, Hüseyin Velioğlu gibi sağ ve sol cenahtan,Türk siyasetine damga vurmuş insanlar vardı.

MY- Siyasi hayatınız nasıl başladı?
EY- 1991 Yılında Refah Partisinin, Ankara il başkan yardımcısıydım. Gündemimde millet vekilliğine adaylık falan yoktu. Sayın Erbakan benim, Denizli’den  milletvekili adayı olmamı istedi. O devre milli ittifak diye, Refah- MHP- İDP üçlü ittifakı vardı. Denizli’den aday oldum, seçilebilmek için 40.000 oy almam gerekirken 26.000 oy aldım. Sayın Erbakan bana” Denizl i’de taşı yerinden oynattın.” Dedi.
1995 Yılında Refah Partisinden, 2002 de AKP den milletvekili oldum.

MY- Milletvekili olmadan, milletvekilliğini nasıl görüyordunuz.
EY- Milletvekili denilince, dışardan çok önemli bir yer olarak gözüküyor. Ama Meclise gidince, Başkana yakınlığınız derecesinde ağırlığınız olduğunu , belli bir parti disiplini içinde, verilen yetki kadar hareket imkanınız olduğunu görüyorsunuz.
Mecliste iki türlü milletvekili vardır.
1- Etkin Milletvekili- Başkana ve parti yönetimine yakın olan milletvekilidir.
2- Etkin olmayan milletvekili- Başkana ve parti yönetimine yakın olmayan milletvekilidir.


Bazı insanlar, her dönem milletvekili  aday adayı olurlar. Bunların çoğu aday bile yapılmazlar. Sonunda bu işi bıraktıklarında- “ Millet vekili aday adaylığından emekli oldum.” Derler. Bizde bunlara latife olarak takılırız.

Milletvekili adaylarından, seçileceği büyük bir ihtimal olan adaylar vardır, seçilemeyecek yerde olan adaylar vardır. Bizim isteğimizden çok, şartlar sizi milletvekili yapabilir. Bakarsınız, ihtimal vermediğiniz sıralama’da milletvekili olur, mutlaka seçilir dediğiniz sıralama’da seçilemezsiniz. Bu hadiselere sık sık raslanır.

MY- Millet vekilliğiniz sırasında neler yaşadınız?
EY- 1995 Yılında  Milletvekili olduğumuz devre’de  28 Şubat olaylarını yaşadık.

MY- 28 Şubatı nasıl değerlendiriyorsunuz?
EY- Ordu 28 Şubatta, partilerin genleri ile oynadı. Doğruyol ve Anap milletvekillerini partilerindenteker teker istifa ettirerek, hükümeti güven oyu alamayacak duruma getirdiler. Daha sonra kurulan hükümette kanunlar, gizli toplantılarda kararlaştırılıp, meclis gündemine getirildi. Baskı ve santaj ile bu kanunlar meclisten geçirildi.
28 Şubat döneminde en çok mağdur olanlardan birisi’de başı örtülü öğrenciler  oldu. 
En son 8 yıllık kesintisiz eğitim yasası, siyasi hayatlarının sonu oldu. Bu kanunu çıkarmak için, meçlis kesintisiz 20 saat çalıştırıldı. Mesut Yılmaz- “ 8 Yıllık eğitim kanunu ya çıkacak, ya çıkacak. Benim siyasi hayatıma mal olsada bu kanun teklifi kabul edilecek.” Demişti.

MY- Sizin birde, Uğur Mumcu suikastını araştırma komisyonu başkanlığınız var. Bundan bahsedermisiniz.
EY- Komisyon kurulurken partimiz, komisyon başkanlığına Fethullah  Erbaşın getirilmesini istedi. Erbaş sakallı olduğu için, CHP liler onun komisyon başkanı olmasına karşı çıktılar. Erbaşta benim başkanlığımı teklif etti ve “Uğur Mumcu suikastını araştırma Komisyonu Başkanı”  ben oldum.

Araştırmamız sırasında, çinayet zanlısı olarak bazı şahısları tesbit ettik. Ama devletten bize gelen cevapta-“ Belirlenen şahıs, cinayet günü ceza evinde tutuklu olduğu için, bu cinayeti işleyemez.” Oldu.

1993 te Uğur Mumcu’nun cenazesinin kaldırılmasına bir milyon kişi iştirak etti. Daha sonra Turgut Özalın cenazesine bir milyonun üzerinde  insan katıldı. Sivas’ta insanları yaktılar, gösteriler oldu. Başbağlar köyünü PKK lılar bastı, onlarca kişi öldürüldü. Yine gösteriler oldu. Fakat bu eylemleri düzenleyen gerçek failler tesbit edilemedi.  

MY- Meclise gelen ziyaretciler, milletvekillerinin meclis oturumlarına hazırlıklı gelip gelmemesi ile milletvekillerinin meclise devam edip etmedikleri konusunda ne dersiniz.
EY- Bunları teker teker ele aldığımızda:
Meclise gelen ziyaretciler- Ankara, İstanbul illerinden gelen ziyaretci sayısı azdır. En fazla ziyaretci doğu illerinden gelir. “AÇIKCASI BİR YÖRENİN SORUNLARI AZSA, O YÖRENİN MİLLETVEKİLLERİNİN ZİYARETCİSİ’DE AZDIR. SORUNLARI FAZLA İSE, ZİYARETCİSİ’DE  FAZLADIR.”
Ziyaretciler genellikle iş talebi, tayin, nakil talebi, bölgesel talepler ile meclise gelirler.
İş ve tayin nakil talebi ile gelenlerin talebi, bir şekilde karşılanır.  Milletvekilleri için zor olan, bölgesel ihtiyacların giderilmesi talebidir. Çünki bu taleplerin karşılanması zaman alır ve zordur. Diğer talepler karşılandığında, milletvekilinin prestiji artar.

MY- Milletvekili telefonu eline aldığında, müsteşar’a ulaşabilirmi?
EY- Bu milletvekilinin ağırlığına bağlıdır. Ağırlığı yoksa ulaşamaz. Parti yönetimi , milletvekillerine sahip çıkarsa, etkileri artar. Bürokratlarına sahip çıkarsa, milletvekilinin ağırlığı olmaz. Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde, milletvekillerinin ağırlığı fazla idi.

AKP döneminde milletvekillerinin ağırlığı, iş görebilme özelliği azaldı. Bunun iyi yönleride var.Milletvekiline vatandaşlar, haklı sebeblerle  nadiren gelirler. Köyündeki öğretmeni tayin, memuru tayin talebi bunlar haklı sebebler değildir.

Mecliste yemek ucuzdur. Buna rağmen mecliste dört yıl görev yapıp, bir vatandaşı yemeğe götürmeyen milletvekilleri vardır.  Bunun sebebi, bu milletvekillerinin seçmene ihtiyacı yoktur. Vatandaşın arasından gelmiyordur. Yönetime yakındır. Taşradan meclise gelen ziyaretciyi, öyleyin yemeğe götürmek insani bir görevdir.

-Meclis oturumlarına devam – Bu konuda düzenleme yapıldı.Parti yönetimi istemedikten sonra, meclise hiç uğramayan milletvekilinin bile başı ağrımaz.
Gurupta görüş bildirmek için konuşabilirsin. Konuşma sayısı ve uslubu ile parti yönetimini rahatsız edersen, bir daha milletvekili seçilemeyebilirsin.

MY- Şu anda yeni seçimlere yaklaşıldı. Milletvekilleri seçilip meclise geldiklerinde, neleri yapsınlar, neleri yapmasınlar?
EY-  Memlekete faydalı olmak istiyorlarsa, parti yönetimine rağmen görüşlerini açıklasınlar. Türkiyenin çoğulcu düşünceye ihtiyacı var. Bunu yaparken parti disiplinine’de uysunlar.
Meclisi iyi takip edip, meclis gündemine sahip olmalılar. Herkes kendi bildiği dalda ağırlığını koymalıdır.

Çok istemek ile milletvekili olunmaz. Milletvekilliği, kaderlerinde  yazılı olması gerekir. AKP den bu dönem 500 kişi aday adayı olmuş. Bunların 32 tanesi aday olacaktır. Sonuçta ise 10-15 tanesi seçilecektir.

MİLLET VEKİLİ OLMAYANLAR ÜZÜLMESİNLER, OLANLARDA ÇOK YETENEKLİ, KABİLİYETLİ OLDUKLARI İÇİN MİLLETVEKİLİ OLDUKLARINI SANMASINLAR.

MY – Mecliste isteyen milletvekili, basın toplantısı yapabilirmi?
EY- Meclis başkanlığına bağlı görevliler vardır. Oradan basın toplantısı için izin almak kerekir. Aslında basın toplantısı yapan’da az olur.

Şu anda merkezi bir sistem var. Bütün yetkiler bir insanda toplanıyor. Yetkilerin dağıtılması gerekir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZİM MİLLETİMİZİN FITRATINA AYKIRIDIR.”



Bizim milletimizde biat kültürü vardır. Batı ülkelerinde ise itaat kültürü vardır.
” Biat kavramı aslında liderle takipçileri arasında gerçekleştirilen bir çeşit mukavele anlamına gelmektedir. Günümüz liderlik yaklaşımında “psikolojik sözleşme” kavramına benzer biçimde kullanılan BİAT KAVRAMI, hem lidere, hem de takipçilerine karşılıklı hak ve sorumluluklar yükleyen bir çeşit sözleşme demektir. Bu sebeple biat ancak, lider kendi sorumluluklarını yerine getirdiği sürece ona İTAAT edilmesi anlamına gelmektedir.

Bu sebeple lidere ancak” Adaletle hükmettiği, doğruluktan ayrılmadığı zaman İTAAT edilmelidir. Şayet lider bu çizginin dışına çıkmaya başlamışsa, takipçilere düşen ona itaat etmek değil, sağlıklı biçimde liderin aklının başına gelmesini sağlamak olmalıdır.
Bu sebeple ;İslam ülkelerinin kurtuluşu için, yetkilerin bölünebildiği kadar bölünmesi gerekmektedir.
Muhalefet fitne olarak görülmektedir. Bu yanlıştır. Her kes görüşünü açıklayıp, doğruları savunması gerekir. Görüş bildirmek teşvik edilmelidir.

MY- Siz yurt dışına’da çıkmışsınızdır. Oralar’da parlemento ve milletvekili ilişkilerini nasıl buldunuz?
EY- Suriye’de parlementonun hiç bir yetkisi yoktu. Almanya’da milletvekillerinin ve parlementonun ağırlığı var.
Amerika’da parlemento, Başkan’dan  daha ağırlıklıdır. Başkana düşen, parlementodan çıkan kararları uygulamaktır. Başkan iki seneliğine seçilir. Senatörler için böyle bir kısıtlama yoktur. 40 Yıldır senatörlüğe devam edenler var.
AMERİKA’DA DAR BÖLGE SEÇİMİ YAPILIYOR. SEÇİMLERDE MİLLETVEKİLLERİNİ HALK SEÇİYOR. BİZDE MİLLET VEKİLLİĞİ SEÇİMİ DEĞİL, PARTİ SEÇİMİ OLUYOR.
ORADA SEÇİM ZAMANI SENATO ADAYLARI, SEÇİLEBİLMEK İÇİN BİRBİRLERİ İLE YARIŞIYORLAR. BİZDE PARTİLER BİRBİRİ İLE YARIŞIYOR.

Ersönmez Yarbay beye, verdiği bilgiler için teşekkür ediyorum.

Mustafa Yolcu
Myolcu53@gmail.com

Hiç yorum yok: